Çığırtkan Kimliksizler
Siyasi çekişmeleri, körükörüne destek olmayı ya da köstek olmayı izleyince akla Pavlov'un köpekleri ve refleks kırılması geliyor!
Özellikle TV ekranlarında kırıntı bilgilerle ahkam kesenleri gördükçe, gazete köşelerinde dedikodu yazarlığını aşamamış yazı özürlülerini okuyunca örneklemenin doğru olduğuna insan kanaat getiriyor.
Ünlü Rus fizyolog Pavlov, köpeklerine et verirken zil çalınca ve bunu çok kez tekrarlayınca, zil sesini işittiğinde et görmeden de hayvanın salyası akmaya başlar.
Bu, şartlı reflekstir.
Hayvanın tabiatında olmayan bir uyaran (zil sesi), onu tabiatında olan eti görmüş gibi heyecanlandırmaktadır.
Eğer sürekli olarak zil çalar ama hiç et göstermezseniz bir süre sonra şartlı refleks söner..
Devamın sağlanması için arada bir et gösterilerek refleks pekiştirilmelidir..
Hiç birimiz dünyaya Türk, Meksikalı, Sünni veya Katolik olarak gelmeyiz.
Bunlar bize öğretilen değerler, bir başka deyişle, şartlı reflekslerdir.
Eğer pekiştirilmezlerse zamanla sönerler.
Bir gün Pavlov'un enstitüsünü su basar. Köpeklerin bir kısmı boğulur, bir kısmı da günlerce korkuyla titreşir, çünkü ölümden zor kurtulmuşlardır.
Kurtarılabilenler tekrar enstitüye toplanır.
Pavlov zil çalar, köpeklerde tık yoktur.
Şu müthiş sonuca varır Pavlov:
Ağır travmalar, şartlı refleksleri ortadan kaldırmaktadır.
Hayvan en doğal, en ilkel durumuna geri dönmektedir.
Türkiye'deki siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler peki bu durumda ne oluyor dersiniz?
Türkiye'de, yargının uygulamaları, ekonomik uygulamalar, dış politikadaki çelişkiler, fiyaskoları tartışıyor. Bu tartışmalardan sonuç alınıyor mu? Hayır. Oysa; Siyaset konuşma yeri değil sonuç alma yeridir. Bir şey yapamıyor.
Siyasetten, bürokrasiye, medyaya üst düzey; malum kimliksiz kişiliksiz din istismarcısı, dönmelerden oluşuyor. Milleti oyalıyorlar. Yaptırmıyorlar diyorlar. İstedikleri her koltuğa oturmuşlar. Hala millete mazeret uyduruyorlar.
Dikkat ederseniz temel konularda halka sormuyorlar. Türkiye AB'ye girsin mi girmesin mi, üslerini ABD'ye kullandırsın mı kullandırtmasın mı?
Hepsini toplarsanız, geniş halk kitlelerinin iş, aş sorununu örten bir şal olduğu görülür.
Pavlov'un köpeklerindeki gibi ağır travmalarla bizim de şartlı reflekslerimiz yani milli duygularımız ve tepkilerimiz kırılıyor.
Sömürgeci Emperyalistler sinsi savaşlarında psikoloji bilimini kullanırlar.
Burada izlenen yol, ABD ve Avrupa birliği endeksli politikalarla, milli bilinçlerin, tarihin ve benliklerin sorgulanması, aşındırılmasıdır.
Kısacası, Milli Duygu'nun yok edilmesidir etnik psikiyatrinin görevi.
Bir ulusun ulusal bilincini, ulusal duygusunu ve reflekslerini nasıl yok edersiniz? Bunun denenmiş, sınanmış bir yöntemi vardır:
Millet'in tarihsel varlığını, toplumun tüm kesimlerin ortak değerlerini sorgulamaya açarsınız, o Millet'in tarihini, bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini yeniden tartışır, parçalarsınız.
Türkiye'ye ait ne kadar değer varsa onu tartışmaya açıyorlar.
Demokratlık, tartışma kültürü adına neyi tartışıyoruz ve bizden neyi kabul etmemiz isteniyor?
Farkındaysanız böylesi bir dönemden geçiyoruz.
GünüN SözÜ: Herkesi aptal kendini akıllı zannedenin hayal kırıklığı çabuk gelir