CIA’nın Türkiye Raporu
Dünya; her zaman küresel güç olan devletler arası savaş arenası olmuştur. Küresel güç oyunları bu nedenle büyük bir tarihsel arşiv oluşturur.
Stratejik araştırma merkezleri bunları arşivlemek ders çıkarmak yeni stratejiler üretmek için vardır. Küresel güç oyununda istihbarat vezgeçilmez temel unsurdur.
Türkiye’de uzman, stratejist diye kendilerini tanımlayanveya tanımlatılanların konuyla ilgili çalışmaları var mı? Yok. Peki neleri var? TV ekranlarında gazete sayfalarında, alakalı alakasız görüşleri ile var. Bunları kim neden nasıl ülke gündemine getirip popüler yapıyor?
Bakın; Küresel güç ABD; İngiltere ve İsrail ile birlikte dünya gemenliğini küresel derin yapılanmalarla sürdürüyor. Bilim ve teknolojinde öncü olan küresel güç, istihbarat ağıyla dünyanın her yerinde olan biteni takip ediyor, stratejilerini ona göre hazırlıyor ve uyguluyor.
Echelon. Amerika Birleşik Devletleri'nin sürekli inkar ettiği Echelon'un varlığı resmi olarak ilk kez, 23 Mayıs 1999'da Avustralya, Canberra'daki Savunma Sinyalleri Müdürlüğü (DSD) Başkanı Martin Brady'nin yaptığı açıklamayla kabul edildi. Brady, ülkesinin 50 yıldır varolan ve gizlenen küresel bir elektronik izleme sisteminin parçası olduğunu kabul eden ilk kişi oldu. Bu gelişme, üye ülkeleri en çok da ABD ve İngiltere'yi rahatsız etti. Sisteme 5 ülke üye idi ve diğer üyeler, Yeni Zelanda ve Kanada idi. Çeşitli müttefik ülkelerde de Echelon'un üsleri var.
Dünya’nın gizli bir kulak tarafından dinlendiği aslında 1960 yılında ortaya çıkmıştı. Rusya'ya iltica eden iki NSA görevlisi, Bernon Mitchell ve William Martin, 6 Eylül 1960'da Moskova'da bir basın toplantısında NSA'nın 2000 dinleme istasyonuyla, bunların kurulu oldukları ülkeler de dahil olmak üzere en az 40 ülkenin gizli haberleşmesini dinlediğini açıkladılar. Dünyanın her yanına dağılmış olan istasyonlardaki binlerce analistin mesajlarını izlediği "mimli" kişiler arasında, Afrikalı gerilla liderlerinin yanısıra, Vietnam Savaşı'na karşı çıkan aktris Jane Fonda ile bebek bakımı uzmanı Dr. Benjamin Spock da bulunuyordu
CIA’ya göre Türkiye'nin nüfusu Temmuz 2009 itibariyle 77 milyona yaklaştı. Dünyadaki tüm ülkelerin coğrafi, ekonomik, siyasi, sosyal durumlarıyla ilgili olarak hazırladığı raporları sık sık güncelleyen CIA'nin Türkiye ilgili en son gözden geçirdiği raporunda Türkiye'nin nüfusunun 76 milyon 805 bin 504 olduğu belirtildi.
CIA'nin internet sitesinde yer alan Türkiye'deki etnik dağılımla ilgili tahminler ise 2008 yılına ait. CIA raporunda 2008 yılı tahminlerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 70 ila 75'ini Türkler, yüzde 18'ini Kürtler, yüzde 7 ila 12'sini diğer etnik kökenler oluşturuyor. Ortalama yaş oranının 27,7 (erkekler 27,4-kadınlar 28,1) olarak gösterildiği raporda, Türkiye'deki insanların ortalama yaşam süresinin de 71.96 (kadınlar 73.89-erkekler 70.12) yıl olduğu belirtiliyor. Türkiye bu ortalamayla dünyada 122. sırada bulunuyor.
Raporda Türkiye'nin askeri gücü ile ilgili bölümünde, TSK'nın sahip olduğu silah ve mühimmat envanteri yer almazken, 16-49 yaş aralığında 17 milyon 223 bin 506 erkek ve 16 milyon 995 bin 298 kadının askere elverişli olduğu kaydedildi. Her yıl 692 bin 592 erkek ve 663 bin 689 kadının askerlik yaşına (20) ulaştığı belirtilen CIA'nin raporunda, Türkiye'nin askeri harcamalara ayırdığı ödenekle ilgili bilgilerde ise 2005 yılına ait rakamlar yer alıyor. Buna göre, Türkiye 2005 yılında Gayri Safi Milli Hasılası'nın yüzde 5,3'ünü askeri harcamalara ayırdı. Bu oranda dünya sıralamasında 17. sırada bulunuyor.
bir fıkra
Kurt ile tilki, tavşanı dövmeye karar verirler. Gerekçe olarak da "Şapkan neden yok" demeyi kararlaştırırlar. Tavşanı çağırırlar,"Şapkan niye yok?" diyerek iyice döverler. Bu işi her gün yapmaktan sıkıldıklarında, soruyu değiştirirler. "Sigara isteyelim, sigarayı filtreli getirirse, niye filtresiz, filtresiz getirirse niye filtreli getirmedin diye döveriz" derler.
Ertesi gün tavşanı çağırıp, "Bize sigara getir" derler. Tavşan dayak yememenin sevinciyle fırlar ama durur ve sorar: "Sigara filtreli mi olsun filtresiz mi?"
Plan bozulmuştur.
Bunun üzerine yine eski gerekçe ile niye şapkan yok diye tavşanı evire çevire döverler.
Arap dünyası baharı bir seraptır. Suudiler diğer islam liderleri, Tunus, Mısır, Libya’yla başlayan Suriye ile devam eden süreçten sıra kendilerine de geleceğinden habersizler.
Ya Türkiye! Türkiye’dekiler en mutlu, en bahtiyar. Onlar, kendilerini sağlama almışlar. Nasıl mı? Halkı İslam dini ile alakası olmayan hikayelerle, un, yağ, şeker ayakabı ile açgözlü akademisyen, siyasetçi, gazetecileri, yüksek maaşla, iş adamlarını kredi ile teba haline getirdikten sonra herşey yolunda zannediyorlar.
Zannedenler, zannetmeye devam etsinler. İlahi gazap ve halkın gazabı yakındır.
Günün Sözü: Zan’ları olanların akibeti ise tarih bir aynadır.