Cevşen
Kur’an ve Peygamberimize ait nice dualar dururken, günümüz kaosunda ticaret haline getirilen, çeşitli ağız ve kalemlerde, çeşitli biçimlerde anlatılan, bazı kişilerce bununla amel edilen CEVŞEN isimli dua kitabı hakkında bu yazıyı yazmam gerekti.
Önce Risale-i Nur Enstitüsü tarafından yazılan yazıya bakalım:
Duâ-i Nebevî: Cevşenü’l-Kebir
“Cevşen, Farsça kökenli bir kelime olup, "bir tür zırh, savaş elbisesi" manasına gelmektedir. Terim manası Şii kaynaklarında Ehl-i Beyt tarikiyle Hz. Peygambere isnat edilip, Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sagir olarak bilinen, metinleri birbirinden farklı iki duâyı ifade eder. Ancak Cevşen-i Kebir daha meşhurdur ve "Cevşen" denilince ilk akla gelen Cevşen-i Kebir'dir. Cevşen-i Kebir Musa el-Kazım-Cafer es-Sadık-Muhammed el-Bakır-Zeynelabidin-Hz. Hüseyin ve Hz. Ali tarikiyle Hz. Peygamber'e isnat edilir.
Cevşenü'l-Kebir ismindeki duâ Peygamber Efendimize, Uhud Harbi esnasında Cebrail (a.s) tarafından getirilmiştir. Cebrail Hz. Muhammed'e (s.a.v.): "Üzerindeki zırhı çıkar ve bu duâyı oku. Bu duâyı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük tesiri vardır." demiştir. Peygamber Efendimiz duânın tesirinin sadece kendine mi mahsus, yoksa ümmete de şamil mi olduğunu sorunca, Cebrail (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ya Resulullah, bu duâ Cenab-ı Allah'ın sana ve ümmetine bir hediyesidir. Bunun sevabını Allah'tan başka kimse takdir edemez." (Ahmed Ziyaeddin Efendi, Mecmuatü'l Ahzab, İstanbul 1298 R, s. 231-261.)
Cevşen-i Kebir duâsı 100 bölümden oluşur. Her bölümde Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tavsif edildiği 10 parça bulunur. Her bölümün sonunda Allah'ın aczden ve şerikten münezzeh olduğunu ifade eden ve cehennem ateşinden Allah'a sığınılan duâ yer alır (Sen bütün kusurlardan, aczden ve şerikten mukaddessin. Senden başka ilah yok ki, bize meded etsin. Aman diliyoruz. Bizi azap ateşinden ve cehennemden halas et!). duânın geneline bakıldığında Allah'ın isim ve sıfatlarının sıkça tekrarlandığı ve Rabb'e onun isimleriyle yönelindiği görülür. İstiaze, yani ateşten ve azaptan Allah'a sığınma da Cevşen'de önemli yer tutar.”
Sayfalar dolusu bu izahat devam ederken, başkalarının görüşleri de şöyle sıralanır:
“Cevşen duasının sahih olmadığını Nurcular -Said nursi ve şii lerin bu konuda bidat içinde olduğunu söyleyen bir yazı . İran ırak savaşında ölen şii askerlerin üzerinde cevşen çıkmış. Şii bölgelerde cevşen duası kefen üzerine matbaa da yazılırmış.zira cehennemden koruduğuna inanıldığı. Cevşen, Delalilu Hayrat, Hizbul Bahir, Kenzul Arş gibi Uydurmaları Vird Edinme Bidati..”
“Hadis ilminden habersiz bazı cahillerin ve peygamberlerden başkalarına da masumiyet giydirmeye çalışan sefillerin mutaassıpça savundukları Cevşen hakkında bazı mülahazalar nakledeceğim ve sahih bir hükme varmaya çalışacağım.
"Diyanet Ansiklopedisinin Cevşen maddesinde özetle diyor ki: Farsça asıllı olduğu kabul edilen cevşen kelimesi sözlükte, "zırh, savaş elbisesi" anlamına gelmektedir. Terim olarak Şii kaynaklarında Ehl-i beyt tarikiyle Hz. Peygambere isnat edilip, Cevşen-i Kebir ve Cevşen-i Sagir denilen iki duanın ortak adıdır.
Duanın Sünni hadis mecmualarında yer almaması, ayrıca Şii hadis külliyatının ana kaynağı durumunda ki Kütüb-i Erbeada da bulunmaması, sadece dua mecmuaları gibi ikinci derecede kitaplarda mevcut olması da bu görüşü desteklemektedir.
“Cevşen hakkındaki rivayetlerde Cevşen'i okuyan veya üzerinde taşıyan kimseye yangın, sel, deprem gibi afetlerin zarar veremeyeceği ve bu insanların tüm isteklerinin yerine getirileceğini ifade eden inançlara rastlanılır. Ayrıca sevap noktasında Cevşen okuyan kimseye "Bedir şehitleri" kadar sevap verileceği, Cevşen'i kefeninin üzerine yazan kimseye kabir azabının verilmeyeceği ve Cevşen'i okuyan kimsenin 4 semavi kitabı okumuş kadar sevap alacağı ifade edilir. Bu rivayetlerin sahihliğinden şüphe etmemekle beraber buradaki ölçülerin iyi şekilde belirlenmesi ve duânın karşılığında vaad edilen mükafatların ne manaya geldiğinin belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Said Nursi, Emirdağ Lahikası adlı eserinde bir talebesi ile bu ve benzeri rivayetlerde bahsedilen vaad ve mükafatların sıhhati hakkında yazılan bir mektubuna yer vermiştir. Söz konusu mektupta, Said Nursi'nin talebesi, pek dindar olmayan insanlarla karşılaşmış ve onlardan bu rivayetlerin akla ve mantığa uymadığına dair bazı sözler duymuştur. Bu rivayetlerde Cevşen okuyana Kur'ân okumak kadar sevap verileceği, göklerdeki büyük melaikelerin duâ sahibini gördükçe kürsülerinden inip, ona pek büyük bir tevazu ile hürmet edeceği ifade edilir.
Talebesi bu rivayetler hakkında yapmış olduğu münakaşadan sonra bunların sıhhatinden şüpheye düşmüş ve meseleyi Said Nursi'ye sormuştur. Said Nursi verdiği cevapta, öncelikle Hz. Peygamberin ism-i Azama mazhar olduğunu ve kâinatın en mükemmel meyvesi olduğunu, yani kâinattan beklenilen tüm neticenin Hz. Peygamberde mevcut olduğunu ifade eder.”
“Küçük, büyük, yaşlı, genç, dindar ve hatta dinde hassas olmayan birçok insanın bile boynunda gördüğümüz Cevşen'i Türkiye Müslümanlarına Said Nursi tanıtmış ve muazzam duâ-i nebeviyi talebelerine de tavsiye etmiştir. Risâlelerde Cevşen okuyana şu kadar mükafat, şu kadar sevap... verilir tarzında bir metod takip etmemiş Cevşen'in niçin ve nasıl okunması gerektiği hakkında bazı ipuçları vermiştir. Bir bakıma Cevşen sahip olduğu muazzam değerini Risâle-i Nur'un kazandırdığı bakış açısıyla ispatlamıştır. Cevşen'in maddi isteklerin çok çok üstünde manevi değer taşıdığını anlayabilmek için de marifetullahta terakki şarttır. Yoksa hazine gizlenmeye devam edecektir.
1- Peygamber Efendimiz Uhud?da zırhını çıkarmamıştır. Hatta üzerinde iki zırh birden vardı. [246]
2- Madem bu dua Peygamber Efendimiz i koruyacak tı da Efendimiz Uhud harbinde niye yaralandı? ?Ebu Said el Hudri der ki: Rasululla h?ın yüzüne baktım. Her iki şakağında gümüş para yerini andırır iz, alnında saçının dibinde de bir yara vardı. Alt dudağı yarılmış, sağ yanındaki rebaiye dişinden birisi de kırılmıştı... Yardım edilmedikçe attan inemedi.. . Her iki Sade (Sa?d b. Ubade ile Sa?d b Muaze) dayanarak evine girdi.?[247]
Hani bu dua zırhtan daha iyiydi. Bu savaştan sonraki savaşlarda niye yaralanma lar oldu? Efendimiz mübarek dişini niye yitirdi?
3- Demek ki bu İslam?ın tevekkül mantığına ters. O halde bu hadis nerede geçiyor diye araştırdığımızda şu sonuca varırız ki, bu olay ehlisünnetin ne birinci derece hadis kitaplarında, ne de ikinci derece hadis kitaplarında. Peki, bu uydurma şey bize nasıl ulaştı diye bakarsak şu sonuca varırız. Bu duanın aslı cevşen kelimesin de saklı. Cevşen farsça bir kelimedir . Zırh demektir. İran kaynaklarına göre Cevşeni Kebir ile Allah?a müracaatta bulunan kimseye Bedir Şehitleri derecesin de 900.000 şehit sevabı verilir. Bu duayı kefenin üzerine yazan mü’min azap görmez onu okuyan kimse dört semavi kitabı okumuş gibi olur... ve saire, ve saire...
Bazen kendi kendime şöyle derim: Beş milyona normal patiska alacağına altı milyona cevşen baskılısını al hiç olmazsa azaptan kurtul. Hakikaten buna inanılır mı derdim ama inanılıyor. İran’da binlerce cevşenli kefen var bizde de binlerce insan.
Her dönemde dinini bilmeyen insanları istismar etmek için birileri çıkıp din adına bir şeyler uydurup onunla menfaat sağlamak isteyen insanlar çıkmıştır. Hıristiyan lar da Cennetten arsa satmadılar mı? " (Yağmur Adam)
EVET…çok çeşitli kaynak ve görüşlerden aynen aldığım, Cevşen hakkında ifadeler böyle. Değişmeyen tek kaynak Hazreti Kur’an ve Peygamber Hadislerinden başkalarını okurken, dikkatli olmak, asıl kaynaklara inmek zorundayız. Dinin de bir ticaret metaı haline geldiği zamanımızda; yalan, yanlış, eksik, hurafe, bidat, temel değerlere karşı uyanık olmalı, karşılarında mücadele vermeliyiz. Yıkmak kolay, yapmak zordur. Saraylar yapılabilir amma, serçelere bir çalı dibi yuva yapmak kolay değildir.