Çeşme Son Kurban mı?
Yarın yine hafta sonu.
Çeşme’de aynı çile, aynı işkence.
Geceyi parçalayan, dağı taşı inleten azgın müzik.
Model otoların gücünü sergileyen motor sesleri, öttürülen frenleri.
Vahşi rekabetteki İşletmelerin zaman kavramı tanımaması, devletin amiri, memurunun sessiz kalması.
Hepsinin adı; “Turizm”
*
Her yıl aynı senaryo.
Çeşme’nin kâbusu bir türlü bitmiyor.
Eğlence ile dinlence arasında denge kurulamıyor.
Bir yanda sabahın ilk ışığına kadar kulak patlatan müzik…
Diğer yanda uyumayı, gecenin sessizliğini arzulayan konut sahipleri.
*
Değişmeyen ve her yıl tırmanan olay.
Kazanmak, cepleri doldurmak uğruna acımasızca kullanılan Çeşme’de orta yol bulunamıyor.
Bir yanda doğal sit koylardan yükselen sesler…
Diğer yanda tarım arazilerine iki briket. Bir tahta ile kurulan diskolar, eğlence mekânları.
*
Çeşme huzur arıyor.
Daha doğrusu düzen istiyor.
Eğlence olsun ama dinlenmeye de saygı gösterilsin.
En çok 65 gün doluluk yaşayan, sezon bitiminde hayalet kente dönüşen Çeşme, “Bilinen ama görülmek istenmeyen” yöne sürükleniyor.
Deniliyor ki, “ Milyonlarca dolar turist getirisi var!”
Hani yabancı turist?
Nerede gruplar?
Gören var mı?
*
İlçenin gürültüsü ulusal gündem oldu.
İzmir Valimiz devreye girdi, haberlere göre 15 dakikada sorunu çözümledi.
Olay neydi?
Bir koyda eğlence yerleri ile aynı bölgedeki yazlık sahibinin tartışması.
Ev sahibi işadamı, “Annem uyumak istiyor. Hem yaşamsal, hem demokratik hakkı” derken…
İşletmeler de “ Ne olacak bizim yatırımımız?” tepkisiyle kapışma çıktı.
Ses ve lazer savaşları başlatıldı.
*
Devlet yönetimi el koydu.
Sözde sulh sağlandı.
Sadece iki gün sürdü.
Vali Bey’in taraflara uyarısı askıya alındı.
Gürültü yine azdı, olmayan düzen daha da dağıldı.
Dolayısıyla polise edilen telefonlar cevapsız, ilçenin bayan kaymakamı da çaresiz kaldı.
*
Ne çabuk unuttuk.
Kuşadası yıllar önce nasıl bitti?
Marmaris niçin kayboldu?
Göcek koyları ne hale geldi?
Didim’e ne oldu?
Bodrum’u neler raydan çıkardı?
*
Sıra Çeşme’de mi?
O güzelim ilçe biterse, nereye gidilecek?
Hangi güzelliklere el atılacak, oralar nasıl katledilecek?
Ve…
“Turizm “ diye cilalanan çılgınlığın yarattığı tahribatın faturasını kimler ödeyecek?
Esas budur.
*
Sonra mı düşünürüz?
Haydi, o zaman…
Hep birlikte eller havaya.
***************