Çeşit Çeşit GüncELLEMEler! Başbakan’ın 24 Nisan Açıklaması:
Sayın Erdoğan’ın Ermenilerle ilgili açıklamasını TV’den değil de ilk kez gazete manşetlerinden okudum. Bu adam çıldırmış olmalı diyecektim az kalsın. Sonra kendi kendime, “hey içimdeki ses, sen ‘uydum kalabalığa Allahüekber’ diyen bir insan değilsin sen!” dedim. Hakikaten de öyleydi. Yüzyıllık ezberlediğimiz bazı yaşanmışlıklar yaşanmış ama iki ayrı etnik temele dayanan ama öteden beri iç içe yaşamış insan kitlesi birbirine garez bilemiş durmuştu. Şimdi 9 dile çevrilmiş bu taziye önyargılardan sıyrılmış yeni bir diyalog sürecinin başlangıcı olacaktır. Keşke her konuda böylesi süreçleri yaşayabilsek, gezi parkı gibi, menemen olayı gibi, Şeyh Şaid isyanı gibi, nice kanlı ve şiddetli olaylar, taa temelinden ölü doğmuş olurdu.
DEK’in 2014 Deklerasyonu ve Türk Denizciliğinin Makus Talihi!
11 yıldır Denizcilik Eğitimi konusunda akademik ve ulusal ve küresel ölçekli bakış açısıyla, Türk Denizcilik Sektörüne kılavuzluk etmekte olan Denizcilik Eğitimi Konseyi’nin üç gün süren Girne istişare toplantısı, geçtiğimiz Cumartesi Kuzey Kıbrıs’taki (Girne) Final oturumuyla tamamlandı.
İstişare toplantısına Türkiye ve Kıbrıs’tan bünyesinde Denizcilik Bilim alanları barındıran tüm üniversitelerden ikişer temsilci ile tam kadro katılım oldu. Ordu Üniversitesi’nden de Sn. Dekanımız Prof.Dr. İsmet BALIK ve ben birlikte katıldık.
Türk Denizciliği, Osmanlı döneminde altın çağını yakalamış, o muhteşem yüzyıllardan sonra sürekli olarak önem kaybetmiştir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında M. Kemal’in ivmelemesi ile yeniden canlanma sürecine girse de son on yıla kadar bu duraksama dönemi devam etmiştir. Artık sadece ulaştırma, gemi yapımı, balıkçılık ve balıkçılık teknolojisi ve turizmi ile denizcilik alanımda yeni bir ivmelenme dönemine girmekteyiz. Tarihteki sadece donanma bazlı sektörün unvanı, günümüzde sanayisiyle, gıda ve turizm sektörüyle önemli noktalara gelmeye başlayacaktır. Ordu-Giresun Limanı, İzmir expres yolu, Tüp Geçit ve Kanal İstanbul Projeleri Denizcilik ve su yolu bağlamında çok önemli mega hareketlenmelerin dönemi olacaktır.
Deklerasyonda, denizcilik Doçentlik Alanının Açılması başta olmak üzere, Uluslar arası ve ulusal kalite standardizasyonlarına ve akreditasyonlarına ilişkin Ulaştırma Bakanlığı tarafından çıkarılan yönergenin güncellenmesi ve uyumlaştırılmasına ilişkin tartışmaların da yapıldığı toplantıda, denizci akademisyenler kendi üniversitelerindeki uygulama ve teknolojileri paylaşarak yeni benchmarking ve inovasyon ortamların oluşmasına yol açtılar. Toplantı, Cumartesi Günü Girne ve Şehitlik gezileriyle ile sona erdi.
Meşrulaştırma Tekniği İyi mi Kötü mü?
Düşünün, Türkiye’nin Suriye Müdahalesi, Heybeliada Ruhban Okulunun faaliyet izni, Gayrımüslimlerin mülk edinmelerindeki kolaylaştırmalar, Barış süreci ve ilgili işbirlikleri, 9 dilde Ermeni Taziyesi, Türkiye’nin din/cemaat bazlı paralel illegal örgütlenmesine ilişkin mücadele ve girişimlerin CHP tarafından yapıldığını. Takdir edersiniz ki, muhafazakar kitle dört koldan CHP yi topa tutardı. Şimdi niye acaba CHP ye olabilecek tepki iktidar partisine gösterilmiyor ya da gösterilse bile radikal ve etkili bir tepki olmuyor?
Tabi bunu birkaç açıdan ele alabiliriz.
Birincisi, halihazırdaki iktidara taban olan kitlenin bu icraatlarda bir HİKMET peyda etmesi. Veya eğer Erdoğan ve ekibi bu şekilde düşünüyorsa demek ki o şekilde düşünmek veya değerlendirmek gerekir diye yaklaşılan “skolastik yanılsama”
İkincisi, Amerika ve İngizil Siyaseti
Düne kadar İngilizler ve Amerikalılar zor olanı hep halk tarafından idol olarak görülen veya gösterilen kişilere yaptırmıştır. Ya da en olmayacak veya söylenmeyecek girişimler, o girişime en zıt siyasal parti veya siyasi kişiliklere yaptırılmıştır. Hatırlanırsa, bir zamanlar, başörtüsü sorununun çözüm sürecinde, bu sorunun çözümün en şık olarak CHP tarafından (onun desteği / meşrulaştırması ile) gerçekleşebilir diye dile getirilen bir sav vardı. Gerçi bu çok fazla tutmadı ve çözüm sürecinde AK parti yine baş rolünü oynadı bu ayrı konu.
Aynı şekilde, Kuzey Amerika politikalarının Amerika’nın güney bölgelerinde meşrulaştırılması için bu günün devlet başkanı Sn. Obama başkan seç(tir)ilmedi mi? Böylece, kuzeyin şu veya bu şekildeki jakoben ve dayatmacı uygulamaları, Obama ağzıyla gerçekleştirilerek, kara derili/zenci kitleler bir nevi sus pus edilmedi mi?
Bu gibi yaklaşımlar, siyaset biliminde meşrulaştırma, justifiye, legalleştirme, alıştırma, hazmettirme vb. bir çok farklı dil ve söylemlerle kullanılagelen bir yöntem olmuştur. Ama bu doğru mu peki ya da bu yöntemin bu dozajda sürdürülmesi ve bu eğilimde devasa kitlelerin hiç tınmaması olağan mı dersiniz?.
Bence bu hiç olağan değil. Ama tıpta kullanılan en acı ilaçların dışının şekerli ve cicili bicili reknki olması gibi alıştırma kurnazlığı çoğu sektörde yapılagelmekte. Ama ACI OLAN YA İLAÇ DEĞİL DE GERÇEKTEN ZEHİR İSE!
Diyelim ve ilaç olması temennisi ile bitirelim bu günkü yazımızı. Sağlıcakla kalınız efendim.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.org, http://www.gercekgazete.web.tr, www.bolgeselhaber.com, www.sinematur.com, www.ahmetfidan.com ile, Kuzey, Gazete Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.