Cep Telefonlarındaki Kandırmaca!.
Bugün, Türkiye’de 40 milyon aktif olarak cep telefonu kullanıcısı olduğu öne sürülüyor.
Tabii bu rakamlar, GSM şirketleri tarafından kamuoyuna lanse edilen rakamlar. Ne kadar doğrudur bilinmez...
Bu rakamların içerisinde, önceden alınıp, daha sonra iptal edilen, borcundan dolayı kapatılanlar da var mıdır, yok mudur Allah bilir!..
Yine de, 40 milyon rakamı hiç de yabana atılacak bir rakam değil. Demek ki, neredeyse Türkiye’nin yüzde 60’a yakını, GSM şirketlerinin zenginlik katsayılarını arttırmak için var gücümüzle çabalıyoruz!..
Zaten günümüzde cep telefonu olmayana garip gözle bakan bir yapıda olduğumuz gibi, kimimiz artık 3-5 telefon taşır da olmaya başladık.
Mutlaka dikkatinizi çekmiştir, bugün Türkiye’de faaliyet gösteren Türkcell, Avea ve Vodafone (ki, eski Telsim) gibi üç GSM operatörü şirket, pastadan daha fazla pay kapmak için, habire kampanya üzerine kampanya düzenliyorlar.
Bugün Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde sudan ucuz diyebileceğimiz cep telefonu görüşmeleri, ne yazık ki Türkiye’de dünyada en pahalı bir bedele yapılmaktadır.
Bu bile, dünya üzerinde ne kadar zengin(!) bir millet olduğumuzu göstermektedir.
Öyle ya, kişi başına düşen milli gelirimiz, bugün ya da yarın 10 bin doların üzerine çıkacak diye, GSM şirketleri, şimdiden bu hesaba göre bizleri kazıklamaktadır!..
Pardon bedellerini ona göre tahsil etmektedir...
Evet, dünyanın en pahalı cep telefonu görüşmesi bedelini ödeyen Türk insanı, aynı zamanda bu ödediği bedelin birkaç katını da, hiç görüşme yapmasa da ödemekle yükümlü kılınmaktadır.
Nasıl mı oluyor? Şöyle;
Telefon şebekeniz hangisi olursa olsun, hiç önemli değil, al birini vur öbürüne hesabı, hemen hemen hepsi aynı şekilde, kaz olarak gördükleri müşterilerini, yani biz cep telefonu abonelerini, yolmak için akla hayale gelmeyecek sahtekarlıklar sergiliyor...
Önce şunu söyleyelim, hangimiz acaba gerçek anlamda görüşme yaptığımız süreye göre ücret ödüyoruz?
Hemen cevaplayalım, hiç birimiz!..
Hiç kimse, sakın “benden düzgün bir şekilde bedel tahsil ediyorlar” diye hayale kapılmasın. En düşük bedelinden, en yüksek bedeline kadar, kesinlikle her cep telefonu abonesinden, ödediği bedelin en azından yüzde 20-25’i kadar fazla para alıyorlar.
Bu benim iddiam. Ama ispat etme şansım yok.
Çünkü, tüm kayıtlar GSM operatörlerinin ellerinde ve kendilerini de defalarca söyledikleri gibi, kendi kayıtlarını baz olarak alıyor.
Yani, siz ne kadar itiraz ederseniz edin, hiç önemli değil, sizin sözünüz dikkate dahi alınmıyor, onlar bildikleri gibi bizi kazıklamaya devam ediyor.
Biliyorsunuz, yeni nesil telefonlarda, artık kiminle ne kadar süre görüştüğünüz, hem tek tek ayrıntı olarak yer alıyor, hem de toplam görüşme süreniz de istediğiniz an elinizdeki cep telefonunun küçücük ekranına geliyor.
Diyelim ki, hesap kesim tarihinde telefonunuzun süre ayarlarını sıfırladınız ve bir ay sonra baktığınızda toplam 5 saatlik bir görüşme yaptınız.
Ancak gelen faturada sizin 15 saat konuştuğunuz anlaşılıyor. Mecbursunuz, o 15 saatin bedelini ödemeye!.. Haa bu arada sakın, itiraz falan etmeye de kalkmayın... Kabul edilmeyecektir.
Elinizdeki cep telefonunun toplam saatine müdahale etme şansınız olmamasına rağmen, onlar sizi bir şekilde haksız çıkaracaklardır.
Artık hepimizin bir parçası olan cep telefonları ile neredeyse yatar-kalkar olmamıza karşın, “Sizin haberiniz yokken birisi aramıştır, siz de farkına varmamışsınızdır” diyerek, üstüne üstlük sizi saf yerine koymayı da, marifet sayarlar bir de...
Tüm bunların yanı sıra, benim başıma gelen bir olayı sizlere aktarayım da, belki ilginizi çeker.
Malum, her gün cep telefonlarımıza istesek de istemesek de, bir sürü mesaj geliyor. Kimisi tanıdıklardan, kimisi de bizzat GSM operatörlerinden...
Aman, sakın aldanmayın gelen bu mesajların bedava olduğuna... Her biri ayrı bir para tuzağı.
İşte bunlardan biri de benim cep telefonuma geldi. Abonesi olduğum(!) bilmem ne paketi yenilenmiş... Oradan bilmem ne kadar mesaj atma hakkım varmış... Ve de bu hakkımı güle güle kullanmalıymışım!...
Allah Allah...
Hiçbir GSM operatöründen, hiçbir yere abone olmadım. Ama onlar “yok yok sen farkında değilsin, abone olmuşsun!..” diye benimle dalga geçiyorlar.
Bunların 444 ile başlayan bir müşteri hizmetleri hatları var biliyorsunuz.
Hemen oraya telefon açtım!..
Açtım da, ayrıca bir de sinir ve stres sahibi oldum!.
Bir kere, karşınıza canlı bir kişi çıkana kadar en az 15 dakika size bir takım bilgiler verip, bir takım yönlendirmeler yapıyorlar.
Tamamen para tuzağı.
Açtığınıza açacağınıza pişman oluyorsunuz, ama bir de işin gerçeğini öğrenmek istiyorsunuz.
Bazen sinirlenip, telefonu kapatıyorsunuz, sonra siniriniz geçince tekrar arıyorsunuz.
Dediğim gibi, 15-20 dakikalık zorunlu bekletilmenin ardından, bir bayan sesi “Ben falanca, size nasıl yardımcı olabilirim?” diye soruyor. Aman, sakın inanmayın haa... Yardımcı olmak bir yana, sizi daha da sinirlendiriyor falanca hanım...
Derdinizi anlatıyorsunuz, “telefonuma böyle bir mesaj geldi” diyorsunuz, “benim böyle bir aboneliğim falan yok, nasıl oluyor?” diyerek bir cevap bekliyorsunuz. Falanca hanım da, “Sizi biraz bekleteceğim...” diyor, birşeyler yapıyor, birşeyler söylüyor, ama hepsi havanda su dövmekten başka birşey değil. Anladığım kadarı ile sizi mümkün olduğunca telefonda tutup, daha uzun süre cep telefonunuzu açık tutmanızı sağlamak...
Dedik ya para tuzağı diye...
Sonra da kalkıyor diyor ki; “Beyfendi, bu mesajın bizle ilgisi yok. Bunlar bizim ismimizi kullanarak, işlem yapan alt ortaklarımıza aittir. Size bu konuda yardımcı olamayacağız, kusura bakmayın!..”
Eh sinirleriniz sağlamsa, teşekkür ediyorsunuz!. Yok değilse, sunturlusundan birşeyler söylüyorsunuz.
E be kadın, şunu sen başından söyleyip de, beni yarım saat telefonda tutmasana... Ama olur mu? Ne kadar çok sizi tutarsa, o kadar çok prim alacak cici bayan!..
Sonra verdiği alt ortağı arıyorsunuz, aynı beklemeler, aynı sinirlenmeler orada da yaşanılıyor. Karşınıza çıkan bayana yine aynı şekilde derdinizi anlatıyorsunuz... “Abone değilim” diyorsunuz, o da size “Yok yok burada abone görünüyorsunuz” diyor. “Peki ne zaman abone olmuşum, onu bana söyler misiniz?” diyorum, her ne hikmetse onu göremiyor!..
Ve, Allah topunuzun ............. diye başlıyorsunuz saymaya... Haa saysanız ne olacak ki? Sadece kendinizi rahatlatıyorsunuz.
Onlar da, bu arada sizi en az bir iki saat telefonda tutmanın keyfini yaşarken, cep telefonunuzun faturasının kabarıklığı, size yol-su-elektrik(!) şeklinde geri dönüyor.
Aman siz siz olun, size gelen herşeyi hiç itiraz etmeden kabul edin. Çünkü, onlarla başa çıkmanın imkanı yok.
Müşteri, onların gözünde sadece yolunacak kazdan başka birşey değil. Ya cep telefonunuzu iptal ettireceksiniz, ya da yolunmaya devam edeceksiniz. Kesinlikle ve kesinlikle üçüncü bir alternatifiniz yok.
Sakın, bizde şu kadar ucuz konuşma var, bizde bu kadar ucuz mesajlaşma var, kandırmacalıklarına da aldanmayın. İyisi mi, yolunmayı baştan kabullenin...
Bizim gibi ülkelerde de, bu tür kuruluşlar zaten devlet içerisinde ayrı bir devlet oldukları için, onların dokunulmazlıkları, ayrıcalıkları ve hükümranlıkları da söz konusudur.
Bizler de, nerelere yolunmuyoruz ki zaten!.. Onlar da yolmuş çok mu? En azından zevk almasını öğrenelim!..