Cennet Cennet Dedikleri…
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım, bir gazete küpürünün fotoğrafını gönderdi. Ben, “bir numara konşuyor.” gibi 10 Kasım saçmalıkları nedeniyle okumuyorum, Sözcü Gazetesi'nden bir köşeymiş... Başlığı oldukça tacizkar; “Cennet genelev mi?”...
Başlığı Ömer Hayyam'ın “ırmaklarından şaraplar akacak diyorsun, cennet-i ala meyhane midir? her mümin'e iki huri diyorsun, cennet-i ala kerhane midir?” rubaisinden apartma yazı, Ali Rıza Demircan'ın “İslam'da Cinsel Hayat” kitabından bazı bölümleri konu alıyor.
Sözcü'deki yazıda amaç, yazarın oğlu, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan aracılığıyla AKP'ye “çakmak”... Bense böyle bir basitliğe kaçmak yerine, “babası soğan yedi diye oğlunun ağzı kokmaz” diyecek ve yazının popülarizminden faydalanıp, teolojik bir tartışma başlatmayı seçeceğim.
“Cennetliklerin en alt derecesine günde 72 kadın verilecektir. Tam mümin ise günde 100 bakire ile cinsi münasebette bulunacaktır.
Cennette kadınlar cinsi münasebette bulunduktan sonra yine bakire olacaklardır.
Cennette erkeğe 100 erkek kuvveti verilecektir. Cennete girenlr 33 yaşına döndürülecektir. Cennettelik erkekler, cennette vücutları kılsız, yüzleri sakalsız, gözleri sürmeli olarak gireceklerdir.
Cennete giden kadın, dünyada din uğruna şehit olan erkeklere verilecek, fakat kadın orada beş erkek isteyemeyecek, sadece bir erkek isteyecek ama o adamın 5 erkek gücü olacak, ona her türlü zevki tattıracak.
Cennete giden erkeklerin cinsel uzuvları eğilmez, hep dik kalır. Erkek, hem karısıyla, hem de hurileriyle sabahtan akşama kadar sürekli cima (seks) yapabilecek.”
Demircan'ın kitabında yer alan bazı bilgiler(!), yazıya konu olduğu haliyle böyle...
Yazıda eksikler de var. Örneğin; peygamber ve sahabelerin, cinsel açlıktan ötürü sefer dönüşünde kadınlara koşarken zekerlerinden meni damlaması... Örneğin, Muhammed Peygamber'in nerede güzel bir kadın görse şehvete kapılıp, koşup eşleriyle yatması... Muhammed Peygamber'in 50 erkek gücüne sahip bir “süpermen” olduğuna dayalı yatak odası hikayeleri... Eşi Aişe'nin, adetli olduğu zamanlarda nasıl yattıklarını ayrıntılarıyla anlatması... Ve tabi ki, Muhammed Peygamber gibi, Kuran'da “iyi ahlak örneği” olarak gösterilen bir insanın, 9 yaşındaki kızla cinsel ilişkiye girdiği, yani bir pedofili olduğu iftirası...
Bunların hepsi, “müslümanların” başucu kitapları olan ve çoğu zaman Kuran'dan üstün sayılan, her birine kutsiyet atfedilen hadis kitaplarında da, Demircan'ın kitabında da yer alan hadisler olduğu halde, Sözcü'nün dikkatinden kaçmış...
Evet ne yazık ki, İslam literatürü, bunlar ve bunlara benzer nice sapkın, belaltı hikaye ve fantezi ile doludur. Çoğu zaman Kurani ilkelere ve Kuran'ın emirlerine ters bir biçimde, cinsel sapkınlık ve taşkınlıklar, Muhammed Peygamber, eşleri ve ilk müslümanlara atfedilerek, normalleştirilmiş, normalleştirilmekten öte, bir “emir” haline getirilmiştir.
Asr-ı saadet'in bitiminden ve siyaset, rant ve ego savaşlarının başlamasından sonra, iktidar sahiplerinin çıkarlarına uygun olacak şekilde uydurulan ve Ebu Hüreyre gibi din düşmanları aracılığıyla İslam'a sokulan hadisler, sadece cinsel aşırılıklara, cinsel sapkınlıklara değil, Kuran'ın emretmediği hatta açıkça lanetlediği, yasakladığı bir çok şeye icazet verir.
“İslami bankacılık” dümeni ile para istiflemek ve kenz etmek, yeni doğan çocukların penislerini sorgusuz/sualsiz budamak, zina ettiği iddia edilen kişileri insanlık dışı biçimde taşlayarak öldürmek, Kureyş'in damak zevkine uymayan yiyecekleri haram/mekruh kılıp, falanca hükümdarın çok sevdiği yiyeceği kutsamak, hadisler yoluyla İslam'a sokulanların sadece bir kısmı...
Kısacası, Demircan ve onun gibi binlercesinin eserleri, bu tip saçmalıklar, iftiralar, akıl ve bilim dışılıklarla dolu... Tek tek “Demircan bunu yazmış” , “falanca hoca şunu söylemiş” diyerek kişilerle uğraşmak da çıkar yol değil... Sorun, zihniyetin temeline dayanıyor.
Tek çıkar yol, hadislerin tamamını “çöpe atmak”.