Çekilin Çevre Katliamcıları “Uşaklar Geliyor Horonla”
Çekilin Çevre Katliamcıları "Uşaklar Geliyor Horon Teperek"
İşte protesto böyle yapılır dedim, bugün haberleri seyrederken. İnsanın içini kıvır kıvır oynatan anlamlı birliktelik. Karadeniz’in dürüst ve dobra insanında da bu beklenir dediğim bir gösteri izledim. Gözlerimi yaşarttı hemşerilerim.
Tepkilerin en güzeliydi hidroelektrik santralleri için, yapılan protestonun geçerli tarafları çok fazla. Yararı ve zararı bilinmelidir diye düşünüyorum. Atılan sloganların ve tepilen horonun, neden yapıldığını Türk halkı ne kadarını biliyor. Yeşil çevre taraflarının yaptığı bu eylemdeki sebeplerin neler olduğunu sırasıyla anlatmak istiyorum. Maddeler halinde hidroelektirik santrallerin yarar ve zararlarını anlattığımda kaç kişi anlattıklarıma destek verecek merak ediyorum. Yeşili ve maviyi kim sevmez; insanı sevmeyen, kendini bilmeyenler ve kendinden kaçanlar sevmez.
Hidroelektirik santral nedir?
Yağan yağmur veya kışın dağlarda biriken karın erimesi ile oluşan sular nehirler, yeraltı kaynakları sayesinde deniz veya göle ulaşana kadar akarlar. Her sene yağış miktarının farklı oranlarda olması nedeni ile fazla ottluşan suyun akıp gitmemesi ya da az miktarda gelen suyun kurak yaz mevsiminde kullanılabilmesi için nehir yataklarına kurulan dev setler (barajlar) arkalarında bulunan göletlerde suyu biriktirirler. İçme veya tarlaları sulama ihtiyacı dışında göletlerinde biriken sular boru ve kanallar yardımı ile yüksek bir yerden bırakılarak türbine verilmektedir. Türbinlerde düşü kuvvetinden yararlanılarak jeneratörlerin dönmesi ile elektrik enerjisi üretilmektedir. Yani sulardaki potansiyel enerji, kinetik enerjiye ve sonradanda elektrik enerjisine çevirir. Suyun düşme yüksekliğine göre hidroelektrik santralleri; Yüksek basınç sistemleri (düşü yüksekliği 100 metrenin üstünde), orta basınç sistemleri (düşü yüksekliği 25-100 metre arasında), alçak basınç sistemleri (düşü yüksekliği 25 metreye kadar) olarak 3 kademeye ayrılır.
Zararları:
*Hidroelektirik santralleri diğer santrallere göre maliyeti fazla olmasına rağmen işletme masrafları düşüktür. Bu santraller diğer elektrik santrallerine oranla daha az atık biriktirmektedir.
*Akarsuların yol akışını değiştirdiğinde birçok doğal canlının yok olmasına sebep olmaktadır. Bu santrallerin gerekliliği lüks ihtiyaçlarımız açısından bizleri memnun eder gibi görünse de ölen ve yok olan doğanın geleceğimizi mahvettiği de ortadadır.,
*Dünyanın en büyük 140 tane nehrindeki dengeleri altüst etmiştir barajlarla bölünmeler yüzünden. Bölünen bu nehirlerdeki ekolojik denge, iklimler de dahil tabii işleyişini yok etmiştir tabiatın. Yıllarca insanlığın hizmetine sunulan barajların ne kadar alanı içine aldığını ve neleri götürdüğünü hiç incelediniz mi? bilmiyorum. Ama şu da bir gerçek ki Türkiye’nin neresinde olursa olsun, büyük maliyetler harcanarak yapılan bu barajların koca bir geçmişi yok ettiği de ortadadır. Barajın yapılacağı saha özel olarak ayarlanmaktadır ve özelliklede yapılacak bölgenin en güzel alanları seçilmektedir. Bu bölgelerde bulunan köyler, tarlalar vs sular altında kalmaktadır. Bir geçmiş kendinden çok şeyler kaybetmektedir. Hemde geleceği belli olmayan bir yapılım yüzünden.
* Oluşan bu baraj gölleri yer altı sularını azaltmakta yada bir süre sonra tamamen kurumasına neden olmaktadır. Ne kadar acı!
* Böylece barajların aşağısında kalan tarım kesimlerinde sorun yaşanabilmektedir. Oysaki tarım için önemli olduğu savunulan bu santrallerin toprağa verdiği bu zararın dünyanın geleceğine ağır yükler getirmektedir.
*Yeni proje zorlukları, planlama, su hakları, büyük toprak arazilerin, boruların tesisatların döşeneceği alanların ve yolun kullanılacağı yerlerin farklı sahiplerinin olabilmesi zorlukları bulunmaktadır.
*Barajların nehirlerin akmasını engellemesi ile kıyılardaki deltalar zayıflayarak denizlerin himayesine girmektedir. Böylece deltalarda tarım yapılabilme ihtimali kalmamaktadır.
Bunun en acı sonucu da hepimizin coğrafya derslerinde gördüğümüz dünyanın en büyük nehri Nil nehrinin sonunu getirende bir hidroelektirik baraj Assuandır. Yakında Kuruyan nehir Nil’i anlatacak öğretmenlerimiz coğrafya dersinde.. Barajdan sonra Nil Nehri'nin taşıdığı tortularla beslenen kıyılar aşındı, besin maddesi bulamayan Akdeniz'in ekonomik değere sahip balık stokları büyük ölçüde azaldı
Sonuç olarak yararından çok zararı olan hidroelektirik santrallerinin dünyanın yok oluşunu hızlandırdığı görünmektedir. Bu barajlar ülkemizde sadece Karadeniz de yapılmamaktadır. Ama diğer bölgelerimizdeki insanımızın da bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini söylemeden geçemeyeceğim. Karadeniz insanı yapılan bu çevre katliamına sessiz kalmamaktadır. Bu santrallerin kurulacağı bölgelerde toprak sahiplerine önerilen uç noktalardaki paralar insanımızın gözünü boyamaktadır. Milyarlarca paranın saçıldığı bu barajlar ne yazıkki milyarlar yaşındaki dünyamızı elimizden almaktadır. Ne yararı olursa olsun az yada çok çevreyi katleden bir yapının destekçisi olamam ve buna sessiz kalamam.
İstanbul taksimde tepilen horona yazımla destek veriyorum. HAYDİ KARADENİZ İÇİN HORONA BU DÜNYA BİZİM.