Casusluk, Espiyonaj, Denizformasyonu
Ankara, İstanbul, senaryolar üzerinde kafa patlatan özel elemanlarla dolu.
Soğuk savaş döneminde kaldığı sanılan casusluk, espiyonaj, dezinformasyon faaliyetleri yeni teknoloji ve yöntemlerle rekabetin olduğu hemen her alanda yürütülüyor. Devlet yönetimi, siyaset, iş dünyası, spor, fark etmiyor.Bunların başında düşünce üreten kuruluşların çizdiği hedeflere uygun yol haritasını çizmek geliyor. Bu yeterli mi hayır. Bu düşüncelerle önerilerin uygulanması için ilgili olanları etkilemek gerekir Bunun için delobicilik yapılması gerekir.
Lobicilik sistemi tamamen ABD'ye özgü. Önceleri Başkan'ın ya da milletvekillerinin halkla teması, halkın isteklerinin alınması için düşünülmüş. Günümüzdeyse, ABD'deki partiler arasında ideolojik farklılık ve bizdeki gibi bir parti disiplini anlayışı olmadığından, Meclisin karar almasında, en önemli unsur olmuş. Grup kararı alınması yöntemi geçerli olmadığı için, lobi gruplarının etkisi çok artıyor. Ve kararlar, onların etkilediği ve bir araya topladığı temsilciler tarafından alınıyor. Ancak sistemin, çok fazla ABD'ye özgü
olduğunu, yolsuzluklara alışkın ülkelerde zararlı olabileceğini gözden kaçırmamalıyız.
Her kuruluşta, uluslararası ya da bölgesel sorunlara ilişkin bölümler var. Bunlar gelişmeleri izliyor. Öğretim üyeleri, eski bürokratlar, siyasetçiler, diplomatlar bir araya geliyor ve uluslararası siyaset ya da bölgesel sorunlar konusunda düşünce ve strateji üretiyorlar. Raporlar yayınlıyor, dergiler çıkarıyorlar. Başkanlar, Meclisler bunları dikkate alıyor, dinliyor. Yani kısacası karar sürecine katılıyorlar. Bu kuruluşların öngörüleri gerçekleştiği zamansa dinlenirlikleri, yani karar alma sürecindeki etkileri de artıyor.
ABD'deki bu işleyiş, Avrupa'da yok. Avrupa'da kararlar genelde siyasal kurumlarca alınıyor. Bir farkla: Partiler, sivil toplum ile karar süreci arasında bu bağlantıyı kuran en önemli aracı kuruluşlar. Ama o kadar. Düşünce merkezlerinin karar sürecindeki etkileri çok sınırlı. Bu farklı demokrasi anlayışının neden ve sonuçlarını, neden gerçek anlamda karar üretemediğimizi, ciddi stratejiler oluşturamadığımızı, sadece dışımızda olup bitenleri izlemekle yetindiğimizi, bir kez daha çok iyi düşünmemiz gerek.
Denebilir ki; böyle kurumlar bizde de var, Dışişleri de, Silahlı Kuvvetler de bu yöntemleri izliyor. Doğrudur. Ama önemli olan Türkiye'de bunların etkisinin zayıf olması. Sivil toplumun karar alma sürecindehiç rolü olmaması. Tabii ki demokratik anlamda katılımı kastediyorum. Yoksa, siyaset ile sivil toplumunilişkilerini, yolsuzluk dosyalarında, rüşvet iddialarında ya da kim kiminle nerede görüştü haberlerinde sık sık görüyoruz.
Bakın; Anayasa mahkemesinin yapısına ilişkin yeni düzenleme talebi, başkanlık sistemi her kafadan farklı sesin çıkmasına yine neden oldu! Parti yetkilileri çelişkili açıklamalar yapıyor.
Kim nasıl bir lobi yürüttü, yürütüyor, yürütecek? Lobi faaliyetlerinin önemi nedeniyle yeni ve ileri yöntemler uygulanmaktadır. Türkiye'deki gerek Think Thank yani düşünce kuruluşları ile lobicilik faaliyetleri batının taklidi.
Türkiye; her kafadan bir ses çıkan devlet yönetimi krizini yaşıyor. Birinin ak dediğine diğerinin kara dediği, birinin ülkenin yararına dediğine diğerinin ihanet dediği bir ülke!
Makulde birleşememe seçim atmosferinde horoz dövüşünü hatırlatıyor. Kitleler, seçmenler ise artık gına getirmiş durumda. Parti programları ve meydanlarda yapılan konuşmalar ve milletvekili adaylarının halkla temasında yerel sorunları çözme vaadleri!
Hangisi güven veriyor?
Parti kurmayları yerel, bölgesel ve küresel öngörülere sahip mi?
Her tarafı delik deşik edilmiş sisteme yönelik kapsamlı bir proje var mı?
Palyatif tedbirlerle hangi kangrenleşmiş sorun çözülecek?
Tekerlemeye dönüşen eleştiriler ve vaatler. Seçmenine şunları yapacağım diyen milletvekili adayı Ankara'ya geldiğinde parmak kaldırmadan başka bir işleve sahip mi? Parti başkanı ve kurmaylarının iradesinden başka irade ortaya konulabiliyor mu?
Peki o zaman ne değişecek?
Sahi siz! Partilere ve adaylara bunları soruyor musunuz?
Günün Sözü: Etkili olmak istiyorsan, ikna tekniklerini bilmelisin.