Cari Açık Sorunu..
2010 ilk yarısında cari açık 21 milyar dolara yükselmiştir. (13.08.2010 Hürriyet) Bu veriye göre, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 180 artış olmuştur.Cari açık, temel olarak ülkenin döviz giderinin döviz gelirinden fazla olmasından kaynaklanır. Bu da ithalatın ihracattan yüksek olmasına dayanır.
Ödemeler bilançosunun finansman tarafına bakalım.
Portföy yatırımları: menkul değerlere yapılan yatırımları gösterir.
Diğer yatırımlar: bankacılık kesimi veya şirketlerin yurtdışı bankalarından borçlanmasını ifade eder.
Bu iki kalemdeki artış yurtiçinde borçlanmayıp, yurtdışından borçlanmanın avantajlı olduğunu gösteriyor. Yurt dışında faizler çok çok düşük.
Sıcak para girişi arttıkça döviz kuru aşağıya çekiliyor. Döviz düştüğünde ithalat talebi artıyor. İthalat arttıkça cari açık çoğalıyor. Cari açık arttıkça borçlanma ihtiyacı yükseliyor. Borçlanma ihtiyacı yükseldikçe de risk artıyor.
İşte ekonomi bu çıkmazdan kurtulamıyor.
Bu çıkmazı aşmanın yolu; kısa dönemde dövizin düşüşünü engelleyici uygulamalara yönelmek, uzun dönemde ise tasarruf oranını yükseltmektir.
Bizde tasarruf oranı milli gelirin yüzde 15’i civarındadır. 2000’de yüzde 17,1 olan bu oran, 2007’de yüzde 15,6 ‘ya düşmüştür. (Kaynak; World Outlook Database, Ekim 2008)Şili’de de yüzde 15 olan bu oran bazı önlemlerle yüzde 25’lere çıkartılmıştır.
Tasarrufu teşvike yönelik vergi politikaları ve özel sektörün borçlanarak değil de kârdan yatırıma yönelmesi gibi uygulamalarla bu başarılmıştır.
Kısa vadeli yabancı sermaye giriş-çıkışını zorlaştıran önlemler de getirilmiştir. Bu uygulama döviz kurunun düşüşünü frenleyici etkiler göstermiştir.
Bizde yüzde 15 civarında olan tasarruf oranı uzak Asya ülkelerinde yüzde 30-40’ lar seviyesindedir. Yurt içi tasarruf oranını artıramayan Türkiye büyümesini hep dış kaynaklara bağlı olarak mı sürdürmeye çalışacaktır?
Bu mutlaka uzun vadede çözülmesi gereken bir sorundur. Ülkemiz yerel ve bölgesel potansiyellerini harekete geçirmeli, tasarrufu özendirici uygulamaları başlatmalıdır.
Bunlar yapıldığında cari açık azalacak, giderek sorun olmaktan çıkacaktır.
Sayın: Dr.Halit SUİÇMEZ
Eylül 1st, 2010 at 08:57Zamanla ülkede döviz kıtlığı ve dolayısıyla dövizin pahalılaşmasına neden olacak olay...!
Ama şu da var finanse edilebildigi sürece ve hele dalgali kur bulunuluyorsa çok sorun çıkarmayabilecek ekonomik gosterge...
Önemli bir konuya değinmişsiniz...
Saygılarımla...
Sayın Nurdan Geldi,
Cari açığın nasıl finanse edildiği çok önemli.
"Sıcak Para" denilen kısa vadeli akımlarla değil de, doğrudan yatırım olan uzun vadeli akımlarla finanse edilmesi halinde sorun çıkmaz.
Bu önemli konuya tartışma zemini açan yorumlarınıza ve ilginize çok teşekkürler..
sevgilerimle..
Eylül 1st, 2010 at 12:00Bana garip geleni, döviz bazında cari acıktaki artış dramatik olarak artışta görülürken,yerli paranın da likidite oranı düşüktür. Faizlerdeki son aylardaki iniş trendi likidite tuzağına yol açmaması ayrı bir olgu.
Sanırım, yüksek oranlı istihdam açığı başta olmak üzere, hanehalklarının marjinal tüketim ve marjinal tasarruf meyillerindeki çapraşıklık, bunu perdelemekte.
Bütün bunlara karşın, yüksek gelirli insanların lükse yani döviz ile alınan emtiaya fütürsuzca yönelmeleri, sıkışmış ekonomiler için dikkate alınması gereken bir saiktir.
Halit Bey dostum, dikkat çektiğiniz husus önemlidir. Makroekonomik dengeler açısından siyasal iktidarın, üzerinde ivedilikle eğilmesi gereken bir durumdur.
Eylül 1st, 2010 at 13:46Sevgili Ahmet Bey Dostum,
Belirttiğin gibi; "...ekonomik değişkenlerdeki çapraşıklık..." birçok olgunun açıklanmasını güçleştiriyor.
Diğer yandan, esas olarak dış ticaret açığından kaynaklanan cari açık arttıkça, krizin zemini beslenmekte.
Çözüm; iç tasarrufları arttırıp, yapısal sorunları çözmekte.
SELAMLAR..SEVGİLER..
Eylül 2nd, 2010 at 09:17