Çaresizseniz, Çare Sizsiniz!..
Bakın Hayat Bir Çocuğa Nasıl Anlatılmalı ?
Yeni nesil koptu gidiyor, derken bir reçete geçti elime.. Hakikaten nefis bir makale.. Sizlerin okumaktan benimse paylaşmaktan mutluluk duyacağımız harikulade bir yazı.
Çocuklarımıza, torunlarımıza iyi belletmemiz gereken bu düşünceleri öncelikle kendimiz değerlendirmeli, özümsemeli ve yaşam biçimi haline getirmeliyiz diye düşünüyorum.
Bakın Aylin Kotil, hayat bir çocuğa nasıl anlatılmalı? diyor:
Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi.
Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:
Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak.
Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının
başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...
Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret.
Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini,
kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını, ders
çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona.
Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.
Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak
kokusundan keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer
sevgililerin aksine...
Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.
Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.
Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden
yargılamamayı... Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.
Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.
Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını..
Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı... "İstemiyorum", "hayır" demeyi öğret ona,
istediğinde ise "istiyorum" demeyi, Sevdiğinde ise "seni seviyorum" diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...
Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı... Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını, İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini...
Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını....
Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...
……..
Ve yazı burada bitiyor..
Bu mükemmel yazıdan kendimce pay çıkardım. Herkes çıkarmalı bence..
Evet evet yukarıdaki okuduklarınızın fazlasını da başarabiliyorum ben çok şükür.
Mesela yaz tatilinde okullar kapandığı günden açıldığı güne kadar çocuklarımı alıp köye götürüyorum. Üçbuçuk ay boyunca ne bir televizyon, ne de bilgisayar var. Sadece pilli küçük bir radyomuz var birde hafta sonları ben İstanbul dan köye giderken okuduğum gazeteler.
Çocuklarım sütü yeni sağılan ineğin ahırından alıyorlar.. Domatesi, elmayı dalından kopartıyorlar.. Bisiklete trafiğin olmadığı sokaklarda korkusuzca biniyorlar.. Börtü böceğe dokunuyor, kediyi köpeği okşuyorlar.
Bahçede kazma ile kürekle çapa yapıyor, sebzeleri sulamasını öğreniyorlar..
Dinini,Kuranını, namazını arkadaşlarıyla öğreniyorlar..
Güneşte pişiyor, ağaçta yaralanıyor, suda yüzüyor..
Daha bir çok hayatı doya doya yaşıyorlar..
İlk çocuğum 16 yaşında ikincisi 10 yaşında ve bu hayatı çocuklarıma ben 13 senedir sunuyorum.
Ha ben zengin değilim yada yazlığım falanda yok ama biraz kendimi sıkarak fedakarlık yapıyor, helal kazanıyor, çok çalışıyor ve Allahın verdiği aklı kullanıyorum okadar.. Birde güzel dostlarım var..
Sizde güzel dostlar edinerek sevdiklerinize böyle fırsatlar yaratabilmeniz dileğiyle..
ellerine sağlık çok güzel bir yazı
Ekim 4th, 2009 at 18:54