Cam Güzelleri
“Gün yavaş yavaş ağrıyordu. Pencere önündeki kuytuda iki sevimli canlı sıradan güne başlama heyecanı içindeydi. Heyecan verici olan günün başlaması değildi tabiki bir zamandır sabah sevgileri olmadığından belki bugün bir gülücüklük suya kanarız ümitleri vardı. Bugünün onlara hangi sürprizi getireceğini bilmeksizin güne başlıyorlardı.
Sabah serinliği onları zorlamıyordu. Günün geri kalan kısmı onlar için çok önemliydi. Acaba ümit ettiklerine ulaşabilecekler miydi? Beklemeye başladılar. Zaman geçmek bilmiyordu. Güneş tepeye yükseldikçe biraz daha mahzunlaşıyorlardı. Yapraklarını bir o yana bir bu yana çevirerek saksının içinde kıpırdanma hareketleriyle köklerini rahatlatmaya çalışıyorlardı. Dışarıdan gelen ürkütücü böcek seslerinden ve kızgın güneşten medet umarak biraz olsun nefes alabilmek için bekliyorlardı. Git gide camdan dışarıya bakmak yerine kapıya doğru yönelmeye başladılar. Kapıdan girecek herhangi birinin yolunu gözler oldular.
Derin sessizlikte ansızın koridordan gelen ayak sesleriyle ümitlendiler. Anahtar deliğinden gelen tıkırtıyla kapıya pür dikkat kesildiler. Nihayet beklenen an gelmişti. Kapının açılmasıyla birbirlerine şöyle bir bakıştılar. Tanıdık bir suretti lakin “O” değildi. Onlara uzanan sevgi dolu bu yabancı ellerden damarlarına bir gülücüklük su serpildi. Sıcaktan bayılmış yapraklarına değen esinti ile dirildiler. İçleri ferahlamıştı. Bükük boyunları dimdik oluvermişti. Mutluydular. Ama yine de şaşkınlıkları geçmemişti. Bir yabancının onlara aynı sevgiyi göstermesi hayret vericiydi. Günün kalanını da bunu düşünmekle geçirdiler.
Güneş ile ay nöbet değiştirdi. Bir gün daha böyle bitmişti. Bir müddet daha bekleyiş devam edecekti. Ne zaman bitecekti bu hasret bilinmez ama bin bir gülücük için döndüler suretten Aslı’ya”
İş yerim evim gibidir. Zamanımın çoğunu orada geçiririm. Hal böyle olunca bana ayrılan ofiste cam kenarında iki göz bebeğim var. Onlarla zaman zaman konuşurum. Sabah benim enerjime alışkındırlar. Hele biri elimde büyüdü diyebilirim. Ümitsizce Nasreddin Hoca misali ya tutarsa diye toprağa diktiğim yapraktan çıkan taze yapraklar çıkıverdi. Can vermek ne haddime büyütmek bana nasip oldu.
Geçen yaz döneminde izin alıp tatile gittim. Her şey güzel de benim yavrular ne olacaktı? Onları yanımda taşıma fırsatım da yoktu. Bu problemi bir dost çözebilir dedim ve harekete geçtim. Bir dostumdan onlara gözü gibi bakmasını rica ettim. Sağolsun beni kırmadı.
Tatile gittim gitmesine de aklım onlarda kaldı. İlk sulama günlerinde sabah gözümü açar açmaz telefona sarılıp arkadaşıma bir hatırlatma mesajı gönderdim. Karşılığında yukarıdaki yazının bazı cümleleri kaleme alınmış bir şekilde mesaj olarak geldi. Yazının sonunda “senin tarzına uygun olsun istedim” yazıyordu. İki kere memnun olmuştum. Hem bana hem de yavrularıma sevgi dolu ellerini uzatmıştı. Sevginin varlığıyla yapılmış her şeyin ne kadar önemli olduğunu bana bir kez daha gösterdi.
“Sevginin açamayacağı kapı yok” diye düşünüyorum. Her çaba bu hayatta azıcık sevgiyi tadabilmek için harcanıyor. Kolay elde edilmeyen, bazen eldekinin kıymeti bilinmeyen sevgi bizi terk ettiğinde yaşam ne kadar anlamsızlaşıyor. Etimiz kemiğimiz ruhunu kaybederek robotlaşıyor.
İster aile sevgisi olsun, ister arkadaş ya da dost sevgisi, isterse canan sevgisi olsun eksikliği mutlaka derinden hissediliyor.
Ümit ettiğinizden çok büyük bir sevgi çemberi içinde kalmanızı diliyorum.
Bir gülücüklük su... sevginin çemberi...
Ocak 26th, 2011 at 10:49ümit içerisinde tatlı bekleyişler... hasretli kavuşmalar...
sevgiyi almanın ve vermenin somut göstergesi gülümseme üzerine nekadar güzel anlamlar katarak hayatımızı ballandırdın yine ... 🙂
Sevgili Serhancığım;
Duygu alış-verişi yaptığımız insanlar olduğu sürece hayat ballanacak, güzel cümlelerinle hayatıma anlam kattığın için teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle
Ocak 27th, 2011 at 09:31Sevgili Aslıcığım;
Ne güzel bir hikayedir bu sevgiye dair.
Arkadaşın ,cam güzelleri ve sen...
Ortada insanın içini kıpır kıpır eden, güneş gibi ısıtan koskoca bir sevgi. Bu sevgiden nasiplenirken sanki dile gelmiş o saksıdakiler.
Hoşgeldin..
Gülücükler açtıran sular serptin yüreğime, yüreğinden taşırıp kaleme döktüklerinle...
Sevgilerimle Aslıcığım..
Şubat 10th, 2011 at 12:56Sevgili Zeugmacığım;
Sevgi öyle güçlü bir sihirdir ki, en kötü huylu insanı bile dize getirir. Bazı insanlar hakkında şöyle söylenir; "O, kimseyle konuşmaz görüşmez seninle nasıl görüşüyor?". Bu konudaki şakınlığın sebebi kişilerin arasındaki sevgi bağının anlaşılamamasıdır.
Eğer insanlar arasındaki sevgi bağı iple, urganlan kurulmamışsa koparılması zordur. İşte bu yüzden seninle aramızdaki sevgi bağını da anlayabilecek insan sayısı azdır.
Yorumunla beni mutlu ettiğin için sana sevgilerimi sunuyorum Zeugmacığım.
Şubat 11th, 2011 at 10:06