Özellikle yıllık izin haklarına ilişkin olarak aralıklı ya da fasılalı çalışmalarda nasıl bir uygulama yapılacağı, çalışanın kaç gün izin kullanabileceği hep işçi ve işveren arasında tartışma konusu olmuştur. İşçinin yıllık izin kıdemini sıfırlaması halinde, yeniden çalışmaya başladığında, tasfiye edilmeyen süreler yıllık izin kıdeminde dikkate alınmaktayken, tasfiye edilen süreler dikkate alınmamaktaydı.
İş kanuna göre, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır.
Ancak Yargıtay, son dönemlerde vermiş olduğu kararlarda, bazı uygulama değişikliklerine sebebiyet verdiği görülmektedir. Buna göre, İşçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir.
İşçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. (31.10.2016 tarih, 7. Hukuk Dairesi 2016/10214 E., 2016/17889 K.)
İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz…” (Y. 7. HD, E.: 2014/3337, K.: 2014/11703, K.T.: 29.05.2014)
Örneğin işyerinde 4 yıl çalışılmış ve tazminatları ve kullanmadığı yıllık izin hakları ödenerek, iş sözleşmesi feshedilen işçinin yeniden işe alınması halinde 1 yıllık çalışma süresinin sonunda kazanacağı izin hakkı yasağı gereği 20 gün olacaktır.
Yargıtay son dönem kararlarında da “...Bu nedenle davacının 1. dönem, 2. dönem ve 3. dönem çalışma süreleri toplanarak yıllık izin ücreti bakımından toplam hizmet süresi bulunmalıdır. Bu çalışma sürelerinin 1475 sayılı eski İş Kanunu döneminde geçen kısmı için 1475 sayılı İş Kanunu'na göre, 4857 sayılı İş Kanunu döneminde geçen çalışma süreleri için 4857 sayılı İş Kanunu'na göre kıdemi için kanunlarda öngörülen yıllık izin süreleri hesaplanarak toplam 13 yıl 11 ay 27 günlük hizmet süresi için kanunen kullandırılması gereken toplam yıllık izin süresi tespit edilmelidir. Bilirkişi raporunda her çalışma döneminin kapsadığı yıl sayısına göre yıllık izin ücreti hesaplanması ve önceki hizmet sürelerinin sıfırlandığının varsayılması hatalıdır” denilmek suretiyle izin sürelerinin birleştirilmesi yönünde hüküm vermiştir.
Şunu da eklemek gerekir ki, çalışma sürerken yıllık izin kullanılmaksızın ücretinin ödenmesi, iş akdinin sona ermesinden sonra aynı dönem için yıllık izin ücretinin talep edilmesine engel değildir. Zira çalışma sürerken yıllık iznin kullandırılması yerine ücretinin ödenmesi yıllık izin hakkını ortadan kaldırmaz. Çalışma devam ederken yıllık ücretli izin paraya tahvil edilemez. (9. Hukuk Dairesi, 2015/8588 Esas, 2016/20520 Karar, 21.11.2016 tarih)
***
Gelir İdaresi personeli sınav bekliyor
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nda çalışan ve ‘Gelir Uzmanlığı Özel Sınavı’na girmeye hak kazanmış ve bu kapsamdaki koşulları taşıyan 4.200 personel bulunmaktadır. Mevcut durumda kurum içinde kariyer basamakları memur, şef-gelir uzmanı, müdür yardımcısı, müdür, grup müdürü… olarak devam etmektedir.
Kuruma başlayan bir personelin kariyer planlaması yapabilmesi için ilk basamak olarak şeflik veya gelir uzmanı kadrolarından birine atanması gerekmektedir. Kurum 16 yıldır şeflik sınavını açmayarak şeflik unvanı kadrosunun yolunu kapatmıştır. Dolayısıyla kariyer planlaması yapan 4.200 personelin tek çıkar yolu ‘Kurum İçi Gelir Uzmanlığı Özel Sınavı’dır.
Söz konusu adaletsizliğin giderilmesi için daha önceki yıllarda bir defaya mahsus olmak üzere açılan kurum içi gelir uzmanlık özel sınavının, yeni çıkacak bir kanuna geçici bir madde eklenerek süreklilik arz edecek şekilde yeniden düzenlenmesi konusunda çalışma yapılması ve bu düzenlemeyle 4.200 çalışanın kariyer planlarını gerçekleştirebilmeleri, çalışanların veriminin artırılması, çalışanlar arasında kanun önünde eşitliğin sağlanması, yetki, sorumluluk ve haklar dengesinin sağlanacağını ümit ediyoruz.