Çakma Kent Şurası ve Çiftçi’ye Yanıt (III)
Hem bir şey hatırlatayım mı? Sıkmayın canınızı, birkaç yüz yıl sonra Büyükçekmece sahilinde yapılan Yat Limanı denizin içinde olur. Çünkü Büyükçekmece yılda bilmem kaç santim denize doğru kayıyor. Sizin muhalefetinizden daha çok hayatın muhalefeti gereğini zaten yapıyor.
******
“Katılamadığım toplantılara dışarıdan sorulduğunda “Bilgi alamıyorsanız, hukuki tespit yaptırın ondan sonra kamuoyunun önüne çıkın” önerimiz yerine ulaşmamış. O dilekçeler verilirken Esnaf Odası Başkanının ve bir mimarın liman projesiyle ilgili bilgileri olmasına rağmen, zamanında müdahale etmemeleri sonra biz; “Limana değil, yerine karşıyız” (Ali Tarakçı’nın tespiti) en basit tabirle Kent Şurasının güvenirliğini ciddi bir şekilde yaralamıştır.” Bunlar sizin eleştirileriniz. Sen kapalı yerde söylemişsin ben kamuoyuna açık açık soru sorarak bunları yazdım. Farkımız mı? Onu da sen bul…
******
Bir kez daha altını çizeyim; Kent Meclisleri ve Kent Konseyleri, Yerel Gündem 21’ler muhalif merkezler değil. Kent yönetimlerine katılımcı yapılar.
Ben hayatımda ne Kanuni ne de Pargalı oldum. Hayal bile etmedim Baki Çiftçi arkadaşım. Sen Pargalı olmak istemediğine göre, Kanuni olmak istemiş olabilirsin. Ben ise sıradan biri olmayı tercih ederim.
*****
Kent Şurası’nın üyesi, Haberdar Gazetesi’nde “Tahmin ediyoruz” diyerek Yat Limanı İnşaatının durdurulmasını manşet yapanlar, neden son yapılan toplantı haberi geçişti-rildi. Neden detayları yer almadı? Merak etmiyor musun? Keşke onu da yazsaydın, eleştirseydin…
CHP Kurultayı’nda gazetenin kurucusu arkadaşımızın, ‘ben şuradayken, kafam gözükürken, yandan gözükürken’ diye fotoğraflarını yayınlayarak (Kurultay izlenimleri ancak böyle okuyucularına duyurulabilirdi!) gazetecilik yaparken, Kent Şurası’nın toplantısında Rahmi Yazıcı’nın Yat Limanı’nın ruhsatı, projesi olduğunu açıkladığı toplantının detayları yoktu? Merak etmiyor musun?
*****
Bir kez daha ifade edelim. Kent Şurası ismi çakma bir isimdir. Deklere edilen şeylerin içi ise bomboştur.
Bir hatırlatma daha yapayım: Keşke, bir kentte muhalif olarak bir yapı kurulsa. Bunlar konularında uzman olsalar. Belediyenin yatırımlarını, harcamalarını, projelerini, plan değişikliklerini araştırsalar ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşsalar. Güzel olurdu. Ve ilkeli olurdu.
Dersini çalışmadan kamuoyunun önüne çıkmazlardı. Ve kenti yönetenlerin korkulu rüyaları olurlardı. Ve yönetenler de gözetlendiklerini bilerek, kentlerin geleceklerini çalmazlardı.
Son söz: Çakma Kent Şuraları’nda derin devlet tarafından kurdurulmuş, JİTEM gibi yapılarla yakın ilişkileri olan kimi derneklerle iş tutmanın, dilekçeleri haber yapmanın katılımcı demokrasi ve muhaliflikle akrabalık bağı ne? Yanıtını bekleriz, sol memesinin altındaki cevahiri karartmayan solcu arkadaşım…