Çağrı
Çünkü bu konuda özellikle Beylikdüzü'nde yaşayanlar oldukça muzdarip. Ve inanın gecen akşam Gürpınar Merkezi'nde çevrilip aracımız didik didik aranınca yazmak farz oldu.
Dinleyen kim?
Aynı gün içerİsinde Erkan Küçük iki kere çevrilir. Özellikle Adnan Kahveci Mahallesi İstanbul Caddesi'nde bulunan şirketlerinin merkezinde aracı güvenlik güçleri tarafından durdurulur. Araçtan inmesi istenir. İner. Ve aracı didik aranmaya başlar. Küçük, emniyet güçlerine şirketinin karşıda olduğunu aramanın mantığını anlayamadığını, aracı ile ilçeden yüzlerce kez geçtiğini belirtir. Ve ardından ekler. "Bu araç aynı zamanda Babam Velittin Küçük'ün Gürpınar Belediye Başkanı iken beş yıl boyunca kendi aracı olmasına rağmen kullandığı makam aracıdır" der demesine de şirketinin merkezinin karşısında yüzlerce insanın gözleri önünde aracı didik didik edilir.
Aynı işleme muzdarip kalmak
Cuma akşamı arkadaşlarımı tek tek evlerinden alarak Cumartesi günü yapılacak Ankara'daki CHP Kurultayına katılmak için gece yarısı Beylikdüzü sokaklarında dolaşıyorum. Gürpınar'da oturan Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Ata Akdoğan'ı ilk olarak evinden aldım. Gürpınar'ın ana caddesinde giderken arkamdan gelen emniyet aracının beni durdurmak için peşime takıldığını fark ettim. Yolun kenarına çektim. Camımı açtım.
"Buyrun" dedim polise. Polis yolun ortasına aracını park ederek araçtan inmemizi istedi. Ben de kendisine "Önce aracınızı kenara çekin. Yolun ortasında aracınızı park etmeyin" diyerek aracımı ben de kenara park ettim.
Neyse polis arkadaşlarımız, araçlarını kenara park ettikten sonra, araçtan inmemizi istediler. Ancak araçtan inmeden, "Lütfen arama evrakınızı gösterir misiniz?" dedim. Evrakı almak için aracına yöneldi. O sırada sağ tarafımızda bulunan polis araçtan inmemizi istiyor. Ben de kendisine önce arama evrakını getirmesini istiyorum.
Neyse arama evrakı geliyor. Evrakı bakı-yorum, Cumartesi akşamı saat 23.55'e kadar hakim kararı ile arama izin kağıtları var. Ancak yanımda bulunan Ata'nın kafası kıyak. Neredeyse polislerle kavga edecek. Ben kendisinden susmasını istiyorum. Evrakı fazla inceleyemeden geri iade ediyorum.
Araçtan iniyoruz. Ve didik didik aranı-yoruz. Bu arada, GBT için kimliklerimizi teslim ediyoruz. Ardından aracımızda bulunan en küçük kağıt parçalarına kadar arama başlıyor. Ben kimlik olarak basın kartımı veriyorum. Ancak bizden ne araç ruhsatı, ne de ehliyet soruluyor.
Akdoğan isyanlarda
Aracımızın bagaj kapısı açılıyor. Arkada elbiselerimiz ve lap topum, fotograf malzemelerinin bulunduğu çantamda aranı-yor. Kendilerine dönerek, "Tamam bizi aradınız. Ben bu bölgede günde en az 50 kez geçiyorum. Siz de burada görev yapıyorsunuz. Hiç mi dikkatinizi çekmiyor? Ve ben bu bölgede gazetecilik yapıyorum. Ne iş yaptığımızı, nerede oturduğumuzu, nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi neden sormuyorsunuz?" diyerek birkaç soru soruyorum. Bu arada Ata Akdoğan isyanlarda. "Siz bizi burada ararken kimbilir ilçenin neresinde kaç hırsızlık olayı, kaç gasp olayı, kaç kavga yaşanıyor. Siz ise bizi burada durdurmuş arama yapıyorsunuz" diyerek isyan ediyor. Ben kendisinden susmasını istiyorum, sağolsun kırmıyor. Aksi tarafına rastlasam al başına belayı. Ankara gidecekken, soluğu karakolda alacağız.
Otopark yok, yollardan araçlar çekiliyor
Beylikdüzü'nde otopark krizi yaşanıyor. İstanbul'un en planlı kentlerinden biri olan Beylikdüzü'nde otopark sorunu yavaş yavaş, kentin nüfusu artıkça içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor. Birkaç yıl sonrasını düşünmek bile istemiyorum.
Belediye yönetimimizde sorunlarımızın çözümü yerine, konserler, güzel Türkçe konuşma kursları, konferanslar, anma günleri, bilmem kimin anması, bilmem kimin doğması, İstanbul'un bilmem kaçıncı kez fethi törenleri, bilmem kaçıncı kez kurtuluşu…
Anlayacağınız Beylikdüzü Belediyesi tam bir sosyal faaliyet merkezi. Sivil toplum örgütlerine gerek yok. Hepsinin görevlerini Beylikdüzü Belediyesi yerine getiriyor. Sorunlar ise büyüyor. Yatırım yok. Çatısı kapatılan yeni bir proje yok.
Yeni yönetim, Beylikdüzü İlçe Kurucu Belediye Başkanı Vehbi Orakçı'nın birkaç ayda bitirdiği ve seçimlerden önce açılışını yaptığı Kültür Merkezi'ni 14 aydır hizmete açamadılar.
Otoparkımız gasp edildi
Neyse gelelim asıl soruna. Ben Şelale Evleri'nde oturuyorum. Bir gece aracımızı parka koyacağız. Güvenlik görevlisi parka aracımızı koyamayacağımız söylüyor. "Hayırdır" diyorum. Ve yanıtını alıyorum. Meğerse sitemizin bulunduğu ve duvarlarla örülen arazinin bir bölümü Beylikdüzü'nün tapulu malıymış. Ve araçlarımızı park ettiğimiz yer yeşil alan (çocuk parkı) imiş. bundan dolayı araçlarımızı oraya koymamız yasaklanmış. Ve geniş bilgiyi ertesi gün alıyorum.
Belediye yönetimi, site sakinleri araçlarını oraya park ederlerse, park parası ödemek zorunda kalacaklarını tebliğ etmiş. Ve hatta kullandığımız dönemin parası dahi istenebilirmiş.
Ertesi gün araçlarımızı yola park etmeye başladık. Eskiden de park ediliyordu ve halende park ediliyor.
Bir sabah erken saatte kapımızın zili çalındı. Güvenlik görevlisi araçlarımızın, güvenlik güçleri tarafından çekilmeye başlandığını ve hemen almamızı istiyordu. Dışarı çıktığımda trafik polisleri ve çekim araçlarıyla yoldan araçları kaldırıyorlardı.
Ve biz uzun zamandır araçlarımızı arkada bulunan ve kullanılmayan stabilize olan bir yola park ediyoruz. Tabi Geçtiğimiz günlerde çocuklar aracın içinde gördükleri üç beş kuruşu almak için camımı kırarak paraları gasp ettiler. Anlayacağınız güvenlik de yok.
Neyse son sözümüz şu: Beylikdüzü'nün Kaymakamı, Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü lütfen bir araya gelin. Otopark sorunuyla ilgili çözüm üretin, rast gele çevirme, rast gele arama, rast gele çekme işlerinden vazgeçin.
Atanmışlar ve seçilmişler olarak, göreviniz yurttaşlara cehennem ızdırabı yaşatmak değil, hayatı kolaylaştırmak için çözüm üretmek olduğunu lütfen unutmayın.