Buz Pistinde Dans Etmek
Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan sevgililer günü ,Valentine ismindeki din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine's Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.[1]
Bazı kaynaklara göre bu özel günün kutlanma sebebi Hıristiyanlığı seçtiği ve bu inancından vazgeçmediği için 14 Şubat 270 yılında öldürülen Romalı Aziz Valentine'nin ölüm günü, o günden sonra sevgililer günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Günümüzde, ülkemizde de kutlanmaya başlayan bu gün, yukarıda açıklandığı şekilde ortaya çıkmıştır. Çıkış sebebi ve çıktığı yer belli. Şimdi soruyorum. Biz Müslüman Türk Milleti ve toplumu olarak bu günün neresindeyiz.
Bu durum bana biraz “buz pistinde dans etmek” gibi geliyor. Bizler birilerinin icat ettiği bu anlamsız günü kutlamak zorundamıyız. Niye anlamsız diyeceksiniz. Öncelikle bu güne anlam veren sevgili’ yi irdelemek lazım. Sevgili: sevilen, belki uğruna can feda edilen kişi. Bu erkekte olur, kadında olur fark etmez. Ama günümüzde bunu da yozlaştırıp öyle bir hal aldırdılar ki, sadece bir genç kız ve oğlanın veya genç çiftlerin birbirleri ile olan birlikteliklerini, bir birinin sevgilisi haline getirdiler ve kutlama da o eksene kaymış oldu.
Olayın ayrı bir boyutu ise işin ticaret haline getirilmesi. Yani 14 Şubat’ın özellikle çiçekçilerin kazanç günü olması, elbette onlarda kazansın ama insanların sevdikleri böyle bir güne alet edilmesin.
Mecnunun sevgilisi Leyla imiş. Mecnun namaz kılan birisinin önünden geçerken, namaz kılan şahıs mecnuna kızmış, görmüyormusun ben namaz kılıyorum sen önümden geçiyorsun. Mecnun şu cevabı vermiş. Benim Leyla’ya olan aşkımdan gözlerim görmüyor, ya sen Mevla ile birlikte iken beni nasıl görüyorsun.
Ferhat da Şirin’i için kayalar delmiş, kavuşamamış ama onun uğruna canından olmuş. Peki, şimdi sevdiği uğruna canından olabilecek kaç kişi var. Sevmek sevilmek karşılıklı olur, üç-beş kuruşluk çiçek ile belki o gün için gönül alınır ama ya ertesi günü ne olacak.
Genel anlamıyla insanların en çok sevdikleri kim ise sevgilileri de odur. Bana göre Anne ve babalar evlat için birer sevgilidir. Şimdi o sevgililer huzur evlerinde eş, dost muhabbetlerinden, evlat sevgisinden mahrum bir halde yaşıyorlar. Onların kırık kalplerini hangi çiçeklerle onaracaksın.
Kendimize gelelim, günü birlik yaşama heveslisi olmayalım, sevdiklerimizi bir gün değil, bir ömür boyu canı gönülden çok çok sevelim.
Taklitçilik diken gibi batıyor gözümüze
Köklü bir kaya gibi yerleşmiş özümüze
Yetişen yeni nesil kulak ver sözümüze
Benliğini kaybetme, kendine gel kendine.
11.02.2011
ŞÜKRANİ