Büyümeyi Nasıl Sürdüreceğiz?
Sevgili arkadaşlar, dostlar;
Bu yazıları sizlere yazılmış bir mektup olarak da okuyabilirsiniz..
Bilimin ışığında, sanatın güzelliğinde, hayatın sıcaklığında yazılmış, samimi, tartışmaya açık, heyecanlı, fikir ve düşünce sevdalısı bir dosttan mektuplar..
O zaman hep birlikte soralım:
Büyümemiz nasıl sürdürülebilir olacak?
2010 ve 2011’ de yüzde 8 ve 9’ gibi rakamlardan sonra, 2012 ve 2013’te yüzde 4,0; 2014 ilk çeyrekte yüzde 4,3 gibi rakamlara gerileyen bir büyüme temposu var.
Elbette bu hız Türkiye için yetersizdir.
Ülkemizde hem işsizliği azaltacak, hem dünya ile yarışıp gelişmiş ülkelere yaklaşacak, hem de refah ve mutluluk getirecek bir büyüme hızı en az yüzde 7’ler ve 8’ ler civarında olmalıdır.
Bölüşüm de düzgün giderse işte o zaman “kalkınmanın” trenine binilmiş olur.
Büyümeyi sürdürülebilir kılmak için önce sorunlarımızı bir gözden geçirelim:
Büyümenin niteliği nasıl, kalitesi iyi mi? Bu soruya siyaset, bilim dünyası ve iş sektörü nasıl bakıyor? Sayın Babacan, Erinç Yeldan ve Ersin Özince’den alıntılar yapalım:
1- Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan’ın bu konudaki görüşleri oldukça önemlidir. Aşağıdaki alıntıda bu konuya olan yaklaşımı verilmektedir.
"Sadece nicelik olarak hangi ülkenin yüzde kaç büyüdüğü değil ama büyümenin niteliği de bundan sonraki dönemde herkesin dikkat etmesi gereken önemli bir unsur...
"Büyümenin niteliğine baktığımızda, büyüme kamu sektöründen mi geliyor yoksa özel sektörden mi geliyor? Büyüme tüketerek mi yoksa yatırım harcamalarıyla mı oluyor? Büyüme iç tasarruflara dayanan bir büyüme mi yoksa dış kaynağa bağlı bir büyüme mi? Büyümenin sonucunda kamunun borç stoku, şirketlerin borcu nereye gidiyor?
Öncelikle tüketime değil, özel sektörün kamunun yatırımlarına bağlı bir büyüme... Kamunun değil, özel sektörün yatırımda, harcamada ağırlıklı olduğu bir büyüme yapısı...
İç talebe değil, dış talebe, ihracata dayalı büyümenin de çok önemli bir unsur olduğunun altını çizen Babacan, "Türkiye ancak ürettikçe, yüksek katma değerli ürettikçe, ürünlerini, hizmetlerini dünya pazarına daha çok sattıkça gerçek anlamda sıhhatli büyümeye sahip olacak" dedi.
“…büyümenin faturasını gelecek nesillere borç stoku olarak bırakmamalıyız" ifadelerini kullandı. (Hürriyet, 19.09.2013)
2-Büyüme ve kalkınma konularında Türkiye’de en çok yazı yazan ve araştırmalar yapan akademisyenlerden biri olan Prof.Dr. Erinç Yeldan da büyümenin niteliği üzerinde çok durmaktadır.
Büyümenin giderek daha fazla cari işlemler açığı gereksinimini duyuyor olması ise ulusal ekonominin en büyük çözümsüzlüğü ve ana kırılganlık noktası olarak değerlendirilmektedir.
2013’ün büyüme yapısı “dış kaynağa dayalı orta halli büyüme” sorununun giderek daha da derinleşmekte olduğunu belgelemektedir.
Bu görüşler Sayın Yeldan’ın tüm yazılarında belirtilmektedir.
3-Şimdi de iş dünyasından önemli bir temsilcinin konuya yaklaşımını özetleyelim;
İş dünyasının önde gelen yetkililerinden biri, Ersin Özince de "biz rant ekonomisiyiz" diyerek bu eğilimi destekler yönde konuşmuştur. İş Bankası Başkanı çok ilginç saptamalarda bulunmuştur:
"...Türkiye bugün tasarruf yapmıyor tüketiyor. Bunu müşterilerimizden biliyoruz. Kredi kullanan müşterilerimiz artık yatırım yapmıyorlar. Çoğu marketçi, gayrimenkulcü, inşaatçı oldu. Gayrimenkul fiyatlarının ne kadar yükseldiğine bakarsanız Türkiye'nin üretmediğini görebilirsiniz" diyerek ülke ekonomisinin daha büyük dalgalanmalara karşı beklenen gücü gösteremeyeceğine dikkat çekti.”(2 Temmuz 2012, Dünya)
Büyüme açısından siyasette, akademide ve iş dünyasında “ortak” sayılabilecek bir yaklaşımın olduğunu öne sürebiliriz.
Ekonomik büyümenin niteliğinin zayıf olduğu konusunda tüm kesimlerde ortak bir görüş oluşmuştur.
Bize, sizlere, sanayicilere, akademisyenlere ve yetkililere düşen önemli görev; büyümenin sadece hızını yükseltmek değil, ayrıca niteliğine de iyileştirmektir.
Öteden beri yazdığımız ve önerdiğimiz “verimlilik odaklı büyüme” yaklaşımına yönelmektir.
Bu ise büyüme denkleminde ileri teknolojinin, eğitimli işgücünün ve demokratik yönetimin payının artması demektir.
Verimlilik bilgi ve bilincinin sanayi yaşamına her kademede yansıtılmasıdır.
Gelecek yazıda büyümenin sürekli, nitelikli ve daha hızlı olması için gerekli önlemleri yazmaya devam edeceğim.