Büyüme ve İstihdam
5 Mart 2010 tarihinde devlet bakanı ihracat için strateji hazırlayacaklarını söyledi.
Elbette doğru. Sadece ihracat değil, istihdam, verimlilik, yatırım, üretim, ücretler gibi ekonominin tüm temel değişkenleri için strateji hazırlanmalıdır.
Çünkü strateji izlenecek yol demektir.
Ancak bu alanlarda yapılacak her strateji büyüme-gelişme stratejisinin bir parçası olmak zorundadır.
Çünkü esas olan ülkenin ve toplumun gelişme-kalkınma stratejisidir.
Diğerleri bu temel stratejiye bağlı bütünün parçalarıdır. En üst düzeyde amaç toplumsal refahın hızlı, adil, yaygın biçimde arttırılmasıdır.
Peki, Türkiye’nin küresel kriz sonrası değişen dünya dengelerini göz önüne alan bir büyüme stratejisi var mı?
Diyebilirsiniz ki, “efendim, 2023 uzun vadeli strateji, 9. Kalkınma planımız gibi yol gösterici dokümanlarımız var”.
Efendim, tamam bunlar var, vaktiyle hazırlandı, ama aradan yıllar geçti, son 80 yılın en büyük küresel krizi geldi, dünya büyük bir istihdam ve işsizlik kıskacında kaldı, bu kadar büyük çalkantılardan sonra hem önceki strateji ve plan belgelerini revize etmeliyiz, hem de yeni bir büyüme-gelişme stratejisi hazırlamalıyız.
1996 yılında istihdam 21.194.000 kişi, 2008’de yine 21.194.000 kişi olarak yerinde saymıştır2009 yılında da çok az bir artışla yakın seviyelerdedir. 2010 yılında da 21 milyon kişi civarından yukarılara çıkamamıştır. .(Kaynak; TÜİK,2010)
Oysa bu yaklaşık 15 yılda nüfus artmış, işgücü arzı çoğalmış, göçler yoğunlaşmış, eğitimin üretimden kopukluğu ilerlemiş tüm bu gelişmelerin yanı sıra istihdam yerinde saymış, işsizlik oranı giderek yükselmiş, yüzde 20.lere yaklaşmış, genç işsizliği daha da ilerlemiş, yüzde 25.lerin üzerine çıkmıştır.
Diğer yandan 2002-2008 yıllarında ortalama büyüme hızı yüzde 6.nın üzerinde olmasına karşın neden işsizlik oranı giderek artmıştır?
Demek ki, işsizlik sorununun çözümü sadece büyüme gibi ekonomik bir boyutu değil, yanı sıra sosyal, siyasal, kültürel boyutlarlı da içine alan geniş kapsamlı bir çözümler demetini gerektirmektedir.
Yüksek işsizlik bizde yapısal ve kronik bir sorundur:
Nüfus artış hızı yıllık yüzde 1,4 gibi oldukça yüksek bir düzeydedir.
Aynı süreçte köyden kente ve doğudan batıya hızlı göç işsizlik stokunu çoğaltmaktadır.
Mesleklendirme, üretime yönelik eğitme gibi süreçler çok yavaş işlemektedir.
Yatırımların, üretimin istihdam odaklı bir teşvik sistemi içinde olması başarılamamaktadır.
Sonuç olarak, diyebiliriz ki, ekonomide ve sosyal yaşamda yapılacak her strateji, büyüme-gelişme stratejisinin bir parçası olmak durumundadır.
Binanın temelini sağlam yapmadan ve çatısını kurmadan oda ve merdivenleri planlamak gerçekçi ve güvenilir olamaz.
Sayın Hocam;
Mart 26th, 2010 at 21:08Ne güzel ifade etmişsini,üretim, yatırım istihdam,milli gelir artırımı olmadan ihracat olur mu; bu akla mantığa sığar mu? Bu tıpkı karanlıkta kbritle yol aramaya benzer oysa bize bize fener gerekli.
saygılarımla.....
Hocam,
Yazıyı hevesle ve keyifle okudum,
İçimden yorum da geçti hatta hazırladım da,
Sonra yorumu okurken son cümleye gelince "zınkkk..." diye çakılı kaldım. Fener demenin sırası mıydı şimdi?
Elinize sağlık.
Mart 27th, 2010 at 18:21