Büyükşehir Belediyesi Olmak?..
Türkiye'de mahalli idareler ile ilgili olarak, çok ciddi bir hata yapılmak üzeredir. Mevcut 16 bahtsız şehire, 13 tane daha ilave edilmek istenmektedir. Bu sistemde, 10 yıl belediye başkanlığı yapmış birisi olarak, belediye başkanı kardeşlerimi ve halkı uyarmak istiyorum. Lütfen gerçekleri görünüz.
Büyükşehir belediyesi olmanın yarar değil, çok önemli zararlar doğuracağını idrak ediniz. Eski statünün devamı için ısrar ediniz. - Büyükşehir belediye sistemi, 1984 yılında ANAP iktidarı ile başladı. İlk göreve gelenler de bizler olduk.Ve inanılmaz sıkıntılar çektik. -Bu sistem, tam bir zaman/kaynak ve personel israfıdır. Eski düzende tek bir otorite varken, şimdi çok sayıda otorite ortaya çıkmaktadır. Bu arada ilçe sayısı kadar müdürlük ihdas......... edilmekte, (memuru, şoförü, sekreteri vs. ile) personel sayısı, kat kat artmaktadır. Binası, mefruşatı, araç-gereci derken, çok büyük harcamalar yapılmaktadır. -Eski düzende; tüm kararlar tek bir mecliste alınırken, yenisinde ikili sistme devreye girmektedir. İhtilaflar, zaman kayıpları ve engellemeler başlamaktadır.
Şehrin huzuru da bozulmaktadır. -Analiz ettiğinizde; ilçe başkanları da, büyükşehir başkanı da haklı olmaktadır. Zira; herkes vatandaşın karşısında ayrı ayrı çıkmıştır. Aynı partiden bile olsalar, tam anlamı ile koordineli çalışma mümkün olmamaktadır. Çünkü vatandaşa ayrı ayrı vaadler verilmiştir. Görüş açıları, hedefler, projeler farklıdır. Öncelikler uyuşmamaktadır. -Mali açıdan, büyükşehir güçlüdür. İlçelerin imkanları çok kısıtlıdır.
Bu durum, ilçeleri devamlı olarak büyükşehire muhtaç etmektedir. Gurur kırıcı olmakta, insiyatifler körelmektedir. -Büyükşehrin mali gücü olsa da, vesayet yetkisi yoktur. İlçe belediyelerine ve bürokratlarına talimat veremez. Onların sicil amiri de olmadığı için, otorite kuramaz. Aksine, büyükşehir meclisinde, ilçe belediye başkanları, istedikleri gibi engelleme yapabilirler.
Kaldı ki büyükşehir olunca, hudutlar genişlemektedir. Ciddi alt yapı sıkıntısı olan köy ve beldelere kaynak da yetmez. -Normal illerin belediye başkanlarının yetkisi, büyükşehire göre çok daha fazladır. Daha rahat çalışma ortamları vardır. Engelleme, geciktirme riski yoktur. -En büyük ihtilaflar, imar uygulamalarında yaşanmaktadır. 1/ 1000'lik ve 1/5000'lik planlar, ayrı belediyelerde yapılmaktadır. Her ilçe, kendi keyfine ve tercihlerine göre hareket etmeyi arzulamaktadır. İlçeler arasında uygulama farklılıkları doğmaktadır.
-Sayın İçişleri Bakanı, lütfen inceletsin. Adana/ Ankara/ Antalya / Bursa/ Diyarbakır/ Erzurum/ Eskişehir/ Gaziantep/ Mersin/ İstanbul/ İzmir/ Kayseri/ Kocaeli/ Konya/ Samsun ve Sakarya illerinde (toplam 16 ilde)durum nasıldır? Zaman, kaynak ve personel israfı ne boyutlardadır? Başkanlar mutlu mudur?Büyükşehir ile sıcak ilişkiler kurulabilmiş midir? Niçin her şehirde gündemi, başkanlar arası çekişmeler işgal etmektedir? -Tek avantaj, o ilde toplanan verginin yüzde 5'inin, ilave kaynak olarak,belediyelere aktarılmasıdır..
Bunun için sistemin değişmesi şart değildir. Bakanlar Kurulu kararı ile nüfusu belirli sayıyı geçen illere, bu imkan sağlanabilir.Ek kaynağın kat kat üzerinde israfın ve giderin yapılması önlenebilir. -Çözüm; ya büyükşehrin yada ilçe belediyelerinin kaldırılmasında yatmaktadır. Mevcut dertlere 13 yeni ilave yapılmasında değil. Aydın/ Balıkkesir/ Denizli/ Hatay/ Malatya/ Manisa/ Kahramanmaraş/ Mardin/ Muğla/ Tekirdağ/ Trabzon/ Şanlıurfa ve Van illerinin, belediye başkanlarını ve parti teşkilatlarını, (bu sistemin sıkıntılarını 10 yıl yaşamış bir) gönül dostları olarak, uyarıyorum. Lütfen, hatalı kararlara destek vermeyiniz. Dolduruşa gelmeyiniz. Başınıza dert almayınız. Ayaklarınıza zincir vurdurmayınız...