Büyüklere KolesterolL Masaları
Ünlü kalp cerrahı Bingür Sönmez’ in ‘Hastalarıma yıllarca yumurta yemeyin dedim ama özür dilerim.’ sözleri medyada büyük yankı uyandırdı. Halkın beyni öylesine yıkanmış ki Uğur Dündar bile kolesterol korkusu yüzünden 20 seneden beri ağzına yumurta koymadığını anlatıyordu haberlerde. Oysa, bu hiç de yeni bir bilgi değil. İlaç firmalarının oyunlarının farkında olan doktorlar kolesterolle ilgili gerçekleri senelerdir dile getiriyorlar. Yumurtanın da … tereyağının da … kırmızı etin de sağlığımızın düşmanı değil dostu olduğunu haykırıyorlar. Bugün sizlere bundan iki sene kadar önce yazdığım ve Biri Bizi Hasta Ediyor isimli kitabımda da yer alan ‘Kolesterol ilacı üreten firmaların ekmeğine yağ sürmeyelim’ başlıklı yazımı tekrar sunuyorum:
‘’Daha dün annemizin kollarında yaşarken… çiçekli bahçemizin yollarında koşarken… Tereyağını ekmeğe sürüp de yerken... sütlerimiz bir karış kaymak tutarken… yumurta sofralarımızdan eksik olmazken... koyun eti soframızın baş tacı iken… ‘Yüksek kolesterol’ nedir bilmezdik.
İlaç endüstrisi, margarin lobisi el ele verdi ve kısa zamanda tüm dünyada müthiş bir ‘kolesterol fobisi’ oluşturuldu. İnsanlar sistemli bir şekilde ‘kolesterol manyağı’ yapıldı.
Kolesterol, topluma ve maalesef aynı zamanda doktorlara da türlü pazarlama taktikleriyle kalp krizi ve inme gibi ölümcül hastalıkların tek sebebi imiş gibi tanıtıldı. Korkutma kampanyası son sürat devam etmekte, çünkü kolesterol pazarında müthiş para var. Sadece kolesterol düşürücü ilaçların yıllık satışları 25 milyar doları geçiyor.
Gerçekte, yüksek kolesterol kalp krizi ihtimalini artırabilen sigara, hareketsiz yaşam biçimi, dengesiz beslenme, şişmanlık, yüksek tansiyon, diyabet, stres…gibi risk faktörlerinden sadece biri.
Kolesterol yüksekliği tek başına asla bir hastalık değil ve kalp hastalığı riski olmayan insanların tedavi edilmesi de kesinlikle gerekmiyor.
KOLESTEROL EZBERİNİ BOZAN GERÇEKLER
Kolesterol, tüm memelilerin hücreleri için gerekli ve yararlı bir madde. Tehlikeli olan şey bizatihi kolesterolün kendisi değil, kanda kolesterolün yükselmesine yol açabilen stres, hareketsizlik, obezite… gibi faktörlerdir.
Kalp krizi ve inmelere yol açan ateroskleroz, yani damar sertliği ile kandaki kolesterol düzeyi arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Kan kolesterol düzeyi normal hatta düşük olan kişilerde de yüksek olanlar kadar ağır ateroskleroz gelişebilir.
Koroner kalp hastalığı olanların yarısından fazlasında da kolesterol düzeyi normaldir. Aterosklerozun gerçek nedeni yüksek kolesterol değil, düşük yoğunluklu bir tür kronik iltihaptır.
Sanılanın aksine kolesterolü yüksek olanların daha uzun yaşadıkları da birçok araştırma ile kanıtlanmıştır. Yüksek kolesterolü olanlar tüberküloz, zatürree, AİDS… gibi enfeksiyonlarına daha az yakalanırlar ve bu hastalıklardan ölüm daha az görülür. Kronik kalp yetersizliğine bağlı ölüm riski düşük kolesterollü hastalarda daha yüksektir. Genel olarak 70 yaşın üzerinde ölüm riski yüksek kolesterollü kişilerde daha düşüktür.
LABORATUAR SONUÇLARI TEDAVİ EDİLİYOR
Son yıllarda tıp dünyasında bir virüs gibi yayılan çok tehlikeli bir yaklaşım var: Artık hasta değil, ‘laboratuar sonuçları tedavi ediliyor’. Kolesterol yüksekliği de bunun en iyi örneği.
Kalp hastalıkları bakımından risk grubunda olmayan insanların kolesterol düşürücü ilaçlarla tedavi edilmelerinin yararlı olduğunu gösteren kesin bir bilimsel kanıt olmamasına rağmen kadın… erkek… yaşlı…genç… zayıf… şişman… güzel… çirkin… esmer… sarışın… kolesterolü ‘azıcık’ yüksek olan herkese kolesterol düşürücü ilaçlar yazılıyor.
Peki, kimler kolesterol düşürücü ilaç almalı?
Statinler olarak bilinen kolesterol düşürücü ilaçlardan yarar görecek olanlar, kalp krizi geçirmiş ve kalp hastalığı riski yüksek olan kişilerdir, ama statinlerin bu riskli insanlardaki olumlu etkileri kan kolesterol düzeyinin düşmesi ile de ilgili değildir. Statinler bugün henüz tam olarak bilinmeyen bir mekanizma ile etkili olmaktadırlar. Bunun için de, kolesterol düzeylerinin ‘daha da düşürülmesi gayreti’ de ‘daha yüksek dozlar kullanılması’ önerisi de sadece ilaç firmalarının işine gelmektedir.
Üstelik bu ilaçların olduğundan düşük gösterilen kas erimesi, karaciğer hasarı, böbrek yetersizliği gibi çok ciddi yan etkileri vardır. Hayvan deneylerinde kanser yapıcı etkisi de gösterilmiştir.
Tereyağını lütfen kendi ekmeğinize sürün, ilaç firmalarınınkine değil.’’