Büyükler Yalnızdır!…
Geçen gün bir yerde okudum, yapılan istatistikler bütün dünyada Obama başkan seçildikten sonra Amerika’ya olan muhabbetin biraz arttığını söylüyor… Sadece Pakistan ve Türkiye’de azalmaya devam etmiş…Muhabbet dedimse öyle aman –aman %50’nin üzerilerinde değil, şu anda ortalama kırklarda dolaşıyor.
Burada benim derdim Amerika’nın dünya ölçeğinde ne kadar sevilip sevilmediği değil, onu Amerikalılar düşünsün. Derdim, yazan kişinin neden Türkiye’de bu sevgi azalıyor diye sormuş olması. Bunu daha kabahatli hale getirmek içinde “zaten Türkiye’de yapılan istatistiklere göre Türkler dünyada kimseyi sevmiyor ve hatta herkesi düşman görüyor” diyor. Yani “Türklerin Amerika’yı sevmesi beklenemez, çünkü kabahat kendilerinde, ruhsal problemleri var ” demeye getiriyor.
Ben bu yazarı “Amerikancı” veya bir adım daha atarak “tü kaka” olarak görmüyorum ve göstermeye de hiç çalışmayacağım. Birileri “şucu” veya “bucu” olabilir, memleketinin hayrına her kimi isterse onunla iş birliği yapabilir bence hiç mahzuru yok, ama kendi ülkesinden bu denli bihaber olması yadırganmaktan da öte acı verici bir şey. Çünkü bunu yazan mürekkep yalamış, “aydın” mertebesine erişmiş bir kişi.
Bu kişinin gıyabında atıp-tutmayı bırakıp konuma döneyim.
Malum olduğu üzere bizler eğer Selçukluyu sayarsak yaklaşık bin yıldır, saymazsak altıyüz yıl Avrupa dahil çeşitli coğrafyalarda liderlik yapmış bir milletiz. Yani halklara yön vermiş, idare etmiş, kurallar kaldırıp kurallar koymuş bir milletiz.
Bunu sağlarken elbette birtakım güçleri zorladık bertaraf ettik, dost kazandığımız kadar düşmanlarımız da oldu. Sevdiğimiz halklar oldu, sevmediklerimizde.
Kendimizi hep güçlü, seçilmiş ve lider olarak tanımladık. Çevremizdeki halkları onlarla eşit değil, idare edilen,kollanan,korunan ve onlara nizam verilenler olarak gördük.
Elbette bizim de dünyaya sunduğumuz birtakım değerler manzumesi vardı. Bunca halk yüzyıllarca kılıç zoru ile bir arada tutulamaz. Onların Osmanlı idaresinde kendileri için uygun buldukları,benimsedikleri değerler vardı. Ama gün geldi bu değerler yozlaştırıldı, devlet fakirleşti ve bilinen son mukadder oldu.
Anadolu’ya kadar gerileyen bu millet Anadolu’daki ihanetleri ve işgalleri görünce tarihi hafızasına neler kaydetmez ki? Bizim Ermenilere olan kızgınlığımız onların yaptıklarının yanında “millet-i sadıka”nın ihanetinden duyulan kırgınlık ve kızgınlık değil midir? Yine Anadolu’ya sıkışıp kalan bu milletten Serv’i unutması beklenebilir mi?
Günümüzde tarafımıza uygulanan çifte standartlar bizim batıdan dolayısıyla Amerika’dan nefret etmemize neden olamaz mı?
Ama Türkiye Cumhuriyetini kuran bu halk, bu millet ; (her ne kadar yoktan var edildiği iddia edilse de) imparatorluk tarihinin süzgecinden geçerek halkının ruhunda hayat bulduğu değerleri hala taşımaya devam ediyor. Ne yazık ki bu ruhu bu fakir beden şimdilik taşıyamıyor, onu gerektiği gibi koruyup kollayamıyor, acze düşüyor.
Fakir olması, acze düşmesi onun tarihten aldığı sorumluluğunu göz ardı etmesi anlamına gelmez. Gün çatacak bir gün bu millet yine çevresinin değerlerine sahip çıktığını yaşayanlar görecektir Amerika’nın bu durumla ne alakası var?
Daima başı dik olmuş bu millet, bir zamanlar nizam verdiği ve huzur buldurduğu topraklara birileri gelip canlar yakıyorsa ve üstelik canı yananlar din kardeşleri ve soydaşları ise ona nasıl muhabbet besleyebilir, bu durumlara nasıl bigane kalabilir ki?
ABD düşmanlığımızı hadi muhalifliğimizi olsun diyelim bizim halk olarak psikolojik sorunlarımız olduğuna bağlayan hangi geri zekalı hippiymiş o çok merak ettim
ABD yaşayan kızılderililerin de zencilerinde psikolojik miymiş o sorunları acaba ?
Bunu diyen yazarın babasını dedesini kesmek lazım bakalım bize düşman olacak mı olmayacak mı ?
Mayıs 3rd, 2010 at 14:37