Büyük Mağazalara Kızdılar Perakendeci Oldular..
Mehmet BALLI
İSTANBUL GÜNLÜĞÜ
İstanbul Yaş Meyve ve Sebze Hal’i dernek ve yöneticilerinin çabalarıyla artık perakende satış başladı. Vatandaş da bunu alkışladı.
Genellikle meyve ve sebze alışverişi için cebinde nakit parası ve zamanı olan semt pazarına, kredi kartına bağımlı hale gelenlerimiz ise marketlere gideriz. Özellikle büyük marketlerin kıskacından kurtulamayan vatandaşların yediği pahalı meyve ve sebze tekeline bir çomak sokuldu bugünlerde... Bekliyoruz uzun vadede inşallah hayırlara vesile olacak temennisiyle..
Uzun zamandır bir sıkıntıdır gidiyordu. Hal dernek yöneticileri sık sık vatandaşa pahalı meyve ve sebze satıldığı hakkında basına açıklama yapıyordu.
En son İstanbul Yaş Meyve Sebze ve Bostan Komisyoncuları Derneği Genel Sekreteri Necdet Üzün, büyük mağazaların meyve sebze satış politikasına atıfta bulunarak, İstanbul Meyve Sebze Hali'nin de artık 'perakende' satış gerçekleştirmek için girişimlere başladığını söylemişti. Hal’deki kabzımallar tarafından kurulan derneğin sözcülüğünü yapan Üzün, "Vatandaş haldeki gerçek fiyatı görecek" diyerek meyve sebze fiyatlarındaki artıştan halleri sorumlu tutanlara şöyle seslenmiş: "Artık tanzimli satışa başlıyoruz. Hal nasıl ucuzmuş herkes anlayacak. Kabzımallar insanları kandırmıyor. Bazı mağazalar yüzde 600 kârla satış yapıyor. 30 YKR'a sattığımız domatesi büyük mağazalarda 2.5 YTL'ye satın aldıklarını fark edecekler."demişti..
Böyle demişti ki tamda bir fırsatı doğdu şimdi.
Küresel Krizin etkilerinden çekinen vatandaşlar büyük market ve pazarlarda artan fiyatlar yüzündün sıkıntı yaşamaya başladı. Vatandaşların alışverişte kısıtlamaya gitmesi ile birlikte piyasada yaşanan durgunluğu sona erdirmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) ve İstanbul Ticaret Odası(İTO) düzenledikleri kampanya ile toptan satış yapan hallerin kapılarını vatandaşlara açtı.
Küresel krizle birlikte market ve pazarlarda sebze ve meyve fiyatlarındaki artıştan bunalan vatandaşlar, hallere gelerek yüzde 50 ile 300`e varan ucuzluktan faydalanabilecek. Kurumların öncülündeki işbirliğiyle başlatılan kampanya ile Hal’in açık olduğu günlerde saat 10.00 - 13.00’ arası hale gelen vatandaşlar, indirimli alışveriş yapabilecek. Vatandaşlar, hallerde kendileri için hazırlanan 3 ila 20 kilogramlık paketlerden alabilecek. Bu da her bir ürün için yaklaşık bir kasa demektir.
2009 yılı başına kadar devam edecek kampanya ile vatandaşlar bölgelerine en yakın hale giderek perakende alışveriş yapabilecek.
Yani bu kampanya kısa süreli. Sanki Halde perakendecilik deneniyormuş gibi 2008 yılı sonuna kadar. Bu 2 aylık kampanya İstanbul halkına nasıl bir etki sağlayabilir ki… Hatta bu kampanyadan eminim İstanbul halkının yarısından fazlasının bile haberi yoktur.
Bir başka Hal Derneği yöneticisinin açıklamasına göre, İstanbul`da tüketilen sebze ve meyvenin yüzde 30`unun hal piyasasından geçtiğini `Demek ki hal piyasasının fiyata etkisi yüzde 30. Yüzde 70`i hal piyasasından geçmeden tüketicimize ulaşmakta. İşte bu yüzde 70’lik kesimi oluşturan büyük marketler ve mağaza zincirleri fiyat politikaları noktasında bu kampanya ile onlara da bir mesaj verip tekrar fiyat politikalarını gözden geçirmelerini diliyoruz.` demiştir..
Özellikle yabancı büyük marketlerin sebze-meyve fiyatlarını aşırı derecede yükselttiklerini söyleyen Hal dernek yöneticisinin şu sözü ise daha da düşündürücüdür: ‘Marketlerimizi manavlarımız ve esnaflarımızı karşımıza almayı düşünmüyoruz’..
İşte bu korkunun gölgesinde başlatılan perakende satış, kampanya usulüyle halka duyuruluyor. Gerçi buda güzel ve hoş dur, bu iyi niyetli bir girişim en azından vatandaşa etki-tepki niteliğindeki uygulaması yansıyacaktır..
Bizler bunun kalıcı olmasını istiyoruz. Ha çoğumuzun altında özel arabası yok ki hala gidipte öyle her çeşitten birer ikişer kasa alalım. Gönül istiyor ama yol ırak, bütçe kesat. Olsun biz yinede razıyız. Önemli olan vatandaşında bireysel olarak Hale girerek kabzımallarla tanışması hatta pazarlık yapması bile bize pozitif motivasyon sağlayacaktır.
İstanbul’daki bu meyve ve sebze halinin başlı başına devasa ekonomik ve sosyal yapısı bulunmaktadır.
* İstanbul Meyve Sebze Hali'nde toplam 571 satış noktası bulunmaktadır.
* Bayrampaşa Hali'ne günde bin 200-bin 500 kamyon geliyor.
* Her bir kamyon 25 ton ürün taşıyor.
* Halde 80 kadar farklı meyve sebze çeşidi bulunuyor.
* Bir günde o gün gelen ürünlerin yüzde 70'i satılıyor.
* Hallerin günlük ticaret hacmi 3 milyon dolar.
* Türk ekonomisine katkısı ayda 130 milyon, yılda ise 3 milyar dolar civarında.
* Haller Müdürlüğü'nün topladığı rusüm vergisinin yıllık tutarı 30 milyon dolar.
Bu kadar büyük potansiyele sahip bir sebze Halimiz var. Bu geniş hacimli döngüyü ve gücü vatandaşın lehine işleyecek şekilde kolaylaştırılırsa, bizleri büyük marketlerin kıskacından kurtarmış olacaktır.
Tavsiyem odur ki mümkün olduğunca oraya gitmeye çalışınız. Gidiniz ki sabahın bir zifri karanlığında o hal nasıl karınca gibi kaynıyor. Vızır vızır girip çıkan araçlar arasında Kabzımallar nasıl koşuşturuyor. Binbir çilelerle bahçeden, tarladan toplanarak kaslara doldurulan ve bin bir zahmetle Hal’lere taşınan sandıklar hamallarca nasıl hoyratça açılıyor, semt pazarı arabalarına yüklenirken nasıl serem serpe dökerek saçarak yükleniyor kasalar bir görsünler. Sonra o dökülüp saçılan meyve ve sebzeleri toplayanları fark etsinler. Kimi eller utanarak sakınarak uzanır dükkanların sahanlığına, kimi gündelik üçbeş kuruş masrafını çıkarmak için adeta toplamayı meslek edinmiş fakir ve garip insanlarla dolup taşar hal...
Hal kabzımal dernek yöneticilerinin çabası, İstanbul halkınınsa isteği olan ucuz meyve ve sebze ihtiyacına kavuşma arzusuna lütfen yetkili makamlar kulak versinler. İyi niyetli girişimcilerin insiyatifiyle başlatılan ucuzluk kampanyasının, tarladaki üreticiyi de mağdur etmeden kalıcı olmasını arzuluyoruz. Yasal şartlarının yeniden düzenlenerek sağlama alınmasını bekliyoruz. Bu ucuzlama sayesinde yıllarca vatandaşın şikayetine maruz kalan pahalı sebze kartelinin de belini kırmış olacağız...
Bilirsiniz büyük şehirlerin büyük sıkıntıları olur. Bu sıkıntılar genelde bireysel olarak aşamadığımız içinde çağımızın en büyük hastalığı olarak kabul edilen strese yakalanırız. Bu hastalığa yakalandığınızın farkına bile varamazsınız.. Stres ilk önce insanın midesini vurur, sonra bir çok hastalığı tetikler. İstanbul gibi büyük şehrin çilesini çeken vatandaşın midesi zaten stresten kıvranmakta. Taze taze dalından yiyemediği meyve sebzelerin de midesini ekşittiğini düşünürsek, birde bunun üzerine, cebinin yanması eklenirse işte o zaman vay anam vay o sindirim sisteminin haline.. Bu ekonomik krizde, Gastritten kıvranan mide kansere dönüşerek patlamaması içten bile değil..