Büyük İnsanlık Yürüyüşü İçin Aktı Gözyaşlarım
Büyük İnsanlık Yürüyüşü İçin Aktı Gözyaşlarım..
Dostlar,
7 mart günü, güneşli-mavi bir bahar sevinciyle gelip oturdum, Kavaklıdere’ de, dairedeki masama.
Ertesi günü, 8 Mart, dünya emekçi kadınlar günü, birlikte olacağız devrimci, emekçi, yazar-çizer kadınlarımızla..
Benden; saz çalıp, “dağlarına bahar gelmiş memleketimin” türküsünü okumamı istediler..
“Elbette” dedim, severek, sevinerek, “hatta bir Rosa Lüxemburg şiiri de okurum”.
Almanya'da, 1919’da, dünya kadınları, erkekleri, çocuklar ve tüm bir insanlığın büyük eşitlik, özgürlük mücadelesi için katledilen önderler için şiirler de okuruz, saz çalıp özgürlük şarkılarımızı da söyleriz birlikte.
Derken, her yıl yeniden okuduğum 8 Mart Öyküsüne baktım, ve Luxemburg’un sevgilisine yazdığı mektuptan alıntıladım;
“...Dyodyo, biliyor musun, Tiergarten’de yürürken birdenbire aklıma ne geldi. Abartmıyorum! Birdenbire, üç-dört yaşlarında, sarışın, tertemiz giydirilmiş bir çocuk ayaklarıma dolanıverdi. Durmuş bana bakıyor. Al kaçır dedim kendi kendime; al eve götür, senin olsun. Ah, Dyodyo, benim de bir çocuğum olmayacak mı hiç?” (s. 119)
Maalesef, Luxemburg’un bu düşü hiç gerçekleşmez. Weimar Cumhuriyeti kargaşa içerisindedir. Yeni bir devrimci dalga yayılmaya başlamıştır Almanya’da. Luxemburg isyancıları cesaretlendiren yazılar yazar.
15 Ocak 1919 günü Berlin’de milis kuvveti tarafından yakalanır Luxemburg. Önce kafasına bir dipçik darbesi alır … yere düşer. Ardından başına bir kurşun sıkılır. Cesedi ise bir kanala atılır. Katilleri olan Freikorps kısa bir süre sonra Hitler’in hücum taburlarına katılırlar. Luxemburg’un cesedi yaklaşık dört ay sonra, mayıs ayında Landwehr kanalında kıyıya vurur. Olaya karışan bir Freikorps üyesine iki sene hapis cezası verilir. Diğer katiller ise serbest bırakılır.
Bugün Berlin’de Rosa Luxemburg ve aynı gün onunla birlikte öldürülen Karl Liebknecht ile diğer sosyalistler anısına bir anıt mezar bulunuyor.
Kim bilir öldürülmeden önceki son anında ne düşünmüştür Luxemburg?
Yere düştüğü o esnada? Bebek düşü aklına gelmiş midir hiç?”
(Kaynak; http://ozgurvebagimsiz.blogcu.com/rosa-luxembourg-ve-sevgiliye-mektuplar/1992308)
Yazının burasına gelince, nemlenen gözlerimden akan damlacıkları hissetim çaresizce..
Üç-dört yaşlarında bir çocuk, Rosa, büyük mücadelesi ve kadınlarımız..
Ve elbette tek başına Rosa değil, bir kadın önder olan Clara Zetkin.. 8 Mart’ın öncüsü.
26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonal'e bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
En kutsal değer emeğe, emekçilerimize, kadınlara ve Büyük İnsanlık Yürüyüşüne saygıyla..