Büyük Bir Bütünün, Küçük Parçaları mıyız?
Neler oluyor hayatımızda? Neler yapıyoruz? Yaptığımız her şeyi bilerek mi yapıyoruz?
Bilerek yaptıklarımız mı hayatımızı yönlendiriyor ya da bilmeden yaptıklarımız mı?
Aslında bilerek ya da bilmeyerek sonuçta hayat hem bizim dışımızda hem içinde olarak akıyor…
*****
Dışımızdaki olaylar, nasıl etkiliyor bizi?
Biz, dışımızdaki olayları nasıl etkiliyoruz?
Gelişmenin içinde miyiz? Yoksa gelişmeler bizi içine alıp sürüklüyor mu?
Hangi gelişmenin bizden kaynaklandığını ya da hangi gelişmeye katkı sunduğumuzu biliyor muyuz?
Her şey, bizden bağımsız mı?
Biz, her şeyden bağımsız mıyız?
Bir şeyi tartışmaya ve içine dâhil olmaya başladığımızda; tartıştığımız ve içine dâhil olduğumuz olaylar bizden bağımsız olabilir mi?
*****
Şu anda ülkemizde yaşanan gelişmelere müdahil miyiz?
Yoksa, ‘ben olsam da, olmasam da, olaylar olması gereken yere gidecek’ mi diyoruz?
Yoksa olaylar birilerinin müdahale ettiği gibi mi akıyor?
Dışımızdaki her şey bizim dışımızda gelişiyorsa, bizim anlamımız ne?
Bize rağmen, bizim için yapılan müdahaleler, anlamlı mı? Doğru mu?
Büyük olayların küçük parçaları mıyız?
Aslında her büyük şey, küçük parçalardan oluşuyorsa, küçük şeyler gözle görülemeyen ya da görülebilen daha mikro şeylerden oluşuyorsa (ki, öyle) o zaman her gelişme aslında bizim de içinde olduğumuz küçük şeylerin bir araya gelmesinden mi oluşuyor?
Öyleyse, neden biz önemsiz olalım ki?
Neden, ‘her şey bizim dışımızda gelişiyor’ diyerek, bizim önemimizi ortadan kaldırarak, kendimizi değersizleştirelim ki?
*****
Türkiye’de yaşanan bugünkü gelişmelerle ilgili söyleyeceklerim.
Büyük bir senaryo mu yazılıyor?
Ve bu senaryoyu yazanlar çok mu?
Aslında ortalıkta çok senaryo var ve herkes kendi senaryosunu mu hayata geçirmeye çalışıyor?
Her şey büyük bir senaryonun parçasıysa o zaman diğer senar-yoların anlamı var mı?
*****
Geçtiğimiz Perşembe günü Samanyolu TV’de ‘Tek Türkiye, Son Karakol’ dizisinin final gecesinde ilginç bir diyalog vardı.
Dizide PKK ile yapılan mücadele var…
Ve PKK ile mücadele edenlerin tamamı eski dağ kadrosundan ve kimileri üst düzey komutanlar… Hem PKK ile hem de devletin derin örgütlenmesi olan ATT ile ‘Ümit Erleri’ olarak mücadele ederek, “Tek Türkiye ve Son Karakol”un korunması için mücadeleye devam ediyorlar.
Dizinin finalinde PKK yenilmiştir, ATT dağılmıştır. Ve okul yapılmaktadır. Dizinin başrol oyuncusu PKK’nın eski üst düzey komutanı ve Ümit Erleri’nin başı doktorun kaybolan oğlu gelir… Babasına ve annesine sarılır. Küçükken kaybolan oğula şöyle bir cümle ettirir, senar-yoyu yazan…
“Kuzey Irak’tan Kürtçe öğretmeni olarak geliyorum…”
Şimdi yazılan senaryoya bakın…
Türkiye topraklarında yeni bir okul yapılmaktadır. Ve Kürtçe öğretmeni Kuzey Irak’tan gelmektedir.
Kuzey Irak Türkiye’ye katılmış ve Türkiye’nin bir eyalet mi olmuştur? Yoksa Türkiye’nin güneydoğu toprakları Kuzey Irak ile mi birleşmiştir.
Dizinin ismi Tek Türkiye olduğunda göre ikinci senaryo çöpe atılmalıdır.
Türkiye bir eyalet sistemine dönüşmüştür ve Kuzey Irak’ı da içine alan yeni bir devlet kurulmuştur.
*****
Bizler büyük bir senaryonun küçük parçaları mıyız?
‘Küçük parçalar olmadan büyük şeyler olması imkânsız’ mı dediniz?
Aslında ortalıkta dönen senaryoların gerçekleşmesi sonuçta küçük parçaların hangi senaryoya dâhil olması ile mi ilgili? Tüm mücadele(r) aslında bunun için mi?
Son söz: Haydi sesli düşünebilmek dileğiyle, kolay gelsin…