Bursa’da Bayram
Bursa (M.K. Paşa), doğup büyüdüğüm şehir. Her fırsatta ziyaret etmekten; özellikle Emir Sultan Hazretlerinin, Üftade Hazretlerinin, Somuncu Baba hazretlerinin, Ulu Cami’nin, Yeşil Cami’nin, Osmanlı değerlerini barındıran türbelerin, manevi havasını teneffüs etmekten; büyük zevk alıyorum. Manevi akülerimin dolduğunu, rahatladığımı, ruhumun sakinleştiğini, hissediyorum.
1) Bu bayramda da, aynı zevki tatmak istedik. Eşimle birlikte, arefe günü Bursa’ya vardık. Cuma namazını, o muazzam kalabalıkla birlikte, Ulu Cami’de kılma zevkini tattım. Ülkem, İslam Dünyası ve tüm tanıdıklarıma bol bol dua ettim.
2) Bayram namazını da, yine Ulu Cami’de eda etme şansım oldu. Türkiye’nin her köşesinden ve İslam Ülkelerinden gelmiş kardeşlerimizle, beraber; huzur, bereket, kardeşlik için dualar ettik.
Üzüldüğüm husus; namaz vaktine kadar geçen sürede, verilen vaaz oldu. Hocamız, suya sabuna dokunmayan, sıradan bir konuşma yaptı. Yok, kurban nasıl kesilirmiş, nasıl dağıtılırmış vs. vs. hiçbir mesaj yok. İslam Âleminin ve Türkiye’nin içinde bulunduğu vahim tablo ve çözüm çareleri ile ilgili, tek bir söz yok. Yaşanan dejenerasyon, felakete sürüklenen gençlik, zayıflayan-kopan aile bağları, faiz, zina, fuhuş, uyuşturucu, yolsuzluk, rüşvet, vb. afetlerden, tek kelime edilmedi. Binlerce insan uyutuldu. O güzel vakit, o büyük insan topluluğu, israf edildi.
3) Manevi açıdan zengin olan Bursa; ne yazık ki, fiziki açıdan berbat durumda. Trafikte tam bir keşmekeş yaşanıyor. (Zaten geniş yolları olmayan bir şehirde, mantığın almadığı bir tutumla, tramvay yolunun yapılması, bu keşmekeşi iyice, içinden çıkılmaz hale sokmuş.)
a) 20-30 yıl öncesini, “Yeşil Bursa’sı”, şimdi tam anlamı ile “Beton Bursa” haline gelmiş. Tarım arazilerinin tümü katledilmiş. Tarım ve meyvecilik bitmiş. Ne kestane kalmış, ne de şeftali.
b) Nüfus, iç göçler sebebiyle, 2,5 milyona doğru hızla yükselmektedir. Her tarafta, insan seli. (Bu arada, çok sayıda da, Arap turist mevcuttu.) ( Ve de Suriyeliler)
c) Eski Oto-Gar yıkılmış, şehir dışına taşınmış. Yerine, çok büyük bir alış-veriş merkezi yapılmış. Estetik bir meydan kazanılmış. Ancak, trafik yoğunluğuna da menfi katkısı olmuş.
d) Yıllardır, hevesle gittiğimiz birçok yerin, maalesef, kalitesi düşmüş. ( Özdilek gibi mekânlar hariç.) Nerede, o “Sirkeci Şaban”, Mavi Köşe”, gibi; sade fakat çok kaliteli mekânlar?
e) Ben, genel olarak, Botanik park içindeki, Otantik Otel’de kalmayı tercih ediyorum. Çok sakin, sessiz, yeşillikler içinde, tam anlamı ile kafa dinlendirilecek bir, butik otel. Genel Müdürü dahil, tüm personeli, çok nazik, ilgili ve saygılı. Osmanlı mimarisi içinde bir mekân.
f) Çokça sözü edilen, “Cumalı-Kızık’a” da gittik. Güzel, ağaçlar içinde bir yer. Bursa’nın beton yığınını tepeden seyrediyorsunuz.
Ancak; bir disiplin, hizmet kalitesi, estetik ve temizlik yok. En kötüsü de, (yerli, yabancı demeden) çocuklar, arabaların önünü kesip, dilencilik yapıyorlar.
g) Gemlik; çocukluk ve gençlik döneminde, en sevdiğim yerlerden biri idi. Güya nostalji olsun, diye gittik. Aman aman. Ne kalabalık. İnsan boğuluyor. Ve de, her taraf, arabaların işgali altında. Ve o güzelim Belde, tam bir beton yığınına dönüşmüş.
4) Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, (kendisine bağlı diğer belediye başkanları ve personel ekiplerle birlikte) şehrin, 5,25 ve 50 yıllık, stratejik planlarını hazırlaması, zaruridir. Özellikle, sağlık turizmi üzerinde durulmalıdır. Sanayi, şehir merkezinden, ilçelere kaydırılmalıdır. İmar rantlarına, tarım arazisi ve yeşil alan katliamlarına, taviz verilmemelidir.
Sayın Başkan; partili, yandaş, arkadaş vs.den değil; konusunda uzlaşmış, dürüst kişilerden müteşekkil, kaliteli bir ekip kurmalıdır.
Not: Bursa’dan İzmir’e dönenlere, Akhisar’da, Köfteci Ramiz’e uğramalarını tavsiye ederim. Yıllardır, aynı kaliteyi korumak, cidden tebrike şayan bir başarıdır.