Burası Brezilya ve İzlanda Değil BA-ŞA-RA-MA-YA-CAK-SI-NIZ!
Hak ve küfrün savaşı Habil ile Kabil'den bu yana değil, iblisin kibri yüzünden secde etmeme konusundaki direndiği günden bu yana devam ediyor.
Günümüzdeki dünya çapında kurulu nizam, başta Türkiye olmak üzere kirli sistemi tehdit edebilecek tüm devlet ve yapıları tasfiye etmek ve devre dışı bırakmak istiyor.
2013'de Mısır'da yaşananlar, İzlanda ve Brezilya başta olmak üzere İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya'da olup bitenler, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve hatta Lübnan ile Suudi Arabistan'a yönelik hamlelerin nedeni de bu.
Panama belgeleri ile küresel sistemin baronlarını tehdit eden İzlanda'nın başarılı başbakanını yediler. Brezilya'nın yerli cumhurbaşkanını yemek için de Soros sermayeli sözde solcu taşeronlar savaş veriyor. Brezilya düşerse -ki düşme ihtimali var- Mayıs'ta sıra Türkiye'de.
Soros tarafından finanse edilen Türkiye düşmanı çeteler, 1 Mayıs'ta sokaklara inecek. Muhtemelen talanlar yapacaklar. Olmazsa üniversiteler kapanmadan, Haziran'da eylemlere başlayacaklar. Ama unuttukları bir şey var ki, Haziran Ramazan'a denk geliyor. Emniyet ve MİT önemsemesin diye demiyorum, ama Allah-ü Teâlâ hazretleri Ramazan'da şeytanların elini kolunu bağlar.
ŞEYTAN İNGİLİZ YİNE SAHNEDE
Başlığa bakarak İngilizlere hakaret ettiğim düşünülmemeli. Sokaktaki -kendi halindeki- İngiliz'le işimiz yok. Zihinsel olarak Yahudileşmiş, bizimle beraber İngiltere'nin de altını oyan İngiliz'den söz ediyorum. Aslına bakarsanız sokaktakiler, Yahudileşmiş İngilizlerin yaptığından hoşnut değil. Tıpkı Amerika'da yönetimin yaptığından rahatsız olan Amerikalılar gibi. Bunlar sokakla da sınırlı değil. Devletlerinin küresel şebekenin oyuncağı olması ve zulümlerinden müşteki olan çok sayıda entellektüel de mevcut.
Gezi darbe girişimi ve 17/25 Aralık darbesinde Türkçe bölümü için eleman takviyesi yapan BBC, şimdi yine sahnede.
2013'deki bu kirli hamleler sürecinde iş ilanı yayınlayıp, Türkiye'yi karıştırmak için Türkiye içinden hain tetikçiler toplayan şeytanın sözcüsü BBC, 2016'da da 2013'de yayınlanan iş ilanı ile muhtevası aynı olan bir ilanla yeniden tetikçi toplamaya başladı.
BBC, yıllık 150 bin lira maaşla sosyal medya konusunda birikimli ve görüntülü haber geçecek hainlerin peşine düştü. İlanda “bir haber düştüğünde sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanabilecek kişiler aranıyor” ifadesi yer alırken, tetikçi hainlerin Mayıs itibariyle sadece bir yıllığına işe alınacak olması manidar değil mi? Hayırdır! Bu Yahudileşmiş İngiliz durduk yere yeniden niye hain topluyor? Yoksa Türkiye'de de Brezilya'da olduğu gibi yeni bir kalkışma/darbe girişimimi başlatılacak?
BREZİLYA'NIN ‘GEZİSİ'DE BAŞARISIZ OLMUŞTU
Bizde Gezi kalkışması yaşandığı günlerde, tıpkı Türkiye gibi batının kirli politikalarına artık alet olmayıp kendi siyasetini üreten yerli ve milli liderlere sahip Brezilya'da da otobüs fiyatlarına yapılan zam bahane edilerek, Soros'un çakalları sokağa çıkıp ülkeyi yakıp yıkmıştı. Bununla yetinmemiş o günün Başbakanı Erdoğan'a, yapılmaması için sunulan listelerin bir benzeri de Brezilya hükümetine sunulmuştu.
Bazı şeylerin daha iyi anlaşılması için gavur Amerikan Cumhuriyet'i ile İsrail'in Sözcüsünün manşet ve aralara sıkıştırdığı şeytanî haberlerini dikkatle izlemek şart. Ama biz önce ‘Panama Belgeleri' ile istifa ettirilen İzlanda'ya bakalım.
Brezilya 2013
İstanbul Gezi 2013
İZLANDA'DAN KAHRAMANLIK HİKÂYESİ
2008'de batıda Amerika'ya neredeyse 50 yıllık zaman kaybına yol açan bir ekonomik kriz çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan o günlerde “Kriz Türkiye'yi teğet geçecek” demiş, ancak içeride ve dışarıdaki pek çok dalavereci alay etmişti. Aradan hayli zaman geçti ve Erdoğan'ın haklılığı ortaya çıktı. IMF ise önceki gün yaptığı açıklamada “Erdoğan haklı çıktı, çünkü kriz Türkiye'yi teğet geçti” demek zorunda kaldı. İşte bu ekonomik krizde, İzlanda hükümeti de benzeri az görülür bir kahramanlık hikâyesi yazmıştı.
Bugün İzlanda hükümetinin başını yiyen şey, İzlanda'nın genç başbakanı Sigmundur Gunnlaugsson'un 2008 krizinden sorumlu tuttuğu, küresel baronlar namına çalışan 29 üst düzey bankacıyı yargılatarak hapse attırması idi. Küreselci çeteye büyük darbe vuran başbakan, bu destansı hamlesinin faturasını geçen hafta ödedi. Adı, 2007'deki yaptığı bir işlem yüzünden Panama belgelerinde geçen başbakan istifa ederek, siyasi hayatını sona erdir(il)di.
SON SAVAŞA HAZIR OLUN
Merhum Turgut Özal yeni ortaya çıkan mülakatında şunları anlatmış: "Bizim sıkıntılarımızdan birisi de ülkemizin sıcak kuşakta bulunmasıdır. Bu ülkelerde satılık insan bulmak çok kolay. Bir Alman'ı, İngiliz'i, Fransız'ı, Japon'u ve bir Rus'u satın alamazsınız. Osmanlı'yı yıkmadan önce içerden bazı kimseleri İngilizler satın almışlar…” Rahmetli Turgut Bey son derece haklı! Biz de defaten yazılarımızda benzer şeyleri not etmiştik.
Türkiye'nin her şeyini üç kuruşa, yok yok bir öpücüğe teslime hazır olan bu kirli Amerikan Cumhuriyet'inin herhangi bir sayfasına bakmak yeterli, Özal'ı anlamak için.
Ülkenin her hayırlı adımına engel olan, sırlarını ifşa eden, ülkenin karışması için her türlü hassasiyetini kaşıyan ve hatta kışkırtan; Cumhuriyet, Sözcü ve Birgün'ü yalnız sanıyorsanız, yanıldığınızı söylemek zorundayım. Zira Hürriyet ve Posta gibiler ise bu işi gözünüze sokmadan hallediyor. MİT'in bu tür sözde gazetelerin karanlık ilişkileri ve kirli finansmanlarını hâlâ neden ifşa etmediğini de anlamak güç.
Bunların arkasında önemli ölçüde finansör olarak Amerikancı, biraz da AB'ci TÜSİAD'ın olduğunu ehli bilir! Türkiye'nin terör örgütü PKK ile yürüttüğü ve son araştırmada halkın yüzde 90'ının şartsız desteklediği mücadele için, bakın TÜSİAD Başkanı Cansen Symes ne diyor: “Güneydoğu'da yaşanan çatışmalar ve sokağa çıkma yasaklarının ortak akılla çözülmesi gerekir. Suriye'ye benzer görüntüler bizi üzüyor.” Duydunuz ablayı değil mi? Neye benziyormuş terörle mücadelemiz: Suriye'ye!
DAEŞ'İ KURAN İNGİLİZ TASFİYE EDİLİYOR
Terör örgütü DAEŞ'in, 2006'da İngiltere ve ABD'nin ortak kararıyla kurulduğuna dair belgelerin İngiltere mahkemelerine sunulduğunu çok kez yazdık, ama tekrar tekrar yazmakta beis yok. Küresel sistemin merkezinin, İngiltere ile ABD arasında pay edildiğini bilen bilir. Jeopolitik olarak hiçbir kıymeti olmayan ‘Güneş Batmayan İmparatorluk' dünyanın en borçlu ikinci ülkesi. Siyaseten bitme noktasında. O artık güneş batmayan değil, kendisi batmak üzere olan bir nostalji merkezi.
Ona DAEŞ'i kurduranlar, dünyanın ikinci en büyük kaya gazı merkezi Türkiye'nin geleceğin enerji devi olmasının önünü kesmek için; DAEŞ, PKK, PYD, FETÖ, DHKP-C ve hatta medya, işadamı, siyasetçi, sivil toplumcu kılıklı adamlarını saldırtıyor. Lakin bu işten en büyük zararı görecek olan, tasfiye sürecine sokulan İngiliz'dir. Batının, İngiltere'nin ipini çektiğini gören Kraliçe'nin altın rezervi önünde verdiği resim, ‘ölmedik ayaktayız' mesajı ise de, o artık oyun kuran değil, üzerinde oyun oynanan hasta İngiliz devletinin ölmek üzere olan Kraliçesi. Bu nedenle, İngilizlere sığınarak siyaset yapmış ve yapmak isteyenlere, “tutunduğunuz dal koptu kopacak” demekte bir beis yok.
DEFTERİ DÜRÜLEN ROTHSCHILD ABD'YE TAŞINIYOR
Panama Belgeleri'nin açıklanmasının nedenlerine dikkat ettiğimizde, küresel sistemin efendilerinin baronlar arasında yer ve görev değişikliği yaptığı da görülür. Bu nedenle Rockefeller artık ana aktör olmayacak. İngiltere'den önemli ölçüde ABD ve Çin'e taşınan Rothschild ise bir süre daha üstlerde duracaksa da, rollerini tamamladıkları ve deşifre oldukları için yerlerine çoktan yenileri getirildi. Bu vesileyle not edelim ki; Rockefeller veya Rothschild gibi isimlerin hiçbir önemi yok. Bunlara takılıp kalmak hedeften uzaklaşmaktır. Zira önemli olan isim ve aileler değil, sistemin kendisi ve hedefleri. İsimler bugün vardır, bir de bakmışsınız yok oluvermişler...
Panama belgelerinin ifşasının sadece siyasi operasyon olmadığı, aynı zamanda ekonomik tasfiyeyi de içerdiği açıkça görülecektir. Söz konusu Siyonist baronun imparatorluk değişikliği, zaten küresel dengelerdeki değişikliğin açık habercisi. Paralar bundan sonra küçük adalarda değil ABD'de aklanacak, İsviçre'de olduğu üzere, ABD'ye giren paraların kaydî olarak sahibi olanlar hiçbir zaman aynî sahibi olamayacaklar.
KRAL TÜRKİYE'DEN TEHDİT ETTİ, OBAMA ‘HUZUR'A KOŞTU
Modern imparatorluk ABD'nin, Arabistan'a yönelik 11 Eylül şantajına Kral'ın boyun eğmemesi ve Türkiye'de iken ‘750 milyar dolarlık FED bonolarını bedeli ne olursa olsun satarız' demesi, korkusuz dev denilen im-para-torluğu telaşlandırmış olmalı ki, Obama ivedi Kral Selman'ın huzuruna çıktı. Ziyarette çekilen resimlerde de görüleceği üzere, yanında “el pençe divan” durdu. Ya da birileri bizimle, el pençe haliyle algı oyunu yaptı. Senatonun 11 Eylül şantajına dönük kanun teklifinde ciddi değişiklik yapması, Kral'ın huzurundaki resmi şimdi daha da anlamlı kıldı ve ‘hasta adam imparatorluk' zaaflarını kendisi ilan etmiş oldu.
Ama en açık gerçek şu ki, imparatorluk sanıldığı kadar güçlü değil. Neyle ne kadar oynarsa oynasın, artık tüm kozlar onun elinde değil.
BİR TANKLA BAŞ EDEMEDİLER, DEVLETLE Mİ BAŞA ÇIKACAKLAR?
Malum Başika'daki Gedu üs bölgesine DAEŞ tarafından (acaba gerçekten DAEŞ mi idi?) Türk tankı hedef alındı ve tank yara aldı. Yaralı tankı ile 32 teröristi öldüren, mekânlarını başlarına yıkan bir ülkenin tüm unsurları devreye girdiğinde, batı koalisyonu bu ülke ile baş edebilir mi? Zaten tüm korkuları bu? ‘Tekrar yenilirsek ne olacak' telaşındalar. İçimizde ne kadar hain/taşeron olursa olsun, hiç kimse bu topraklarda yeni bir ameliyatı ba-şa-ra-ma-ya-cak.
Mayıs veya Haziran'da, olmadı Eylül, olmadı seneye gelseler, ne denerse denesinler, BBC'leri yetmez CNN'lerini, Reuters, AFP ve AP'lerini ve dahi neleri varsa topuyla gelseler de herkes biliyor ki; burası ne İzlanda, ne Arjantin, ne Brezilya! Ne Lübnan, ne de Mısır! Tekraren diyoruz ki, ba-şa-ra-ma-ya-cak-lar.
MEDYA VE RUSYA-ABD KARDEŞLİĞİ
Evet başaramayacaklar inşaallah! Kutsî emanetlerin olduğu bu İslam topraklarında her şartta hezimete uğrayacaklar. Lakin biz de adam gibi çalışmak zorundayız. Mesela bir batılı, Türkiye'de olup bitenleri Aydın Doğan'ın Hürriyet Daily News'inden değil, yerli ve milli bir yayın organından öğrenecek. Aynı şekilde Müslüman Arap kardeşim de, bu ülkede olup biteni İngiltere'den yayın yapan herhangi bir batılı yayın organından değil, bizim çıkarabileceğimiz Türkçe - İngilizce ve Arapça yayın yapan çaplı bir gazeteden öğrenebilmeli. Türkiye henüz bu acı gerçeğin farkında olmadığı için, Türkü Türk'e anlatmayı medyacılık sanıyor.
Bilen bilir ki, Rusya ve Amerika Yalta'dan bu yana müttefikler. Zaman zaman aralarında yaşanan kavgalar olabilir. Bu aile içi kavgadan öte bir şey değil. Bu yüzden, ABD ile Rusya'nın çevremizi birlikte ablukaya almak istediğini bizim medyamız kolay yazamaz.
İSRAİL'DEN BARIŞALIM NUMARALARI
İsrail, Türkiye'ye ihanetlerinin faturasını ödemeye devam ediyor. Kuyruğu dik tutmaya çalışsa da daha fazla direnemediği açık. Bu size çok iyimser ve abartılı gelebilir. O halde tarihe bir not düşelim. Bir kaç yılda bir savaş talimi yapamayan İsrail rahat duramaz. Bu yüzden şimdi yine gözüne kestirdiği Lübnan'a Hizbullah'ı bahane ederek savaş ilan edecek. Golan pazarlıkları da bu yüzden. Bunu engelleyebilecek iki güç var: ABD ve Türkiye!
İsrail çaresizliği yüzünden, Türkiye ile barışmak için elinden gelen numarayı deniyor. İşte tam bu nedenle, Mısır'ın adaları Arabistan'a vermesine bile ses çıkaramadı. Gazze'nin karasularını 9 mile çıkarmak zorunda kaldı. Türkiye ile ‘barışmak' için pek çok tavize de hazır. İsrail'in müttefiki son Firavun ise hem ekonomik, hem de siyaseten çok zorda, yarını da belli belirsiz!
PKK TALAN YA DA YALAN OLDU
Temizlenen PKK'lı sayısı 6-7 bini bulmuş durumda. Örgüt kendi içinde çözüldü. Zaten rolü de, Rusya ve ABD'nin Türkiye sınırında üst kurmasını sağlayacak kadar Türkiye'yi oyalamak, enerjisini içe yöneltmekti. Ama Türkiye, hem PKK ile tarihte görülmemiş düzeyde başarılı bir mücadele yürüttü, hem de iç ve dışa yönelik hiçbir siyasi ve ekonomik hamlesinden vazgeçmedi.
İçimizdeki İngilizler, içimizdeki Yahudileşmişler, içimizdeki Türk kimliği taşıyan çok kimlikli hainler, içimizdeki 150 milyon liraya ülkesini satmaya namzet sütü bozuklar bilemeyebilir de, meselenin hâlâ sadece tek başına Recep Tayyip Erdoğan'ının şahsı değil, büyüyen Türkiye, yeni yüz yılın İslam'ın yüz yılı olması! Ne demek istediğimizi hâlâ anlamadıysanız, boş verin gitsin. Ekranları izlemeye devam edin, belki yakında uyanırsınız. Ama siz bu uzun analizi cebinizden eksik etmeyin, bir gün yolda tekrar okumanız gerekebilir.