Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan bilmem kaçıncı muhtarlar toplantısında, HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili, “Siyasetçinin görevi kararı alıp gerisini yargıya bırakmaktır. Yargı ne kararı verirse versin” diyerek, parlamentonun gereğini yapmasını, yapmadığında ise milletin ve tarihin parlamentodan hesap soracağının altını çizdi.
Diplomaside en etkili silah olarak kabul edilen “Kadife eldivenin içindeki demir yumruk” terimini de kullanarak, HDP’ye yönelik TBMM’de bulunan partilere seslenen Erdoğan; “Devlet, kadife eldivenin altındaki demir yumruğunu teröristlerin başına geçirmezse onlar her gün bizim canımızı yakmaya devam edecektir” dedi.
****
AK Parti iktidarı 2007 yılında akan kan dursun, 30 yıldır devam eden silahlı baş kaldırı ortadan kalksını, çocuklar ölmesin, analar ağlamasın diyerek “Barış ve Kardeşlik Projesi” başlattı. Bir sonraki adım ise “Çözüm Süreci” idi.
Ve bu sürece parti içersinde ve parti tabanında karşı çıkmalara rağmen, bizzat Erdoğan tarafından ısrarla savunuldu. Ve barış arayışına toplumun desteği de büyük oldu.
Bir anlamda AK Parti ve Erdoğan, “demir eldiven içindeki kadife yumruk” siyaset anlayışını yürüttüler… Ülkenin dağlarında, şehirlerinde de barış rüzgarları esti. Uzun bir süre ne dağlarda ne de şehirlerde ne çocuklar öldü ne de analar ağladı.
****
Ve 7 Haziran öncesinde PKK, Suriye’de ortaya çıkan realite ile beraber siyaset değişikliğine ve çözüm süreci devam ederken de silahlanmaya, şehirlere bombalar yerleştirmeye, öz yönetim diyerek kantonlaşma çalışmalarına hız verdi.
Devlet “demir eldiven içindeki kadife yumruk” zihniyetini benimsediğinden dolayı da PKK’yı görmemezlikten geldi.
Bu gerçeği Oslo görüşmelerini tutanaklarının kamuoyuna yansıdığı bölümlerinde devlet görevlilerinin PKK’yı görmezlikten geldiğini açıkca gördük.
****
Ve 7 Haziran öncesinde başlayan ve sonrasında ise devam eden AK Parti ve Erdoğan’ın politikalarındaki açık değişikliği de görüyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki günkü muhtarlar toplantısında açıkça bu değişikliği, diplomaside kullanılan “kadife eldivenin altındaki demir yumruk” terimini kullanarak bir kez daha ortaya koydu.
****
Erdoğan’ın konuşmasından anladık ki, PKK’lı teröristlere Haziran öncesine kadar da “demir eldiven içindeki kadife yumruk” kullanılmıştı. Nedense bununla ilgili hiçbir özeleştiri görmüyorduk.
Ve ilginçtir cemaatle yaşanan asıl kavganın nedeni de kadife yumruk, demir yumruk tartışmalarıydı. Cemaat “Barış ve Kardeşlik Projesi” ve “Çözüm Süreci”nde sürekli olarak “Erdoğan’a Öcalan karşısında diz çöktürülecekler” diyerek yürütülen barış görüşmelerinin ve politikaların karşısında olmuştu.
KCK tutuklamalarını ve sonrasın da Ergenekon davaları ile beraber KCK tutuklularının da serbest bırakılmasını hatırlayın…
****
Neyse yeniden konuya dönersek, Erdoğan’ın güvenlikçi politikalara ve 90’lı yıllara döndüğümüzü anlatan konuşmasında ki, terör tanımının değişmesi gerektiğini altını çizerek, terörle mücadele konusunda kendilerine gelen eleştiriler için “Açık söylüyorum, bizim için artık bu ifadelerin zerre kadar kıymeti yoktur. Açıkça ya bendensin ya düşmanımsın. Terörle mücadelede yanımızda olan dostumuzdur, karşımızda olan da düşmanımızdır, bunun bilinmesi lazım. Mesele bu kadar açık, bu kadar nettir” demesi demokrasinin bugünü ve geleceğin açısından sağlıklı bir yaklaşım değildir.
****
“Efendim köşe yazarıymış, düşüncesini belirtiyor. Ne olursan ol, beni bağlamaz. Senin kalemin teröristin yanında yer alıyorsa, sen benim karşımdasın. Gün, mücadele günüdür. Gün zalimlerin üzerine en sert şekilde gelme günüdür” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 90’lı yıllara zihniyet olarak geri döndüğümüzü gösteriyordu.
****
“Ya dostsun ya düşman… Ya karşımdasın ya yanımdasın…” İşte zurnanın zırt dediği yer burası… Bir ülkede devlet yürüttüğü politikalara düşünceleriyle karşı çıkanlara “düşmansın ve karşımdasın” diyerek teröristle bir tutacağını söylüyorsa yandığımızın resmidir.
****
Nereden nereye geldik? Demir eldiven içindeki kadife yumruktan, kadife eldiven içindeki demir yumruk zihniyeti, toplum içindeki farklılıklara “düşman ve dost”,“yanımdasın yada karşımdasın” bakışı tehlikeli bir yer.
Ve bu gidişat ta gidişat değildir…
Hayırlı bir sürece doğru gitmiyoruz.
Söylenenler kalabalıkların yüreğini okşar okşamasına da ne yazık ki, ülkenin de bir cehenneme dönmesini, çocukların ölmesini, anaların ağlamasını, ülkenin hızla duvara doğru vurmasını engellemez.
****
Tarihe not düşmeye devam edelim…
“Kadife eldiven içindeki demir yumruğu” diplomaside uygulamak ve göstermek iyidir iyi olmasına da bunu vatandaşlarına, senin gibi düşünmeyenlere, tüm muhalif olanlara toplumsal hayatta göstermeye başlarsan da sonunun hiç olmadığını yakın tarihe bakarak görmek de mümkündür.
Son söz: Devletleri yönetenler, ne zaman vatandaşlarını “dost ve düşman, yanımdasın yada karşımdasın” olarak ayırmaya başlarsa orada demokratik bir devletten söz etmenin mümkün olmadığını, geçici olarak birilerinin iktidarlarını daha da sağlamlaştırabileceklerini ancak uzun süreçte kendileriyle beraber ülkenin de kaybetmesine neden olacaklarını hatırlatmak isterim.
Not: HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırılmasını bugün en çok geniş milliyetçi kesimin yanında PKK’nın da istediğini de, devleti yönetenler inşallah görüyorlardır. Toplumsal olarak dokunulmazlığın kaldırılmasını seslendirmek, milliyetçiliğin yüreğini okşar akşamasına da teröre ve silahlı mücadeleye daha çok toplumsal destek yaratacağını da birilerinin görmesini dilerim. Çünkü sivil siyasetten umudun kesilmesi, elinde silah olanları güçlendir.