Bugüne Kadar Durmayan Çimento Fırınları Duruyor
Çimento sektörü inşaat sektörünün ayrılmaz bir parçası. Her iki sektör de aynı zamanda Türkiye ekonomisinin barometresi gibidir.
Şu anda ise Çimento fabrikaları tüm yatırımlarını durdurduğu gibi kapasitelerde de sık sık düşüşler yaşanıyor.
Geçen hafta sektörün üç büyüğünden birisi olan Çimentaş'taydık. Türkiye'de çimento sektörünün oluşmasını sağlayan ilk fabrikalardan biridir Çimentaş.
2001 yılında İtalyan inşaat firması Caltagirone grubuna Cementir satın almıştı. İtalyanların satın alma süreci aynı zamanda sektörün de büyüme sürecine denk geldi. Çimentaş da bu süre içerisinde Edirne ve Elazığ tesislerini satın aldı.
*****
Ancak sektör bu arada gözde olmayı sürdürünce, başka alanlardaki büyük şirketlerin dikkatini çekti. Diğer sektörlerde umduğunu bulamayanlar bu sektöre girmeyi tercih ettti. Giderek arz fazlası oluştu.
Türkiye'nin ihtiyacının çok üzerinde bir potansiyel doğdu. Bu ciddi bir kaynak israfı yarattı. İnşaat sektörünün hareketlenmesi sektörde hareketlilik yaratsa da bu canlanma 2008'in ilk altı ayına kadar idare edebildi.
Bu tarihten itibaren sektör çift taraflı kıskaç altına girdi. Fazla kapasitelerin ardından sert yüzünü göstereen kriz inşaat sektörüne ani ve ağır bir darbe indirdi. Konutlar satılamaz hale geldi. Bu da doğal olarak çimento sektörünü derinden etkiledi.
Bu etkinin tam yansımasını görmek için gittiğimiz Çimentaş'ta gruba uzun yılar hizmet veren, Mali ve İdari İşler Koordinatörü Ali İhsan Özgürman'dan en son ve ve gerçek bilgileri aldık.
Özgürman, sektörün 2008'i yüzde 5-6 küçülme ile kapattığını, iç piyasa satışlarının yılsonu itibarıyla 42 milyon ton civarında gerçekleşeceğini ancak 2009'u göremez hale geldiklerini anlattı. Özgürman'dan Trakya fabrikasında üretimi durdurduklarını, İzmir'de ise bugüne kadar 50 yıldır tüten fırınların kısa süreler için kapanmaya başladığını öğrendik.
*****
Türk ekonomisinin nabzını en iyi şekilde tutan, bacaları tüttükçe herşeyden önce moral veren bu fırınların bacaları artık tütmüyor. Birçok çimento fabrikası üretimine ara verirken büyükler de artık uzun yıllar görülmeyen bir üretim planlamasına gidiyor.
Bugüne kadar 24 saat 365 gün çalışan bu fırınların her durdurulmasının yaklaşık bir iki aylık bir sürece mal olduğuna işaret eden Özügerman Ağustos ayından bu yana duruşların sık arttığı bilgisini verdi.
Kriz demek mümkün ama bunun asıl nedenini Özügürman'ın şu sözlerinden okumak da mümkün:
"Çimento fabrikalarında en önemli üretim girdileri enerji yani elektrik ve kömür maliyetleridir. Şimdi sektörde yerine göre 2-3 aylık duruşlar planlanıyor. Son bir yılda yalnızca elektrikteki artış yüzde 70'in üzerinde gerçekleşti. Bu tip ani iniş ve çıkışlar bizi derinden sarsıyor. Sorunları aşmak adına bizim tek başımıza yapabileceklerimiz fazla değil. Çünkü ihracatta da ciddi daralmalar yaşıyoruz. Alternatif denilen pazarların hepsinde zaten varız.
Geçmişte yaşadığımız krizler Türkiye'nin kendi krizleriydi ancak bu krizde global krizin de payı büyük. Biz eleman çıkartmayı en son duşünmek istiyoruz. Ancak fırınları çalışmayan bir fabrika elemanlarını ne yapacak?"
*****
Evet son cümle çok önemli. Fırınları çalışmayan fabrikalar elemanlarını nasıl değerlendirecek ? Şüphesiz önce kısa dönem çalışmalar gelecek, ardından işten çıkarmalar.
Örnek verdiğimiz Türkiye'nin en güçlü sektörlerinden biri. Çimento sektörü, 250'ye yakın paralel sektörü destekliyor, 1.5 milyon kişi sektörde istihdam ediliyor. Şimdilik çimentoda otomotiv sektörü gibi gruplar halinde işten çıkarmalar yok ama sinyaller kırmızıda...
Çimentaş ise sektörde de ülkede de başlı başına bir ekol, ilk üç büyük firmadan biri, 1500 kişi çalışıyor. Kars'tan Nahcevana, Gürcistan'a kadar ihracat yapıyor.
Türkiye'deki en güzel yabancı yatırım örneklerinden birisi. Vergisini son kuruşuna kadar ödüyor, ciddi ve kaliteli istihdam sağlıyor, çalışanların emeğinin karşılığını veriyor.
Kazandığını yeniden bu ülkede yatırıma dönüştürüyor. Sonuçta onlar fırınları bir süreliğine durdursalar da yeniden çalışmaya başlayacaklar.
Onlara gelinceye kadar sektörde diğer firmaların sıkıntılarını ve burada çalışanların karşılaşacakları tabloları ise sanırım anlatmaya bile gerek yok...