Bugün Klasik Sol ve Sağın Bir Karşılığı Var mı?
TESEV'in KONDA'ya yaptırdığı son kamuoyu yoklamasını bir kez daha paylaşmak istiyorum. Özellikle kendisini solda gören siyasi partilerin dikkate alması gereken bir araştırma. Ve bir şeyi de baştan söylemek gerekiyor. Bugün CHP'de siyaset yapan ve ısrarla partinin solda siyaset yapması gerektiğini söyleyenlere şunu hatırlatmak gerekiyor, 'anladığınız solun toplum içersinde karşılığı yok.'
Görülen o ki, toplumu dünde bilmiyorlardı, bugünde bilmiyorlar. Ve kafalarındaki toplum dün de yok bugünde yok. Toplumda ısrarla vurguladıkları solun da karşılığı yok.
Hatta bu solcu arkadaşlara söylenmesi gereken ise şu: Kendinize yakın solcu partiler var, gidin orada siyaset yapın. CHP'de sizin bildiğiniz sol politikaların asla olma şansı yok. Çünkü CHP kafanızda ki sol değil. Olma şansı da yok. Hem kendinize yazık ediyorsunuz hem de CHP'ye...
****
Ayrıca CHP'nin Silivri'de yargılananlara solcu gibi, demokrasi kahramanları gibi bakması ise bugün partinin klasik anlamda bile sol olamayacağının en önemli göstergesi. Onun için CHP'nin daha sola açılmasını bekleyenlere söylenmesi gereken şu, Türkiye'ye bakın... İnsanlara bakın... Ne istiyorlar ona bakın... Ve insanlar siyasi kimlikler ve tercihler açısından kendilerini nerede görüyorlar, bir analiz edin... Sonra siyaseti sadece karşıtınızın olumsuzluğu üzerinden değil, karşıtlarınızın olumluluklarını da gören, onu aşan olumsuzluklarını da olumluluğa çevirebilecek projeler ve politikalarla yurttaşların karşısına çıkın.
Yoksa klasik anlamda sol ve sağın yaşadığımız toplumda karşılığının olmadığını anlamak için çok akıllı olmaya da gerek yok. Yapılmış anketlere, araştırmalara iyi bakmak gerekiyor.
****
Daha önce yazmıştım, TESEV araştırmasını özellikle CHP'nin iyi okuması gerekiyor. “Siyasi Kimlikler ve Tercihler ” bölümünde denekler “Siyasi açıdan Türkiye’de yıllardır bir sağ – sol – merkez diye bir gelenek var. Siz kendinizi siyasi görüş olarak nerede tanımlarsınız? ” sorusunu şöyle yanıt veriyor.
Sol yüzde 12.8, ortanın solu yüzde 4.2, merkez yüzde 15.6, ortanın sağı yüzde 4.7, sağ yüzde 25.5, hiçbiri yüzde 37.1.
Türkiye'de kendisini solda gören seçmen oranı yüzde 17, kendisini sağda gören seçmen sayısı ise yüzde 30.2. Merkezde gören seçmen sayısı ise yüzde 15.6. Kendisini hiçbir merkezde görmeyen yüzde 37.1 oranı da merkez seçmen üzerine koyduğunuzda klasik anlamda kendisini sol ve sağ siyasi görüş dışında olduğunu söyleyen seçmen toplamı yüzde 52.7'ye çıkıyor. Ülkemizde son otuz yılda yaşanan değişimi ortaya koyuyor sonuçlar.
****
TESEV araştırmasında “Kendinizi tanımlamak için aşağıdaki hangi SİYASİ kimlikleri / sıfatları kullanırsınız? ” sorusuna ise şu yanıtlar veriliyor.
Ülkücü yüzde 4.4, milliyetçi yüzde 14.2, muhafazakar yüzde 14.6, İslamcı yüzde 17.8, demokrat yüzde 6.7, liberal yüzde 0.9, Atatürkçü yüzde 26.5, ulusalcı yüzde 1.7, sosyal demokrat 5.2, sosyalist yüzde 1.9. Yanıt vermeyen yüzde 6.
Siyasi görüş olarak kendisin solda tanımlayan yüzde 17'lik bir kesimin, kendisini tanımlamak için kullandığı siyasi kimliklere bakınca karşımıza oldukça ilginç sonuçlar çıkıyor. Sosyal demokrat, sosyalist ve ulusalcıları da klasik anlamda solcu(!) sayarsak karşımıza yüzde 8.8'lik bir oran çıkıyor. Yüzde 6.7 oranında ki demokratların bir bölümünün de, klasik anlam da kendisini sol olarak okuduğunu kabul etmek gerekiyor.
Kendisini siyasi olarak solda gören yüzde 9'luk oranın ise büyük ihtimalle; Atatürkçü, demokrat ve milliyetçiler içersinden geldiğini görmek gerekiyor.
Kendisini siyasi görüş olarak sağda gören toplam yüzde 25.5'lik oranın ise; ülkücü, milliyetçi, muhafazakar, Atatürkçü ve çok küçük bir oranın da islamcı olarak sıfatlandıran seçmenlerden oluştuğunu anlayabiliyoruz.
****
İlginç olan ise şu: Kendilerini siyasi görüş olarak solda görenlerin oranı yüzde 17 olurken, siyasi kimlik ve sıfat açısından bu oran yüzde 9'lara iniyor. Araştırmada siyasi görüş olarak kendilerini sağda görenlerin oranı yüzde 25.5 iken, klasik anlamda sağ seçmen olarak değerlendireceğimiz; ülkücü, milliyetçi, muhafazakar, islamcı diye kendilerini sıfatlandıran seçmenlerin oranı ise artıyor. Karşımıza yüzde 51 gibi bir oran çıkıyor.
Türkiye bir geçiş sürecini yaşıyor. Önümüzdeki yıllarda kendisini klasik anlamda sol ya da sağda gören seçmen oranları daha düşerken, siyasi kimlikler açısından kendisini tanımlayan seçmen oranları da değişkenlik gösterecektir.
****
Ve bugün son 10 yılda siyasi sıfat açısından islamcı olarak kendisini tanımlayanların sayısı oldukça artmıştır. Ancak bu oranın büyük bir bölümünü kendisini sağcı olarak da nitelemediği açıkça ortada durmaktadır. Ayrıca muhafazakar seçmenlerin de ciddi bir oranda kendisini sağda görmediği görülüyor.
Sonuç olarak, TESEV'in yaptırdığı ankette “siyasi olarak kendinizi nerede tanımlarsınız?” sorusuna klasik anlamda sol ve sağ diye nitelemeyen, kendisini bir siyasi kimlikle de ifade eden ancak kendisini merkezde gören yaklaşık yüzde 53'lük bir oran var. Ve kendisini merkezde gören seçmenlerin büyük bir bölümü, soldan gelenlerin sağcı olarak okuduğu siyasi kesimler.
Türkiye seçmenlerinin siyasi merkez yada sıfat olarak nerede kendisini görürse görsün, merkez olarak hangi dünya görüşünü de paylaştığı açıkça ortada duruyor.
Yeni “anayasa'nın temel esasları, ilkeleri arasında 'haksızlığa karşı adalet vurgusunu' bekleyenlerin oranı yüzde 65.1, “kalkınma için doğadan hiçbir şekilde fedakarlık yapılmamalı” diyenlerin oranı 68.9, “farklı nedenlerle Dersim, 6-7 Eylül, Sivas Madımak, Uludere (Roboski) Yüzde gibi olaylarda devletin gazabına uğramış kesimler için aşağıdaki hangi seçenekler doğrudur?” sorusuna “Özür dilesin, tazminat ödesin, ikisini de yapsın” diye yanıt verenlerin oranı ise yüzde 68,9.
****
Kimi klasik solcuların tüylerini diken diken edecek, siyasi kimliklerle kendisini tanımlayan seçmenlerin beklentilerine bakınca neyin sol neyin sağ olduğunu da iyi okumak gerekiyor.
Belki de klasik sağ ve sol da anlam yitiriyor değil yitirdi bile... Hangi siyasi parti sağ ve sol üzerinden siyaset yaparsa da galiba toplumsal hayatta karşılığı artık yok.
Bazen yılların sağcısı sol bir partiye, yılların solcusu sağ bir partiye oy verebiliyor. Rahmetli İlhan Selçuk MHP'ye oy verdiğini söylememiş miydi?
Son söz: Siyasi partilere verilen oyları klasik sol ve sağ tercihler değil, siyasi partilerin seçmenin beklentilerini - zamanın ruhuna aykırı düşmeyecek - karşılayacak politikalarla ve aday tercihleri ile toplumun karşısına çıkıp çıkmadıkları belirliyor.