Bu Sadece Boykot Değil
BU SADECE BOYKOT DEĞİL
BDP’nin, referanduma katılmayarak başlattığı boykot süreci, sivil itaatsizlik anlamında, okullara gitmeme eylemi ile devam ediyor.Sıradaki boykotlar; askere ve camiye gitmeme olarak belirlenmiş.
Anayasa’da yer almadıkları gerekçesiyle referandumu boykot ettiklerini açıklayan BDP, “anadilde Kürtçe eğitim göremedikleri için okullara, Türkçe hutbeler verildiği için de camilere gidilmemesi” kararlarını almış.
Bundan böyle, doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar “Türk” olduğu için hastanelere, turistler Kürt olmadıkları için Akdeniz sahillerine gitmeyeceklerine, “THY” ile uçmayacaklarına, “Türk lokumu” yemeyeceklerine, “Türk kahvesi” içmeyeceklerine, “Türk hamamı”nda yıkanmayacaklarına, “Milli Piyango” bileti almayacaklarına, üzerinde TL yazdığı için “Türk parası” kullanmayacaklarına, TM yazdığı için “Türk malı” hiçbir emtiayı almayacaklarına, içerisinde Türk kelimesi geçtiği için “Türkü” dahi söyleyip dinlemeyeceklerine dair rivayetler de var.
Okula gitme, camiye gitme, askere gitme! Türk Bükü’ne bile gitme. Nereye gitsin bu millet? Yoksa dağa mı? İstedikleri bu olsa gerek.
Bir taraftan barış, kardeşlik ve çözümden bahseden, dilinden düşürmeyen, öte taraftan kendi yayın organlarından sürekli olarak gençleri dağa çağıran PKK’nın asıl amacının, gerçekte “üzüm yemek” değil, “bağcı”yı sıkıştırmak olduğu, buradan bir kez daha anlaşılıyor.
Kürtlerin içerisinde yer almadığı bir anayasayı kabul etmiyorlarmış!
Kürtçe resmi dil olarak tanınmadığı için, onlar da yasaları ve yaptırımlarını tanımıyorlarmış!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ordusuna asker göndermeyi reddediyorlarmış!
“Türkçe hutbe” gerekçesiyle kutsal ibadethane camiye bile siyaseti sokmaya çalışan bir zihniyetin amacı, sizce sadece “BOYKOT” olabilir mi?
Bu, açıkça bir başkaldırı, açıkça bir ayrılık hareketi değil midir?
Gelinen aşamada bu soruna hâlâ “Kürt sorunu” denebilir mi?
“Çözüm”den bahsedilebilir mi?
Bahsedilirse “Çözüm” nedir, nasıl olacaktır?
Çözüm; “Özerklik” mi?
Özerkliğin arkası ne, var mı, gelecek mi?
Belediye’nin önüne “Kürt bayrağı”nın asılması ne demeye geliyor?
“Kürtçe eğitim, Kürt bayrağı” talepleri, ne anlama geliyor?
Talepler bunlarla mı sınırlı kalacak?
“Kürt coğrafyası, Kuzey Kürdistan” ifadelerinin anlamı ne?
Her şey apaçık ortadayken, talepler, dayatmalar, aba altından sopa göstermeler artarak devam ederken, hadi gelin, şimdi şu “Kürt sorunu” dediğiniz sorunu bir çözüverin!!!
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com
Bazısı tamamiyle hezeyan olan bu talepleri bir kenara bırakalım. Bu ülkede neden böyle bir sorun var? bence sorunun başlangıcı,kaynağını da barındırıyor,oradan başlayalım. Bu ülkede "Kendini Kürt sananlar Raporu" diye bir rapor vardır. Sayın yazara bu rapordan başlamasını salık veririm. ayrıca ileriki zaman diliminde kendi köşemde bu konuyu etraflıca işleyeceğimi de beyan edeyim,hürmetler!
Eylül 26th, 2010 at 18:36