content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

29 May

Bu Faşizm, O Faşizm Değil

Krizleri artıkça, dünyanın yaşadığı şiddette artıyor.

Kapitalizm kendini yeniden üretemediği noktada, daima şiddete(faşizm) başvurmuştur.

Kapitalizmin krizlerinin kronik hale gelmiş olmasından yola çıkan, birçok analistin belirttiği gibi, dünya tehlikeli bir döneme girdi.

Piyasa yanlısı ekonomist ve düşünürlerinin, bu kötümser yaklaşımına Castro “ neslimiz var olduğu sürece, her kişinin iyimser olmak ve faşizmle savaşmak gibi bir görevi vardır” diyor.

Castro’dan anladığımız; kapitalizm ve onun faşizmi sürdükçe ona karşı mücadele de sürecektir.

Emperyalizmin Irak’ta, Afganistan’da, Ortadoğu’da hareketlenen faşizmi, küresel kapitalizmin merkezi olmaya devam ediyor.

Kriz içinde olan kapitalizmin saldırgan olduğu doğru. Yaralı hayvanın yaşam korkusu altında kendi yarasına odaklandığı da doğru.

Kriz içindeki sermayenin şiddet ihtiyacı, yaşam içgüdüsündendir.

Tarih burada gene önderliğini yapıyor. İtalya’daki ve İspanya’daki faşizm, bize şunu gösteriyor. Faşizm durup dururken gelmemiştir. Kapitalizm, kendini normal yollardan yeniden üretememiş, zor kullanma noktasına gelmiştir.

Franko ve Mussoloni bu tarihi dönemin, gereğini yapmışlardır. Yoksa Franko ve Mussoloni faşist oldukları için faşizm gelmemiştir. Kapitalist krizin içinden çıkılamadığı için faşizm gelmiştir.

Franko ve Mussoloni sistemin mantığına göre, ekonomiyi kanla kurtarmak işlevini yerine getirmiştir.

Kapitalizmin değerler karşıtlığını, ayırımcılığını ve ırkçılığını da unutmayalım. İnsanın insanı sömürmesi kapitalizmin temel mantığıdır.

1929 ve 1930’un şartları, İkinci Dünya Savaşının alt yapısını hazırlamıştır. 1945’de elli milyon insanın kanını, kapitalist ekonominin yolunu açmak için dökmüştür.

Kan, kapitalist ekonominin damarlarında dolaşan “para” gibidir.

Bu kez aynı dönem, 70’lerde kendini neo-liberalizm olarak tekrarlanmıştır. Vietnam v.s.

Kapitalizm ve burjuvazi için işçi, değişim değeridir. Buna engel bir durum varsa, atılır ya da öldürülür. Irak’ta ölen bir buçuk milyon insan onlar için değişim değerini yitirenlerdir.

Savaş, etnik temizlik kapitalist sistemin temel ihtiyacıdır. Barış onların cenazesidir.

19 Yüzyılda, kapitalizm, teknolojinin de yardımla, özellikle üçüncü dünya insanlarını sömürerek, hiper birikim sağlamıştır.

19 Yüzyılda, artık sistem kronik krizlere girmiş, güçlü sosyal kutuplaşmalar, yükselen eşitsizlik ortaya çıkmıştır. Ulus ötesi birikmiş sermayenin kapasite fazlalığı kapitalizmi yeni bir yol ayırımına getirmiştir.(Çin’in varlığı)

Öte yandan militarize birikim büyümeye devam etmektedir.

21. Yüzyıl faşizmi, kitle denetim araçları bakımından 19.Yüzyılın kitle denetim araçlarından oldukça farlıdır.

21.Yüzyılın kitle denetim aracı, medya ve gizli servislerdir.

19.Yüzyılda SS subaylarının yaptığını, günümüzde CIA ajanları ve gömülü gazeteciler (embended jurnalist) yapmaktadır.

Medya denetimi altındaki dünya halkları, sanki büyük bir konsantrasyon kampındaki esirler gibidir.

Emperyalizm, halkları medya ve ajanları ile denetleyemediği konuma gelince, büyük savaş makinesini harekete geçiriyor.

Halklardaki direnmenin büyüğü ve güçlüsü de, bu noktadan sonra başlıyor. Bunu da tarih baba bize böyle anlatıyor. İnsanlar direnmelerinin sonunda yeni mevziler kazanıyor.

Direnç ne kadar büyük ve şiddetli olursa kazanımlarda o ölçüde büyük oluyor.

Tıpkı Kuruluş Savaşı örneğinde olduğu gibi.

 

Etiketler : , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank