content İkametgah adresi: Cendere Yolu No:16 Kağıthane / İstanbul
09 Ağu

Bu Düzenin Dertleri

Bir an düşündüm de şu memlekette çoğu insan dertlidir. Her insanın çeşitli dertleri olmakla birlikte, yolda giderken suratı asık, kara kara düşünen insanlar görmek artık tesadüf değildir.

Bütün insanlar değil ama yüzdeye vurursak bayağı bir çoğunluk çeşitli dertlerle boğuşmaktadır. İnsanlar bin bir düşünceyle sabah yatağından kalkıp ta kafasındaki sıkıntılarla gününü doldurmaya giderken, ayın hangi gününde olduğunu, ay sonuna kaç gün kaldığını hesaplamaktan kafası karışmış bir şekilde kendini işlerinin başında bulurlar. Tabi bizler de arkadaşlarımızın dertlerine şahit oluyoruz çoğu zaman. Çeşitli insan hayatları tanıyoruz. Allak bullak olmuş bir şekilde, birçok kez sizlerin de tanıklık ettiği dertlerine ortak olduğunuz arkadaşlarınız mutlaka olmuştur. Kim bilir sizler bile anlatmışsınızdır en dayanamadığınız anlarda. Paylaşmaya ait ne varsa dilinizden dökmüşsünüzdür kelimeleri cümleleri.

Dert dediğin zaman akla ilk gelen içinden çıkılmaz, dayanılmaz ya da birçok çözümü olduğu halde arap saçına dönmüş bir mesele gelir aklımıza. Bazen kalbimiz ağrır, bazen de hayatın acımasız taraflarının neden bize geldiğini düşünürüz. Depresyona girmiş dostlarımızın dertlerine çare olamayız ama onların bizimle paylaşarak biraz da olsa yüklerinin azalmasına yardım edebiliriz.

Çevremizde gözlemlediğimiz zaman birçok insanın karamsar, umutsuz ve sorunlarını bir gün halledeceğini kesinlikle düşünmeyen insanlar olduğunu görürüz. Bunların çoğu ekonomik nedenlerle olmaktadır. Ama sadece ekonomik değil, eşlerinin dertleri, sevda çekenlerin sevda dertleri, bir aile kurmuş olanların çocuklarının dertleri…v.s çok çeşitlendirmekle beraber bunların hepsine baktığımızda ekonomik sebeplerin bu dertlere sebep olduğunu görürüz.

İnsanlar, geçmişte ekonomik nedenlerden dolayı istediği gibi okuyamamış ya da okuduğu halde istediği işi bulamamış, sabahın ilk saatlerinden akşamın geç vakitlerine kadar çalışıp ta kazancının sadece fatura ve kiraya gittiğini gördükten sonra bu hayattan beklentilerini, isteklerini rafa atmışlardır. Hayatlarından sürprizleri kaldırmış, mutlulukları sadece saçma televizyon dizilerinden izleyen, tek eğlencesi elindeki kumanda olan insan olmuşlardır. Böyle bir hayatı kimse hak etmez, her insan mutlu olmayı ve hayal ettiği dünyayı yaşamak ister.

Düşünsenize böyle dertlere muzdarip olan bir arkadaşınız size gelmiş yakınıyor. Faturalarını ödeyememiş, kredi kartlarının limitleri bitmiş, çektiği kredi borcunu ödeyememiş ne derdiniz? Nasıl bir yaklaşımda bulunurdunuz.

“Madem ödeyemeyecektin harcamasaydın” mı derdiniz.

Yoksa “Bunu harcamak senin hakkındı ama üzülme her şeyin bir çaresi var mutlaka hallolacak” mı diye teselli ederdiniz.

Ne kadar zor değil mi? aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık, onu anlarsınız nasıl üzüldüğünü görürsünüz fakat elinizden bir şey gelmediği için ne diyeceğinizi bilemezsiniz. Bu düzene isyan edersiniz.

Bir gün de hayatındaki eşinden yakınan sizden akıl bekleyen bir dostunuz gelir yanınıza. Anlatır anlatır onu dinlersiniz çok iyi analiz edersiniz ama ona “hemen boşan” ya da “yapacak bir şey yok çekmek zorundasın” diyemezsiniz. Kendinizce yaklaşmaya çalışırsınız sade ve anlamlı cümleler kurarak onu teselli etmek istersiniz. Ama bilirsiniz sebeplerin neler olduğunu. Adam elindekini avucundakini verir ama yetmez, eş te bu na artık dayanamayacağını anlar ve kavga başlar. Hayatın acımasızlığı burada başlar işte iki eş arasında uçurumlar oluşur. İlgisizlik, sevgisizlik yıllar boyu ipek böceği gibi çalışılmış yuvada ipler kopmaya başlar bu düzene yetişme kavgası birer birer yok eder onları.

Hayat böyledir işte her insan dertlerine dayanmaya çalışır. Ama bazen hayatın öyle gamsızlılığıyla karşılaşır ki işte o zaman umut yelkenlerini indirir. Sığınacak bir dost liman arar. Mutlaka hepimiz bir gün liman aramış, ya da sığınılacak liman olmuşuzdur.

Kaç yaşında olursak olalım, nerede bulunuyorsak bulunalım dertler bizi bırakmaz. Evimiz, eşimiz, çocuğumuz, annemiz, babamız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız bunların hepsi varsa biz varız. Bu memlekette düzen böyle buna isyan etsekte, istemiyoruz desekte yaşanacak yaşanıyor. Bu memleketin halkı bir şekilde olanlara dayanıyor.

Sonuç olarak baktığımız zaman aile içi kavgaların, velilerin çocuklarıyla olan çatışmalarının, işinde mutlu olamayan insanların, depresyona giripte hayata küsmüş olanların hepsinin ucunun yaşadıkları hayatlarından memnun olmadıkları için yaşandığını  söyleyebiliriz.

Peki neden memnunsuzluk, mutlu  bir hayat yaşasalardı?  Bunlar Olur muydu?

İnsanlar sabah kalktıklarında sevinçle işlerine gitseler, akşam evlerine gelirken yapabilecekleri sürprizleri düşünseler, kafalarındaki olumsuz her şeyi silip atsalar, çocuklarına verecekleri geleceğin kaygısı olmadan yaşasalar. Beslendikleri sebzeyi, meyveyi gönül rahatlığıyla yeseler, düşünmeden alabilseler. Yüreklerinde ok saplanmış gibi hüzün olmasa, gece yatarken yarının endişesini yaşamasalar.

Olur muydu? Sizce hayat hak edildiği şekilde yaşanır mıydı?  Belki rüya gibi oldu bu yazdıklarım, beklide gülümsüyorsunuz okurken ama imkansız mı? Sizce. İyi yönetilmiş bir düzende bunların olması mümkün değil midir?

Dertlerinizle baş başa kalmayın gidin paylaşın, gözünüzü açın artık doğruyu seçin. Bu memleket daha güzeli, daha iyi eğitimi, daha fazla huzuru ve daha çok barışı hak ediyor.

Bu memlekette herkesin bir derdi ve sığınacak limanı vardır.

Bütün emekçilere ve ailelerine...

 

Göz altları çökmüş halka halka gidiyor görevinin başına

Aklında bin bir düşünceyle atmakta adımlarını

Başında kasketi, yüreğinde akşamın sabahı

Hayallerini katıyor attığı her adıma


 

Bulutlara bakıyor kafasını kaldırmış

Düşünür hava da onun gibi dertli mi?

Cebinde üç kuruş kalmış, ay başına daha çok var

Kalanlar boşalan buzdolabına yeter mi?


 

Bineceği otobüs gelir, binemez bekler

Elleri donmuş soğukta, bakar geçen arabalara

Hayalini yineler emekçi, keşke benimde olsa der

İrkilirek gerçeği anlar,  atar kendini dolmuşa


 

Evini düşünür, yol boyu giderken

Aldığı üç beş liranın yerlerini ayarlar

Evladının kazanamadığı okula suçlu arar

Yüreği sızlar, gözleri dolar içi yanarken


 

Kazancın bu kadar der senin hayallerin olamaz

Olsa bile hayat gerçekleşmesini mümkün kılamaz

Çalıştığın işi kaybetme yeter, hey gidi koca emekçi

Bu memleket böyle, kimsenin kazancı kimseye yetmez


 

 

İşte böyle bir dost mu geldi kapınıza

Uzatın ellerinizi çekinmeden ona

Derdine çare olmazsınız belki ama

Dinleyin sonuna kadar hayat aşkına


 

Ne dertten olursa olsun geleni sahiplenin, kimseye arkanızı dönmeyin, dönülenlerden olmayın. Unutmayın memleketteki bu düzen yeterinde dönmüş zaten… bir de siz al derdini git demeyin…

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

5 Kere Cevaplanmış to “Bu Düzenin Dertleri”

  1. 1
    cariye Says:

    toplumu oluşturan biz insanların içinde bulunduğu çağın genel sorununu çok ii dile getirmişsin...
    bütün dünyayı etkisine alan bu ekonomik krizin en çok yara aldığı ülkelerinden biri olan ülkemiz insanları bence bunun da üstesinden gelmeyi başaracaktır..sevgilerimle..

  2. 2
    melek Says:

    Öncelikle yazını gerçekten çok beğendim.Ama yinede herşey insanın kendisinde bitiyor.Kiminin en büyük derdi olan olaylar başka bir kimseye "aman buna mı üzülüyorsun" dedirtebiliyor. Ya da kimine ders olan olaylar yine başka birinin yaşam tarzı olabiliyor... Kim olursa olsun bi insan mutlu olmak isterse mutlu, neşeli olmak isterse neşeli , yada üzgün olmak isterse üzgün olabiliyor. Çevre faktörü insanın kendinden sonra gelir. Herşey bende biter.Kimse üzemez beni, Benim isteğim dışında...
    Saygılar...

  3. 3
    ÖZNUR Says:

    Toplumumuzun sorunlarını çok iyi yansıtmışsın...Türkiye de çok çalışıp emeğinin karşılığını alamayan o kadar çok insan var ki!!!Evine bakabilmek için herşeye her zorluğa katlanıyor...İnsanın her zorluğa katlanması üstesinden gelebileceği bir sorun değildir bence...yazınızda da yazdığınız gibi bu tür sorunlar ev içinde mutlu olmayı da engelliyor... sevgilerimle...

  4. 4
    Mesut Kaymakçı Says:

    Sayın Nesrin Ateş Şengülen yazınızı okudum. Hayatta illa ki sıkıntılarımız olacaktır. Önemli olan sorun çıkması değil bizim onlara karşı aldığımız tavırdır. Mutlu olmasını bilmeliyiz.. Bizler şu anda Osmanlı Padişahlarından bile lüks yaşıyoruz.. Saygılar
    Mesut Kaymakçı
    Eğitimci - Yazar..

  5. 5
    Nesrin ATEŞ ŞENGÜLEN Says:

    Sayın Mesut bey; Haklısınız herşey insanın kendinde bitiyor. Derdi dert yapan bizler değilmiyiz. Ama şöyle düşünelim bazen gerçekten halledemeyeceğimiz dertlerimiz olmuyor mu? etrafımızda böyle insanlar çok miktarda görmekteyiz. Ama tabiki insan karamsar olmamalı herşeyin üstesinden gelen ve derdi dermana döndüren yine insandır. Teşekkürler saygılar.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank