Bu Bir Sevdaymış Meğer?
Peşine takılmış bulundum, çok koşturdum, ben usandım o usanmadı. Bir televizyon programı ile başladı birlikteliğimiz. Aslında yaşadığım olaylar, sıkıntılarım, yoksulluğum, çileli hayatım tetikledi birlikteliğimizi. Öğrencilik yıllarımdan hatırlarım onun için defterler tuttum, anılarıma yazdım. Kaç anı defteri tutup sakladığımı hatırlayamıyorum.
Bir mektup arkadaşım vardı duygularımı, özlemlerimi ve hayallerimi onunla paylaşmıştım. Elli mi desem altmış sayfa mı desem; yazdığım mektupları saklamıştım, en güzel hatıralarım bunlar diye. Çocukluğumda Aşık Kerem’in, Mecnun’un Ferhat’ın hikayelerini okumuş, bu sevdaya çocuklukta başlamıştım. Köy Odalarında köylüler bana bu hikayeleri okumamı isterler ben de zevkle okurdum onlara…
Bir dönem geldi onun sevgisi doruğa ulaştı. Dostlarımın teklifi ile televizyon programlarına başladım.Bir yazarımızın ifadesiyle” Seyircileri ekran başına mıhlayıp” çivilemiştim onun sevgisini gönüllere. Üç- beş derken onlarca, yüzlerce programda buluşturdum tüm sevenleri.
Ne güzel anılarım olmuştu hatırlar mısınız?
Sonra ben de takıldım onun peşine. Seviyordum, tutkundum, âşıktım ve sevdalıydım. Onun sevdasıydı yüreğimi yakan ateş. Tüm sevdalıları aramaya başladım, köy köy dolaştığım oldu. Buruk acılara karışmış, yoksul ,yetim gariban yaşamış, kuzuların koyunların peşinde sevdalanmış, yetim kalmış, öksüz kalmış sevdalılarla tanıştım..Hayatlarını not aldım, acılarını paylaştım yürek yangını hatıralarına saygı duydum.
Televizyon programları yetmedi, el ele tutuşup il il dolaşmaya başladık. Nerede akşam, orada sabah, nerde şölen var biz oradaydık. Bizim gibi sevdalılarla tanıştık, Yozgatlı sevdalıların selamını ulaştırdık oralara. Yozgat, Sorgun, Yerköy derken tüm Türkiye de yankı bulmaya başladı sevdamızın sesi. Öylesine sevdalanmıştık ki, gözümüz hiçbir şeyi görmez olmuştu. Herkesin huzurunda itiraf ediyorum ki: ben ona aşığım, ben ona sevdalıyım, tutkun kaldım duygularına..
Eskişehir, Bursa, Sivas, Nevşehir, Elazığ, Kars, Isparta, Antalya, Adana, Mersin, Kırşehir, Kayseri, Ankara, Çorum, Giresun,Tokat,Hatay, Simav,Bodrum, Didim, Alaca, Serinyol derken tüm Anadoluyu birlikte dolaşmaya başladık. Bu öylesine bir sevdaydı ki; ateşine yanıp kül olduğumuz bir aşkın infazıydı!
Peşine takılan bendim, kaçan “O” ydu kovalasam da yakalayabileceğimi bilmiyordum.
Hep el ele gönül gönüle dolaşmak istiyor peşimi bırakmayı düşünmüyordu. Usandım dedim, yoruldum dedim beni hiç dinlemedi. Hep onula olmamı istedi. Ne ekonomik sıkıntılarıma kulak astı ne de çaresiz yalvarışlarıma.. Bir onulmaz aşkın peşinden koşturduğumu düşünmeye başladım.” Ben yoruldum, usandım dinlenmek istiyorum artık” dedim.
Bir ara peşimi bırakacak gibi oldu. “Kutsal Yolculuğa gittin, sana acıyorum artık, ilahi aşkla dol, hayır hasenat yolunda koştur” diyecek gibi oldu .Ben de sevindim artık peşimi bırakıyor diye…Ama olmadı,” Sensiz yapamam, seni bırakamam ben!” diye eteğime sarıldı: “Vara Bismillah” dedik yeniden…
Herkesin huzurunda itiraf ediyorum:: “Ben de onu seviyorum, ona tutkunum, ona aşığım vazgeçemiyorum!” Onun peşini bırakmak istesem bile o benim peşimi bırakmıyor. Bu Bir sevdaymış meğer..Birlikte ağladık, birlikte güldük..Sazın teline takıldı göz yaşlarımız, duygularımız coşunca ağladık, birbirine karıştı duygularımız. Kan kardeşi, can kardeşi olduk onunla..
Yüzlerce dostumuz, binlerce sevenimiz oldu. Hayranlarımız çıktı delice seven, hayranlarımız çıktı bizimle ölüme gelen. Sevgi yumağına dönüştü aşkımız, ipek böceğinin ördüğü ağ gibi ördü yüreklerimize, gönüllerimize sımsıcak sevgiler bıraktı unutulmayacak. Dostlarımızın sayısı gün geçtikçe artı ve ülke sınırlarını aşarak dünya ülkelerinin sevdalılarıyla buluşmaya başladı…
Artık çaresizim, artık bıraktım onunla uğraşmayı, “Gittiği yere kadar gitsin, inşallah hayırda buluşuruz!” O benim sevdam, o benim aşkım, o benim vazgeçilmez tutkum: Şiir Sevdam, şiirim ve edebiyatım, kültür- sanat aşkım!... Mevla nereye kadar gitmemize müsaade etmişse birlikte oraya kadar gideceğiz, sözleştik artık… Siz de dua edin bize: “İlahi Aşkta buluşalım” diye…