Bu Bir İsyandır…
Sn. Cumhurbaşkanı ,”üç-beş serseriye pabuç bırakmayacağız” dese ve yandaş basın, olayı ,Kobani’ye bağlasa da; Türkiye’de yaşanan son olaylar, tam anlamı ile bir isyandır. Kayıplar büyüktür. En önemlisi de ; Devletine sadık, samimi, dindar kesime karşı kaplan kesilen ; her türlü baskıyı-zulmü-hakareti-iftirayı-yalanı-haksızlığı mubah gören iktidarın; bu gözü dönmüş /bölücü /milli ve ahlaki değerlerden tamamen soyutlanmış/beyinleri tamamen yıkanmış/her tarafı ( kamu binalarını, alışveriş merkezlerini, okulları, karakolları, öğrenci yurtlarını, Camileri, kültür merkezlerini, iş yerlerini, otobüsleri, otomobilleri, evleri, benzin istasyonlarını, postaneleri) yakıp –yıkan-soyan-yağmalayan-/önüne gelen her kese( başta polisimiz olmak üzere)kurşun-molotof yağdıran –katil ruhlu kesim karşısında nasıl aciz kaldığını gördük.
Sn. Cumhurbaşkanı / Başbakan/( başarısızlığı iyice tescillenen )İçişleri Bakanı/ Türk yargısını perişan eden , tüm gücünü HSYK yı ele geçirmek için sarf eden Adalet Bakanı/ asli görevini bırakıp da, paralel takibi ve fişlemeler ile uğraşan MİT Müsteşarı; sadece laf üretmişlerdir. Ülke 2de can ve mal güvenliğinin yok olmasına seyirci kalmışlardır. Her tarafı eli silahlı vandallar işgal etmiş tir. Terör , tüm Ülkeyi esir almıştır. Devlet otoritesi yok edilmiştir.
- Bu isyanın koordinatörü ; devamlı olarak şımartılan, taviz verilen, baş üstüne çıkartılan, iktidarın ipleri eline verilen, terörist başıdır.
MİT görevini yapsaydı, en azından bazı tedbirler alınırdı. Kardeşi ile yolladığı mesajın , gerçek anlamı çözülürdü. Polise taş atan /subayımıza “Senin Devletin” diyen; devamlı hakaret ve şantaj yapan ; gerçek amaçları bölünme / isyan ve Öcalan’ın serbest bırakılması olan ;dış güçlerin güdümü altındaki; bu tipler böylesine pervasız davranmazlardı.
( Ümit edelim ki, terörist başının 15 Ekimde vereceği söylenen mesaj da da , bu kadar tedbirsiz ve aciz kalınmasın. Kandil , böylesine tehditler savurmasın. Ordu ve polis tam anlamı ile görev yapabilsin. İktidar ,güvenlik güçlerinin elini, ayağını bağlamasın.)
- Türkiye , Kobani’ye niçin yardım etsin? Niçin ,PKK ya ( hem de ağır) silah versin?
- Burada , iki terör örgütü çarpışmaktadır. Biz niçin bulaşalım? Niçin , Esad paranoyası ile Mehmetçiği cepheye sürelim? Niçin i BDP – HDP – PKK- KCK şer ittifakının oyunlarına gelelim? Çok istiyorlarsa , Kobani’ye kendileri gitsin . Sınırda tiyatrolar sergilenmesin. Niçin ,”Kobani düşerse İstanbul düşsün”?
- Biz ; zaten ,200 bin nüfusu olan bu beldenin , 180 binini , sınırlarımıza kabul ettik. Orada sivil kalmadı.(Bu arada Türkiye’nin her tarafı sığınmacılar ile dolu. Problemler, ihtilaflar arttı. Şimdi de , Çalışma Bakanı , kendi işsizimiz kalmamış gibi, mesaisini sığınmacılara iş bulmak için harcıyor.
- Asırlardır, Kürtleri ( Osmanlı’yı yıkmak, Türkiye Cumhuriyetini bölmek için ) kullanan ; ABD-Almanya-İngiltere-Rusya –Yunanistan –Fransa-İsrail-Ermenistan vs.nin kılı kıpırdamıyor. Gösterişli hava saldırılarının, boş binalara yapılan hücumların, ne yararı oldu? İŞİD ilerleyip duruyor. Zira , bu canavar da tüm diğer terör örgütleri gibi, kendi eserleri. Bol bol cephane harcıyor, silah sanayilerini teşvik ediyor , parasını da Araplardan alıyorlar. Bir bakıyoruz, İŞİD’in elindeki silahların çoğu , ABD ve Rus yapısı. Ve PKK’nın elinde de aynı silahlar var!
- NATO / ABD ve AB bize dost mudur? Biz bu kadar aciz miyiz? Niçin ikide bir buralardan destek istiyoruz? Niçin kendi ordumuza güvenmiyoruz? Niçin buraların talimatı ile , Suriyeli muhalifleri eğitmeyi kabul ediyoruz?
- Sayın Cumhurbaşkanım; Üzerinizde, çok büyük bir sorumluluk ve vebal bulunmaktadır. Zira,12 yıldır, bu Ülkeyi tek başınıza – kimseye danışmadan- farklı düşünenlere hayat hakkı tanımadan, yönetiyorsunuz. Her geçen gün de , yetkiniz artıyor. ( HSYK da , elinize geçti.) Devamlı gerilim politikası sürdürüyorsunuz. Farklı düşünenlere , muhalefete, her türlü hakareti / saldırıyı /baskıyı /kıyımı mubah görüyorsunuz.
Lütfen; Türkiye’nin içler acısı durumunu, uçuruma doğru gittiğimizi, iç savaş ve bölünme periyodunun başladığını görünüz.
Elbette, bu acı tabloda ; Başbakan ,Beşir Atalay, İç işleri Bakanı, Adalet Bakanı, Bülent Arınç, MİT Müsteşarı gibi, size hiç karşı çıkmayan ekibinizin /danışmanlarınızın/milletvekillerinizin de vebali büyüktür.
Bakınız, paralel yapı senaryosu ile ; iyi yetişmiş-vatanperver –dürüst kadrolar( poliste-yargıda-eğitimde, velhasıl tüm bürokraside) harcandı. Yerlerine , sadece yandaş oldukları için tecrübesiz- ehliyetsiz-tipler getirildi. Netice de Ülke yangın yerine döndü. Ne huzur kaldı, ne de can ve mal emniyeti. Ekonomi çöktü, tahminler tutmadı. Yolsuzluklar- Rüşvet- Uyuşturucu-fuhuş-kumar-cinayetler-lüks –israf-araç saltanatı-aşırı istihdam-İmar rantları-işsizlik-kıyımlar-kaçakçılık-Su ve elektrik hırsızlığı-vergi kaçakçılığı-terör-kadına şiddet- velhasıl ker türlü kötülük tavan yaptı.
Sayın Cumhurbaşkanım; Sizin kucaklayıcı, birleştirici olmanız gerekiyor. Lütfen , asli görevlerinize dönünüz. Her şeyi ,elinizde toplamaktan , tek başınıza tüm icraatı yürütmekten vazgeçiniz.