Bu Bayram yüreğiniz, Sevdiklerinizin kalbine demirlesin
Bu Bayram Yüreğiniz, Sevdiklerinizin Kalbine Demirlesin
Sonbaharın sonundayız. Eskiden bu aylarda kar yağardı, hayat felç olurdu... Bugünlerde havalar çook güzel. Güneş yazdan kalma cömertlikte parlıyor.. Evlerin duvarları henüz daha soğumadı, henüz doğalgazın vanası açılmadığından hem cebimiz, hem de evimiz sımsıcak.
Birde bu bayram yüreğimiz sımsıcak olursa değmeyin..
Sokaklar bile pırıl pırıl, ne kaçak kömür kokusu var, ne de kardan yolda kalma çilesi.
Ben derim hep, Allah fakir fukaraya acıdığından havalar sıcak geçiyor bu mevsim.
Bilmem farkında mısınız, bir hikmeti ilahidir ki, genellikle Kurban Bayramının ilk günleri güneşlidir.
.
Bayram tatili tam 9 gün.. İstanbul boşaldı deseler de inanmayın, kalanlar yetiyor zaten bu şehrin yorulmasına da, kaçıp memleketini gidebilenler karlı çıktılar bu işte...
.
Zira bana göre, “SEVDİKLERİNİN KALBİNE DEMİR ATTILAR”..
.
Köyüne gidenlerin çoğu kurban kesme kolaylığı, İstanbul’da kurban kesememe korkusuyla gittiler. İyide yaptılar hani, tam 9 gün boyunca güzel Anadolumun çimenlerine serem serpe yayılıp, kurbanlarını ferah, ferah kesecekler.. Hem de korkusuz, hormonsuz en doğal hayvanları alarak, kurban ibadetlerini en itikadi yönüyle, huşu içinde kesecekler....
Tıpkı İstanbul’a gelmeden önceki çocukluklarında yaptıkları gibi..
Tıpkı şimdilerde, bazılarının hala bir çok fedakarlığa katlanarak bu geleneği devam ettirdiği gibi…
Tıpkı benim gibi..
(Ben Kurbanımı çocuklarımla paylaşırım!.. Makalemi okumak için tıklayabilirsiniz..)……………………….
Gel gör ki şartlar değişti artık, tıpkı her şeyimizin değiştiği gibi..
Artık İstanbul’da böyle kurban kesilemeyeceğine herkes kanaat getirdi..
Zira devletimizin bir kurban politikası olmadığı için, İstanbul’da kurbanlık eskisi gibi gelmiyor, bundan sonra gelmeyecekte..
Beton yığınları arasında, basının kameraları önünde, ateş pahası maliyette kurban kesmek neredeyse imkansız hale geldi..
Bundan böyle, ben ve benim gibiler de artık ne yapsın biraz daha fedakarlık yaparak köyümüze gidip keseceğiz…
………………………..
Bakın köyüne dönecekler için Kurban Bayramı nasıl güzel geçecek;
Tıpkı çocukluğunda olduğu gibi belki ev ev şeker toplayamayacaklar ama, büyüklerin ellerini öpmek için köyün evlerini bir bir dolaşacaklar..
Mezarlılarına giderek, geçmişlerinin mezar taşlarından tutunarak dualar edecekler, hem de çocuklarıyla birlikte..
.
En önemlisi sılayı rahim yapacaklar..
Aileleriyle hasret giderip, akrabalarıyla bağlarını kuvvetlendirecekler..
.
Yaylası olan etini alıp yaylasına koşacak.. Buz gibi suyun kaynağında, tertemiz havada, meşe odunuyla metrelerce ateşler yakarak, düşen nar gibi korda pişirdiği en lezzetli etleri tadacaklar..
Sonra çoluk çocuk yediğini eritmek için meydana çıkacak, kimi yakar topunda koştururken, kimi de salıncaklarda biribirini sallayacak..
Komşu komşuyu sofrasına buyur edecek, ikramlar bir bir paylaşılacak..
Sonra ızgaradan kalan odun közünde kaynayan çayda demlenecek, yorgunluklarını giderecekler...
Moladan sonra kimi keyifle çimlerde yuvarlanacak, kimi çevirdiği çemberde saatlerce geçmişin hoş sohbetlerine dalacak..
O sohbetler var ya’.. İşte bu muhabbetler bayramın en sevinçli, en can alıcı tadına burada varılacak..
Geçmişin sevinci kahkahayla anlatılacak, üzüntüsünü buruk tebessümlerle atlatılacak..
Dünün muhasebesi, yarının hayalleri paylaşılacak..
Herkes eteğindeki taşı dökecek.. Kim geçen yıldan beri ne yaşadıysa onu diğerine ballandıra ballandıra anlatacak..
Hem de öyle bir sohbetler olacak ki, kahkahalar havada uçuşacak, kimseyi rahatsız etmeden yankılanacak taa ıssız, sessiz en geniş yayla vadisinin derinliklerinde...
.
Konu-komşu, eş-dost, akraba, çoluk-çocuk bir bir kaynaşacak..
Bayram, bayram gibi yaşanacak, bayramda kalpler tam 12 den vurulacak..
Bir sonraki senenin bayramına kadar yaşanan bu güzel hatıralarla avunulacak..