Bu Başkaldırı Mutlaka Tenkil Edilecektir
Diyarbakır Nevruz görüntülerine bakın, Habur görüntülerinden ne farkı var? Tek fark; Habur’da insan sayısı, Diyarbakır’daki Nevruz’a katılanlardan daha az. Görüntü aynı. Son 11. yılda geldiğimiz nokta bu. Ayrıştıra, ayrıştıra sonunda Kürt, bu topraklara egemen oldu. Hayırlı olsun; bunu, özleyenlere ve bekleyenlere…
Osmanlı, Girit’i aynen böyle kaybetti. Açılımlar, süreçler ile, barış, kardeşlik, analar ağlamasın slogonları ile kaybedildi. Sadece Girit mi? Bulgaristan toprakları böyle gitti. Balkanlar böyle elimizden çıktı. Aslında; Batı emperyalistleri; nifak soktu, projeler sundu, açılımlar önerdi ve koskoca Osmanlı Devleti yok edildi. Türkler, Tuz Gölü etrafına sıkıştırıldı. Mondros Mütarekesi, Serv Anlatması vb. oyun ve tezgahlarla; ordu lağvedildi. Anadolu toprakları işgal edildi; Türkler fakir, çaresiz, aç-susuz bırakıldı. Bana inanmıyorsanız; açın tarihimizi, okuyun, aynen böyle oldu. Türkler ve Türklük ortadan kaldırıldı.
Osmanlı yöneticileri; egemen oldukları topraklar üzerinde yaşayan kavim ve etnik grupların adlarını sayarken ve Kürt, Laz, Yörük, Rum, Ermeni, Abaza diye sıralarken; sıra Türk’ün adını anmaya gelince, “Etrak-ı bîidrak” diye anıyordu. Etrak-ı bîidrak, yani idraksiz Türkler…”İdraksiz Türkler” dedikleri bu toprakların gerçek sahibi Türkler; şahlandı, emperyalizmle savaştı, kan verdi, can verdi ve vatanını kurtardı.
Etrak-ı bîidrak’ı hep kandırdılar emperyalistler. “Barış” dediler, “kardeşlik” dediler, “analar ağlamasın” dediler. Aynen bugün dedikleri gibi, o günlerde de bu lâfları ettiler. Sonuç; kuru, verimsiz, ormansız, fakir İç Anadolu topraklarına hapsettiler. Ama bu hapislik kağıt üzerinde kaldı. Çünkü Mustafa Kemal gibi bir kurtarıcı çıktı. Onun silâh arkadaşları, onunla birlikte oldu. Asker kaçakları, haydutlar, eşkiyalar, hainler, işbirlikçiler, satılmışlar; Mustafa Kemal’in mücadelesini gerici isyanlar çıkararak, düşmanla işbirliği yaparak, engellemeye çalıştılar. Bazı bölge insanları; Kurtuluş Savaşı’na katılmayarak, hattâ bu hareketi engelleyerek arkadan vurdular. Fakat; “Etrak-ı bîidrak” dedikleri o yüce millet; topraklarını düşmandan kurtardı, devletini kurdu, Emperyalistlerin oyununu bozdu. Lozan ile varlığını bütün dünyaya tescil ettirdi.
Bugün ne oldu? Acaba, hâlâ bizleri “idraksiz Türk” olarak mı görüyorlar? Onun için mi halkımızı sürekli aldatıyorlar? O sebeble mi uluslararası yalanları doğru olarak halka pompalıyorlar? Evet, o “idraksiz Türk” olarak görülen asil Türk milleti; idraksiz olmadığını bir kez daha emperyalistlere, onların uşaklarına ispat edecektir. Ben şahsen inanıyorum.
Diyarbakır Nevruz meydan okumasının karşılığını Türkler mutlaka verecektir. Bırakınız, bu cumhuriyeti kuran bir tek Türk büyüğünün posterini, Türk bayrağı bile yoktu bu meydanda. Ne vardı? Apo vardı, bayrak zannettikleri paçavralar vardı, kin vardı, öfke vardı, yalanlar vardı, zehir dolu sözler vardı. Bu meydanda; Türkiye Cumhuriyeti yoktu, devlet yoktu, Türk yoktu, egemenlik yoktu. Barış ve kardeşlik adına; savaş çığlıkları vardı, zafer işaretleri vardı, düşmanlık vardı, öfke vardı, bağırtı vardı. Haklılar çünkü, Türk’ün sesi çıkmıyordu. Haklılar çünkü, herhangi bir tepki gösterilmiyordu. Haklılar çünkü, arzu ettikleri şekilde ve tezgahlarla Türkün idraki dumura uğratılmıştı. Haklılar çünkü, Müslümanlık çerçevesinde Türk tepkisiz hale getirilmişti. Haklılar çünkü, Türkler örgütsüz birer insan sürüsü halindeydi. Haklılar çünkü, Türk korkutulmuştu. Haklılar çünkü, Türk yalanlarla kandırılmıştı. “Tam zamanı” olarak düşünülüyordu bugünkü “açılım günleri”.
*Hain oluşuma takıldık ya! Diyarbakır alanında Türk bayrağının olmamasına takıldık ya! Yandaşlar, çanak tutucular, Kürtçüler, bölücüler, emperyal taraftarları; şimdi malûm TV’lere çıkacaklar, aynı kafadaki bu sözde gazeteci, yazar, bilim adamı cinsinden adamlar şunları söyleyecekler: “Bayrağa niye takılıyorsunuz. Önemli olan barış değil mi? Barış süreci değil mi? Yoksa siz anaların ağlamasını mı istiyorsunuz? Barış istemiyor musunuz? Türk bayrağı olup olmaması önemli değildir. Önemli olan barış ortamıdır.” diyecekler. Yine bizleri “Etrak-ı bîidrak” görerek bazılarımızı uyutmaya devam edecekler. İzleyin bakın, aynen benim dediğim gibi olacak. Madem ki Türk bayrağının olup olmaması çok önemli değilse; Nevruz alanındaki PKK’nın bayrak olarak kabul ettiği bu paçavralar neyin nesidir? Bayrak olmayacaksa, paçavralar da olmamalıydı. Anladınız mı yalakalar, yandaşlar?
Evet “tam zamanı” dediler ve Diyarbakır Nevruz etkinliğini gerçekleştirdiler. Bu yıl ki Nevruz başkaldırısı; kesinlikle kucaklaşma değildir, kardeşlik değildir, barış değildir. Tek taraflı bir başkaldırıdır.
Şuna inanın, bu başkaldırı mutlaka ve mutlaka tenkil edilecektir, mutlaka…