Brütüslerin Acı Sonu
Brütüs; hainliğin, arkadan vurmanın, aldatmanın, iki yüzlülüğün, adam satmanın ve entrikanın en muhteşem timsalidir.
Brütüsü tarihte ihanetin timsali abide şahsiyet haline getiren yaptığı ihanetin, çevirdiği entrikanın ve gizli hesapların zirve yaparak, karşısındakinde meydana getirdiği büyük şok ve derin sarsıntıdır. Bu kadar büyük bir tahribata yol açması, karabasan gibi ansızın ve hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkıvermesinden kaynaklanmaktadır. Roma İmparatoru Sezar’ın hiç beklemediği bir anda ve hiç beklemediği bir kişiden yediği hançer darbesi sonunda uğradığı şaşkınlık, üzüntü ve hayretle söylediği “sende mi Brütüs” sözü tarihe adanmış; devlet adamlarının, idarecilerin kulaklarına küpe etmeleri gereken ve her daim göz önünde serlevha olarak bulundurmaları gereken ibret tablosu çerçevelik altın sözdür.
Sende mi Brütüs sözü, duyguların ifade edilemediği, kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sözün bittiği son noktadır.
Tarihte ihaneti, hainliği, entrikayı bundan daha iyi ifade eden bir söz ne söylenmiş, ne de söylenebilecektir.
Tarihte belki Brütüs ismi ile bir tek kişi yaşamıştır. Ancak Brütüs ruhlu insanlar her devirde olmuş ve olmaya da devam edecektir. İsimler ve zamanlar değişse de Brütüs ruhu hiç değişmeyecek ve sonsuza kadar da var olmaya devam edecektir.
Niçin insanlar Brütüs ruhlu olurlar ya da bu ruhla hareket ederler? Brütüsleri ortaya çıkartan zaman, mekan ve sebepler nelerdir? Hakperestlik, samimiyet, dostluk, paylaşım, dayanışma, hizmette en önde ücrette en arkada ve kadirşinas olmak varken niçin insanlar en yakınlarına ihanet eder ve ikiyüzlülüğü tercih ederler? İşte tüm bunların çok iyi tahlil edilip genetik, psikolojik, inanç, ahlaki ve siyasi yönüyle başlı başına akademik inceleme konusu yapılması gerekir.
Her ne kadar çevrenin etkisinin olduğu düşünülse de brütüs ruhlu insanların genetik değerlerinin, atalarından almış oldukları kan ve nesep bağlarındaki karakter yapılarındaki bozukluktan kaynaklandığını ve uygun şartlar oluşunca da ortaya çıktığı düşüncesindeyim. Dünya üzerinde nice büyük değerler vardır ki en inanılmaz zor zamanlarda dahi karakterlerinin sağlamlığı ve mücadele gücünün büyüklüğü ile tanınmış ve çok büyük işler başarmışlardır. Ölüm kalım savaşı veren, en zor hatta imkânsız denilecek şartlarda Kurtuluş savaşını kazanan bu millet ve kurucu lideri varken başka örnek aramaya bilmem gerek var mı? Bu da göstermektedir ki bu imkan ve çevreyle değil atasoyu yani gen yapısı ile doğrudan bağlantılıdır.
Neşet kaynağı ne olursa olsun; ister çevresel faktörlerden, ister genetik olarak atasoysuzluğundan, isterse de ruh yapısındaki yetersizlikten kaynaklansın Brutüs ruhlu insanların ortak özellikleri hep aynıdır. Bu tür insanların tarihsel özelliklerini incelediğimizde ortak özellik olarak şunları görürüz:
*Benlikleri her zaman ön plandadır. Gururlu ve kibirlidirler. Kendilerini çok beğenirler. Fiyaka yapmayı, kendilerini dev aynasında görmeyi ve göstermeyi severler. Kendilerini her fırsatta tanıtırlar ve kendilerini takdim etmekten zevk duyarlar. Kendilerini yeri doldurulamaz görürler.
*Hep sözleri dinlensin isterler. Başka fikirlere ve düşüncelere tahammülleri asla yoktur. Çünkü onların doğruları herkes içinde doğru olmak zorundadır. Her şeyi en iyi onlar bilir. Söylenecek sözü onlar söylemelidir.
*Makam ve menfaat peşinde koşarlar. Hizmette en geride ücret ve mükâfatta en önde olmak isterler. Alkışlanmak ve takdir edilmek hoşlarına gider.
*İsteseler de hakperest olamazlar. Çünkü benlikleri ve yapıları itibariyle benmerkezci olduklarından menfaatlerine uymayan hiçbir şeyi kabullenemezler. Önemli olan kendi menfaatleridir. Menfaatleri mevzubahis olduğunda başkalarının menfaatlerinin ihlal edilmesi veya haklarının yenmiş olmasının onlar için bir kıymeti yoktur.
*Kendini aşamamış aciz insanlardır. Başkalarının dolduruşuna hemen gelirler. Menfaat ve makam peşinde koşmayı ön planda tuttuklarından hedefe gitmek için bir araya kolaylıkla gelebilirler. Düşüncelerini gerçekleştirmek adına her şeyi mübah görür ve her yolu denerler.
*Uygun zaman ve mekanı kollarlar. Öldürücü darbeyi vuruncaya kadar kendilerini gizlerler. Bunun için ince siyaset güderler. Gündüz başka gece başka yani bulunduğu ortam ve mekana göre hareket ederler.
*Yapıcı değil yıkıcıdırlar. Sinsidirler. Bana yar olmayan başkasına da yar olmasın düşüncesi ile hareket ederler.
*Kadir kıymet bilmezler. Kendilerine yapılan iyilikleri ve yardımları hiçbir şekilde hatırlamazlar, hatırlamak da istemezler, kendi yaptıkları çok küçük iyilikleri yada yardımları ise asla unutmazlar.
Tüm bunlar brütüslerde az yada çok bulunan özelliklerdir. Elbette hepsi bu kadar değil.
Brütüsleri her devirde ve her yerde görmek mümkün olacaktır. Ancak önemli olan Brütüslerin olması değil Brütüsleri kullananlardır. Brutüsü kullananlar olmasa brütüsler olmazdı.
Peki her devirde ihaneti temsil etmiş Brütüsler istediklerini alabilmişler midir? İhanete değmiş midir? Attıkları taş kurbağaları ürkütmüş müdür? Bu sorunun cevabını arayanlar tarihe baksınlar. Orada Brütüslerin acı ve hazin sonlarını göreceklerdir.
Dünya tarihi ve siyaseti hedefine ulaşabilmiş bir Brütüsü henüz kaydetmemiştir. Muvakkaten hedefine ulaşmış gibi de olsalar da uzun soluklu olmamış ve bir ihanetle alaşağı edilmişlerdir. İhanet eden ihanete uğrar.
Satanı satarlar. Brütüsler çoğu zamanda ellerinde ki kendilerine verilen imkânları kaybetmişlerdir.
Brütüsler için belki de en acı şey, şerefle bitirilmesi gereken hayat sahnesinde ki rollerinin Brütüslük olması ve tarihe adlarını bu şekilde yazdırmış olmalarıdır. Brütüslükleri ile öncelikle vicdanlarına ihanet ettiklerini de unutmamak gerekir. İhanet eden insanda her şeyden önce kendi ruh dünyasında her ne kadar kendisi görmek istemese vicdanı ile hesaplaşmalar yaşayacak ve belki de kaldıysa utanma duygusu kendisinden utanacaktır. Vicdanların da ve toplum nezdinde bir satan olarak alınlarında o lekeyi ömür boyu taşıyacaklardır. Dostlarını ve vicdanını satan, kendisine güvenilmez bir şahıs olarak görüleceğinden ihanetin dayanılmaz hafifliğini yaşayacaktır. Üzerinde ki çevrilen “bugün onu satan yarın beni satmaz mı?” bakışlarından rahatsızlığıyla brütüslük bunalımına girmesi de kaçınılmaz olacaktır.
Bu kaçınılmaz sonu her brütüs eninde sonunda yaşayacaktır.