content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

04 Haz

Bölünme ve Faşizm

Faşizm tanımlanamaz. Faşizm yaşanarak öğrenilir. Her ülkenin kendi kültürüne, kendi sermaye yapısına ve örgütlülük durumuna göre faşizmi vardır. Seçimler sürecini yaşadığımız şu sırada, seçimlerden değil de  faşizmden söz etmemizin sebebi, faşizmin de bir meşruiyete ihtiyacının var olmasıdır. Yoksa seçimlerde yapılmasa, nasıl olsa,  Amerika’nın tam desteği arkasında yoluna devam edebilir.

Ama bir meşruiyet meselsi var. Bu meşruiyet görünürde de olsa, şekil olarak da olsa, böyle durum tüm iktidarlar için geçerlidir. Faşizmin şiddeti kendi tekelinde tutabilmesi için 1- Kendini destekleyen bir zümre olacak, 2- O, zümrenin dışındakilere de, kendini kabul ettirmesi için görünürde de olsa bir meşruiyete sahip olacak. Bölünen ve toprak kaybeden  tüm ülkelerde, bölünmeden önce  faşist yönetimlerin iş başında olduğunu biliyoruz. Herkesin bildiği bir örnekten gidersek, Hitler Almanya’sı buna örnektir. Osmanlı buna örnektir. Bir ülkede faşizm varsa, bölünme ve toprak kaybı kaderdir. Çünkü faşizmin kendisi, halkları bölücü bir karaktere sahiptir. Bir zümrenin desteğini alarak, geri kalan kısmını ezdiği için, zaten kendi içinde kendi mikrobunu da taşır.

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana, yani 1923’den bu yana Türkiye hiç bu kadar bölünme tehlikesi ile karşı karşıya kalmadı. Darbe
dönemlerinde bile Türkiye hiç bu kadar iç ve dış saldırıya maruz kalmadı. Gelin yaşadığımız faşizmin yol haritasına, kısaca bir göz atalım.

Faşizm iktidara gelmeden önce, kimlerin desteğini demokrasi adına almıştı? Başta liberallerin, serbest Pazar destekçilerinin, yetmez ama evet diyen sahte solcuların, tarikatların tamamının, CHP’nin ve MHP’nin desteğini almıştı. CHP Tayyip’i Başbakan yaptı, MHP de Gül’ü Cumhurbaşkanı yaptı. Faşizm devleti ele geçirdikçe, kendi medyasını kurdukça kendini daha önce destekleyen safraları birer birer sırtından attı. Kendini destekleyen tarikatlarla bile teker teker yollarını ayırdı. Ve faşizmin gerçek tanımı olan, belirli bir zümrenin ve belirli bir sermayenin desteğine döndü.Fethullah tarikatının dışındaki tarikatları tanımıyor. Kendisinin büyüttüğü sermayenin dışındaki sermayeyi azarlıyor. Dün gene ordu içinden general tutuklamaları devam etti. Böyle giderse orduda general kalmayacak. Devlet Bahçeli'nin durumu hala kavramadığı anlaşılıyor ki; bu duruma cepheden karşı çıkmak yerine, destek verircesine, “Generaller olmasa da, onbaşılar orduyu yönetir” diyor.

Öte yandan Zaman Gazetesi işaret fişeğini attı bile. Seçimden sonra, Başbuğ ve bazı eski genelkurmay başkanları tutuklanacak.

Tüm generalleri tutuklanan Genelkurmay Başkanı NATO’dan mı general ithal edecek?

Her halde bir Amerikalı generalin komutayı ele almasının zamanı geldi. Özetlersek; seçimleri dahi beklemeden faşizmini ilan etmiş bir yönetim ile karşı karşıyayız.

Her Allahın günü muhalefet liderlerine alçak, namussuz diye hitap etme şekli, faşizmin hakaret ile sindirme aracıdır. Hakaret gücün
ifadesidir. Güç Amerika’nın gücüdür.

 

 

 

 

 

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank