Bol Bol Dedikodu Yapınız…
Küçükken babam ''Büyüklerin yanında konuşulmaz..'' der, konuşmamıza
imkan vermezdi. Bu terbiye ile büyüdük, zamanla büyüklerin her
bildiğinin ve bize anlattıklarının doğru olmadığınıda gördük.
Öğrendik, ondan sonra ben bazı büyüklerle hemde toplum içinde onların
anlattıkları konusunda tartışmaya başladım. Niye, büyük dediklerimiz
bana ve çevredekilere gözümüzün içine baka baka tarihi yanlış
anlatıyor. Coğrafyayı yanlış anlatıyor, sosyal bilgileri yanlış
anlatıyor, anlatıyorda anlatıyor. Nasıl olsa karşısında kendisini
sessizce dinleyen bir kitle varsa, büsbütün coşuyor. Yalanlarını
dinleyen ve gerçekleri bilmeyen kişilerde bu yalanları gittikleri
yerde ''Bu gün falanca ile oturduk, bize bunları bunları anlattı.''
diye o yalanları başka yerlerde de anlatarak yalan bilginin dünyayı
dolaşmasına zemin hazırlıyorlar.
Bu konularda büyüklerin söylediği bir başka atasözüde ''Atalarımız
demiş ki söz gümüşse sükut (susmak) altındır.'' şeklinde ki atasözü,
ben buna benzer atasözlerinin çoğunun üzerinde uzun uzun düşünmüş ve
atalarımızın niye böyle dediklerini hep merak etmişimdir. Ne yazık ki
bu tür sözlerde hep Türklerin olduğu bölgelerde çok yoğun, bunları
birileri uydurup uydurup piyasaya sürüyor. Atalarımıza düşkün olan
milletimizde yıllardan beri suskunluğunu koruyor, oysa insanoğlu'nun
beyni dedikoduya meyillidir. Nitekim ABD'de yapılan bir araştırmada
dedikodu yapanların stresten uzak yaşadıkları,
dedikodu yaparak stresi yendikleri ortaya çıkarılmış.
Dedikodu bizde ayıp olarakta nitelendirilir, oysa dedikodu gerçeklerin
ortaya çıkması içinde iyi bir vesiledir. Bakın politikacılara bazı
konularda aslı astarı olmayan dedikodular üreterek toplumu nasıl
dalgalandırıyorlar, oysa gerçekleri hep onlar söylemiyor. Bazen
boşanan bir hanımefendinin söylediği sözlerden (dedikodulardan)
gerçekler gün yüzüne çıkıyor, bu durum aslında yalnızca bizde de
olmuyor. Başka ülkelerde de oluyor, bu nedenle stres içinde bulunanlar
Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bu araştırmaya inansınlar. Her
konuda bol bol dedikodu yapsınlar, bu arada dedikodu ile ile iftirayı
karıştırmayalım. Bir insanın yapmadığı bir konuyu yapmış gibi
anlatırsanız bu iftira ve yalandır, dedikodu ise masumdur. Bu arada
kadınların günde 15.000 kelime ile konuştuklarını bilin yeter,
bayanlar bunun 5.000 kelimesini dışarıda gezerken arkadaşları ile
dedikodu yaparken harcarlarmış. 10.000 kelimesini akşam eve gelecek
kocaları için saklarlarmış, akşam onların başını şişirmek için
kullanırlarmış. Yoksa erkeklerin Cumartesi-Pazar günü evden maça
kaçmalarının nedeni bu olabilir mi ? Erkekler ise günde 5.000 kelime
kullanırlarmış, demek ki çoğu erkeğin süt dökmüş kedi gibi suskun
durmasının nedeni bu.
Bu arada Yunanlılar için yapılan bir araştırmada her Yunanlının 5
dakikada 1 kavga ettiği şeklinde, Allahtan bizde böyle değil. Ama
geçen gün şunu düşündüm, ne zaman biz 2.5 dakikada 1 kavga ederiz.
O zaman süper ülke oluruz, yükselmenin bedeli de dedikodu yapmaktan.
Hakkını aramaktan ve kavga etmekten geçiyor, bu da dedikodunun bir
başka şekli. Bunları uzun uzun düşündüğünüzde dedikodu yapmanın
faydalı olduğu anlaşılıyor, bu nedenle gece gündüz durmadan dedikodu
etmenizde fayda var. Bana kalırsa da bol bol dedikodu edin ve stresten
uzak durun, doktorlar bile psikoloji hastalarına ''İçinize atmayın,
söylemek istediklerinizi söyleyin..'' demiyorlar mı ? Hakiki bir
dedikodu bana göre gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına, her konunun yerli
yerine oturmasını sağlar.