Bizim oralı Memiş (I)
Başkasının hayat hikayesine ne gerek var. Hepsinin hikayesi nasıl olsa sonunda bir demişti. Onun için ha onunki, ha da benim ki, ne fark eder. Hepimizin çektiği hep aynı çile, aynı dert. ... bunları çekmedik aramızda kim kaldı ki, demişti.
Sonrada eklemişti. Şayet varsa, zaten onlar da bizden değil. Anlatsak da anlamazlar. Çünkü onlar aklın kıymetini bilip, hem çok yönlü, hem de çok iyi kullananlar demişti.
Demesine demişti de daha sonra neden unutulup terk edildiklerine de kendi aklınca bir türlü anlam verememişti. Onun için de onlarca yıl geçmesine rağmen ne söyleyip, ne söylemeyeceğini de halâ bilemiyordu. Hatta söylesem deli, söylemesem aptal diyorlar dedi.
Şayet daha fazla şey söyleyecek olursam dedi. O zaman da sen yalan söylüyorsun deyip, sözde yalan dolanlarla insanın başına bin bir türlü bela sarıyorlar. Daha sonra da insanı paçavraya çevirip eşten dosttan uzaklaştırıyorlar demişti.
Çünkü kainatı oluşturan doğanın aklı; her türden insanı yetiştiriyor. Onunla başa çıkmak çok zor. Her babayiğidin harcı değil. İşte bu yüzden günümüzde bize doğru yolu gösterip, doğru yön verecek insanı bulmak her şeyden çok daha zor. Onun için aklımızı kullanıp, okuyup, düşünmeliyiz ki... demişti.
Bizler de bu gün için yaşamına imrendiğimiz batılılar gibi yaşayabilelim. Hatta onları bile kıskandırıp gıpta ettirebileceğimiz bir yaşam tarzına doğru gidelim...
Allah’ında, insanlığın da zaten bizden istediği bu değil mi? Demişti. Bizim Oralı Memiş.
Bizim çok bilmiş Memiş’in sözleri yıllardır kulağımdan hiç çıkmaz. Tıpkı bizlerden akıllı çok bilmişlerin ara sıra düğünlerde çalınan davul sesi gibi, seslerinin uzaktan hepimize hoş gelmesinde olduğu gibi...
04.03.2008
Cahit KARAÇ