Bizi, Yazınca Trsacağımızı mı Düşünüyorsunuz?
Sahipiz yaşayamayanlar, illa ki bir yere dayanarak yaşayanlar, sahibinin sesi olanlar, dönem dönem değişen sahiplerinin sesi olanlar şimdi de yeni bir göreve soyundular.
Yeni sahibimin yanlışlıklarını yazarsın ha... Şimdi görürsün sen deyip, arşiv yazılarımızı karıştırıyorlar. Seviniyoruz, hiç olmazsa polemik nasıl yapılır öğrenirler...
Ortağımız parayı nereden bulmuş ve gazetemize ortak olmuş muş... Vah vah zavallı kardeşlerim. Vah... Sahi yolsuzluğumuzu buldunuz? Ne olacak?
Biz Hanay Handan Toprak Benli'yi, kocası olan Eşbaşkanı yazıyoruz sahi size ne oluyor? Bizi, yazınca tırsacağımızı ve korkacağımızı mı düşünüyorsunuz?
Sahi siz gazeteci değil misiniz? Gazetenizi çıkardığınız günden beri manşetlerinizi, haberlerinizi hiç kontrol ettiniz mi? Sağda solda konuşuyor muşsunuz ya, 'o belediyeyi, şu belediyeyi neden yazmıyor?' diye... Halbuki arşiv karıştarmayı biliyorsunuz. Ne kadar çok yazdığımızı göreceksiniz oraları. Sahi siz kabzımal mısınız? Siz neden yazmıyorsunuz?
****
Oturup iki satırı düzgün yazamayacak olanlar ise, gelecek vaat eden, mesleğimizin gelecek vaat eden kardeşlerini, tetikçiliğe soyundururlar.
Sahipleri yanıt vermesi gerekirken, sahibin sesi olanlara söyleyecek sözümüz yok. Onlar tetikçi olmaya karar vermişler. Allah taksiratlarını affetsin...
Eteklerinizde ne varsa dökebilirsiniz.
Tüm arşiv yazılarımızı karıştırabilir, ne biliyorsanız hepsini yazabilirsiniz.
Ailemizle, bizimle ilgili ne biliyorsanız hodri meydan. Öyle hikayelere, tehditlere papuç bırakacak göz yok bizde... Varsa yolsuzluğumuz, şantajımız, usulsüzlüğümüz yazmayan herkesi müfteri ilan ediyoruz. Başka bir şey diyeceğim de, söz buraya
yazılmıyor ki...
Sahibinizle ilgili belgeli ve dayanağı olan her haberi bu gazeteye koyacağız.
Öyle üstü kapalı tehditleriniz, yazdıklarınız bizi bir adım bile geri adım attırmaz. Aksine sahiplerinizle ilgili daha çok haber yapmamıza ve gündemden düşmemesine katkıda bulunuyorsunuz. Allah sizden razı olsun...
Ve bir gün sahibiniz, kapınızdan sizi uzaklaştırdığında ise o zaman halinize bakıp sadece ahlanıp vahlanacağız.
****
Nazım Hikmet'in, "Bir provokatör üstünde hiciv denemeleri"ne Safa'nın isminin yerine tetikçi arkadaşlarımızı ve sahibinin sesini ve de kalemşörlerini koyun öyle okuyun. Hicivin bir bölümünü sizinle paylaşayım.
Sonra da, zavallı hale dönüşmüş, her akşam içip içip sahibine yaranabilmek için, sahibine mesajlar atan izin isteyenlere ne kadar yakıştığını anlayın.
BİR PROVOKATÖR ÜSTÜNDE HİCİV DENEMELERİ
"Sen ölmedin, seni öldürdüler zavallı kadın." T.F.
Sen çıkmadın
çıkardılar karşıma seni!
Kıllı, kara elleriyle tutup enseni
gövdeni yerden bir karış kaldırdılar,
sonra birden bire
bırakıp yere
seni pantolonumun paçasına saldırdılar.
Bir düşün oğlum,
bir düşün ey yetimi Safa
bir düşün ki, son defa
anlıyabilesin :
Sen bu kavgada
bir nokta bile değil,
bir küçük, eğri virgül,
bir zavallı vesilesin!..
Ben, kızabilir miyim sana?
Sen de bilirsin ki, benim âdetim değildir
bir posta tatarına
bir emir kuluna sövmek,
efendisine kızıp
uşağını dövmek!.
Sen de bilirsin ki, jurnal esnafı, senin gibiler
tutulup kulaklarından birer birer
eşhir edilirler..
Ben, sadece söküp
bir fitnenin otuz iki dişini,
ve Babıâli kaldırımlarına döküp
geleceğini, geçmişini
aldım omuzuma işte bu teşhir işini....
.....
biz,
gölgemizi bile çiğnetmeyiz adama!
Bir düşün oğlum,
bir düşün, ey, göbekli patron veletlerinin
"Doğru yol" göstericisi,
bir düşün ey yetimi Safa,
bir düşün ve hatırla ki, son defa:
......
Yoktur şimşiri kahrını inkâra niyetim...
Kokla, çek ve iç,
üzülme hiç...
Billahi cihan bilir ki, sen
kahraman, ulusal muhaliflerimizdensin!
Kokla, çek ve iç
üzülme hiç.
Yalnız, ara sıra
bakıp aynalara
bir deve derisinden beli değnekli Hacivat düşün.
Bir düşün oğlum :
müdahin, çelebi hazreti Hacivatın
giyerek harp ilahı göbekli Mars’ın üniformasını
kahramanane bir dalkavuklukla hesap sormasını.
.....