Bizi Bize Bırakın
Toplumların yaşadıkları kargaşa ve huzursuzlukların sebebi gerçekten uzak her türlü şüpheye açık asılsız söylentilerden ve uygulamalardan ortaya çıkmaktadır.Dilden dile dolaşan yakıştırmalar ve uydurmalar insanları bir birine düşürmüş, inandıkları gerçek değerlerden uzaklaştırmaya başlamıştır.
Bireyin kendi vardığı kaygıya farklı ve süslenmiş duyumlardan dolayı kendisinin de inanması bunu bir gerçek gibi düşünebilmesi ne acıdır ki her geçen gün bunu görmekteyiz. Bu durum bizim ne kadar duyarsız ve cahil olduğumuzu ortaya koymaktadır.
Önce insanın kendi varlığını sonra diğerlerinin varlığını kabullenmesi medeniyetin önemli bir unsursu değimlidir. İçinde bulunduğumuz kargaşa ortamının yaratıcıları kim diye sorguladığımızda karşımıza çıkan yine insandır. Bu insanlar neden bu duruma gelmişler ya da onları buna iten sebepler nelerdir bunların bir çözüm bulması en acil işlerimizden biridir. Çözüm mercii ise yönetenlerdir. Öyle ise senlik benlik davasını bırakıp ülkemiz insanının huzur bulması için önemler alınmalıdır. Seçim meydanlarında verilen sözler tutulmalı öncelikler sıraya konulmalıdır.
Yalan ve tutarsız vaatlerle aldatılan beklediğini bir türlü elde edemeyen toplumlarda iç kargaşa, bir birlerini anlayamama ve bunlardan doğan sorunlar sürekli çoğalmakta ve toplu oluşturan insanları bir birine düşürmektedir.
Var oluşumuzun sebebini anlamış olsaydık, bizler neden insanız bilebilseydik belki dünya bu hale gelmeyecekti.
Yönetenler yönetilenlere verdikleri sözü tutsaydı, asılsız vaatler verilmeseydi, çıkar uğruna birilerine yama olunmasaydı bu gün ki yakınmalarımız olmayacaktı.
İnsanları bölmek ya da ayrıştırmak yerine kalkınmada, ekonomide, birlik ve beraberlikte önceliklerimiz ele alınıp çözüm aransaydı bir birimize de düşmeyecektik. Yıllarca dost bildiğimiz insanları düşman bilmeyecektik.
Din ve devlet işlerini bir birine karıştırmadan, din, dil, ırk ayrımı yapılmadan eşit gözle bakılsaydı herkese yaşadığımız acılar yaşanmayacaktı.
Milli servetimiz sadece ülkenin kalkınmasında kullanılabilseydi daha anasından doğmayan çocuklarımız borçlu olmayacaklardı.
Eğer bizler kurtuluş savaşındaki ruhu taşıyabilseydik bu gün ülkemiz içerisinde yeni sınırlar çizme hayalleri kurulmayacaktı. İnsanımız yıllarca uyutulmasaydı bu gün bizde gelişmiş devletlerin milleti gibi olacaktık. Şimdi bize inandırılmaya çalışılan gelir düzeyimiz arttı hikâyeleri gerçek olacaktı. Her birey milli gelir dağılımından adaletli bir şekilde payını alacaktı.
Maalesef hep uyutulduk hem de aç ve susuz uyutulduk. Halen buna devam etme çabaları sürdürülmektedir. Fakat artık millet uykudan uyandı, gözümüz açıldı gerçekleri görebiliyoruz. Kimin dost kimin düşman olduğunu sezebiliyoruz. Acılara gülmeden mücadeleden tat alabiliyoruz.
Dini ve din düşmanlarını bir birinden ayırabiliyoruz. Kimin yüzünde maske var görebiliyoruz.
Şudur arzumuz ülkemiz toprakları üzerinde kardeşçe yaşamak, sizler karışmayın kendi görevinizi yapın inanın bu insanlar daha güzel anlaşacaklardır.
Atatürk’ün bize emanet ettiği Cumhuriyetin kıymetini daha iyi bileceklerdir. Ama sizler bozmayın bizim aramızı, bizler millet olmayı bildik siz de devlet olmayı bilin.
Din ve medeniyet iki kardeştir, kendi çıkarlarınız için düşman etmeyin bir birlerine. Bizi bize bırakın siz kendi işinizi yapın.