Biz Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkleriz
“Ölünün arkasından konuşulmaz” derler ama insanın “bam teli”ne basılınca doğruları da dil söyleyiverir. Mehmet Ali Brand “A, a! Ben Kürtmüşüm, yeni öğrendim” demedi mi ölmeden 4 ay önce? Sanki uzak bir tarafının Kürt olduğunu bilmiyordu! Aslında anasının soyu Kürtmüş. Kürtlük moda oldu ya! Babası Kürt değil, amcaları Kürt değil, anası doğrudan Kürt değil, babadan dedesi Kürt değil; ama annesinin annesi Kürtmüş.
Mehmet Ali Brand, Türklükten hemen çark ederek, Kürtlük modasına uydu ve “Ben Kürdüm” diye ortaya çıktı. Hatta, İzzet Paşa adıyla program yapan bir televizyoncu röportajında sordu. “Peki Kürt değil de, Ermeni olsaydın, açıkca söyler miydin?” Mehmet Ali Brand “Tabiki! Benim saklayacak hiçbir şeyim yok. Ermeni olsaydım da bunu açıkca söylerdim” diye cevap verdi. Hadi be, seni oportünist adam seni! Sen annenin annesinin Kürt soyundan olduğunu yıllarca sakla, sakla; sonunda modaya uy ve “Ben Kürdüm” de. Ermeni olsaymış yine açıkca söylermiş! Kim inanır sana? Sonra, annenin annesi Kürt olunca Kürt mü olunurmuş?
Develili Seyranî adlı bir 19. yüzyıl aşığımız var. O bir şiirinde aynen şöyle söylüyor.
“Ermeninin Rum’un yağlı ketesi
Kaypak Müslümanı dinden çıkarır.”
Brand ve bunun gibiler, kaypak Müslümanlardır. Kim güçlü ise onun yanındadırlar.
Şimdi gücün; Türklüğün dışında bazı yerlerde olduğunu zannetti ya, hemen çark etmişti. Hiç kuşkunuz olmasın Brand yaşasaydı, mutlaka “akil insan” seçilirdi, mutlaka…
Sözün burasında şunu söylemek istiyorum; “akil insan” konusunu ben 8 Eylül 2012 tarihinde gazeteme yazmıştım. Okuyucular hatırlarlar. Bu kelimenin yanlış olduğunu “akil”, “âkil” kelimelerinin yazılışının böyle olmadığını söylemiştim. Doğrusu “âkıl” olarak yazılmalıdır, demiştim. Çünkü akil; “yiyici, rüşvetci, yamyam” anlamına geliyor. Bu şekilde kullanılmasının dil yanlışı olduğunu belirtmiştim. Ama halâ yazılı, görsel ve sosyal medya yanlışlığı devam ettiriyor. Kendileri bilir. Seçilen adamların bazılarına zaten bu unvan ve akil kelimesinin anlamı yakışıyor. Onlar kendilerinin “akil adam” olduğunu kabul etmeye devam etsinler, basının cühelâsı da bu unvan ile onları pohpohlamaya devam etsin.
Tanzimat edebiyatı şairi Ziya Paşa şöyle demişti.
Her âkıle bir derd bu âlemde mukarrer
Rahat yaşamış var mı güruh-ı ukalâdan
Şükür ki Türkiye’de “kâr-ı âkıl insanlar” çok var. Biz, “akil” ve “âkil” değiliz, biz “âkıl” insanlarız, biz “güruh-ı ukalâ”danız.
Biz soyunu sopunu inkâr edenlerden değiliz. Biz gücün yanında yalaka değiliz. Biz “taraf” değiliz.
“Taraf” olanlar, bizim için “Brakisefal Türkleri” demişler. Biz şükür onlar gibi; “Sorossefaller” değiliz, “dolarsefaller” değiliz, “liboşsefaller” değiliz, “yalakasefaller” değiliz, “abdsefaller” değiliz.
Biz neyiz? Biz Türküz, Türkoğlu Türküz. Biz “Anayasa’dan Türk milletinin adı çıkarılamaz” diyenlerdeniz. Biz “brakisefal Türkleri” değiliz; biz bugün öz vatanımız olan Anadolu’da yaşayan Türkleriz. Biz, Türkiye Cumhuriyetini kuranların şerefli torunlarıyız.