Biz İyilikler Dileyelim…
Doğrusu bugün yazacaklarımıza farklı başlamıştık.
Türbülans yaşayan siyasetin ekonomiye etkilerini analiz edecektik. Açıkçası, beklenen Eylül sendromunun tahminlerin ötesinde, siyasetten öte ekonomide yaşanabileceğine işaret edecektik.
Başladık yazmaya… Küresel piyasalarda rüzgarlar sert eser, Amerikan Merkez Bankası FED, QE’den, (parasal genişleme) çıkma sinyalleri verirken, fırtına özellikle gelişmekte olan piyasaları bekliyor ve tam bu sırada Türkiye’de siyasi risk primi hızla yükseliyor.
Çalkantılı süreçlerde ekonomi için temel nokta istikrar. Lakin bizde fay kırıkları artmakta. Suriye sınırı ateş çemberi, gezi olaylarının yansımaları arzu edilen hoşgörü ortamı yaratılmadıkça belli ki bir süre daha tırmanacak ve son olarak Ergenekon kararlarıyla adil hukuk sistemine duyulan güvenin zedelenmesi. Tüm bunlar istikrarı koruyan sistemi, kolonlarından sarsacak etkiler… Ve devam edecektik….
Lakin, bugün bayram. Bayram, umut, yeni başlangıçlar dilemek demek, güzellikleri yürekten temmeni etmek gerek… Öyle yapalım, en iyisi ekonomide temennilerimizi sıralayalım… Merkez Bankası radarına yeniden enflasyon girdi. Birkaç gün önce Temmuz rakamları açıklandı. Artışlar beklenenin ötesinde. Yıllık enflasyon TÜFE'de yüzde 8.88, ÜFE'de yüzde 6.61.
Yaz aylarında normal olarak düşmesi gereken enflasyon, artan akaryakıt fiyatlarının etkisiyle adeta roketledi. Merkez Bankası’nın yıl içinde 3 kez revize ettiği enflasyon tahminini bir kez daha güncellemesi gerekiyor. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, genişletilen faiz koridoru ve Eylül’den itibaren baz etkileri, gıda fiyatları ile enflasyonun yeniden düşme eğilimine geçeceğini söylüyor. Zor ama haydi ilk temennimiz bu olsun… Büyüme, işsizlik, gelir dağılımındaki uçurum olmak üzere beraberinde onlarca ağır sorunu taşıyacak enflasyon temenni edelim ki, bu yılı çift rakamlara çıkmadan atlatsın…
Diğer önemli temenni elbet cari açıkla ilgili. Ne yazık ki burada esas unsur, yalnızca artan akaryakıt fiyatları değil . Değer kaybeden TL’ye rağmen ihracat tıkandı, artmıyor. Durmadan AVM, rezidans inşa etmek üretim ekonomisini canlandırmaya yetmez, ihracatta dış ticaret açığını hızla azaltacak hamlelere ihtiyaç var. O zaman ikinci temenni de bu olmalı.
Temennilere başladık ve yazılacak yüzlerce başlık sırada. Genç işsizliği büyük sorun. Eş dost katkısıyla kapağı atanları saymayın, üniversite mezunu 1500 TL’den iş buldu mu şanslı.
Bu rakama evlenecek, kira ödeyecek, çocuklarını okutacak!
İyi şeyler yazacaktık, daldık gidiyoruz. Tamam, bugün bayram. Genel temenniye geçelim. Artık senede 220 milyar dolar dış finansmanla geçimini sürdüren bir ekonomi olduğumuzu fark ederek, toplumun tümünü yeniden kucaklayacak, yapısal reformlara başlanmasını dileyelim.
Çingenenin akıllısı hem derdini hem şarkısını söylermiş, biraz öyle oldu…
Velhasıl, Kendini ve fikirlerini bulutların üzerinde konumlandırmadan, hükmetmeye değil anlamaya çalışarak, demokrasiyi kendine değil özüne göre harmanlayan bir ülke yönetim tarzına dönmek için iyi bir vesile olsun bu bayram.
DYO’NUN BÜYÜK BAŞARISI
Yaşanan hengame arasında güzel bir haber, iyi bir soluk İzmir’in; Türkiye ve dünyadaki yüzaklarından, güçlü markası Yaşar Holding’den geldi. Asırlık çınar DYO Boya, İtalya’nın çınarı sayılacak Casati markasını satın almak için kolları sıvadı. DYO boya sektöründeki yabancı istilasına yıllarca pazar paynı artırarak başarıyla direnmişti, şimdi rakiplerini satın alıyor, fabrika yatırımlarını hızla sürdürüyor, üretim ekonomisine katkıda bulunacak hamlelere devam ediyorlar. Doğrusu son zamanlarda yabancı yatırımlar, ortaklıklar şirket satın almaları konularında pek sessizleşmiştik, iyi geldi. Üç ayrı ülkede üretim yapan DYO yeni satın almayla birlikte özellikle ihracat ataklarını artıracaktır. Ege’nin bu köklü markasını yurtiçi ve dışında güçlendiren, başarılı yönetici Ahmet Yiğitbaşı ile ekibi kutlamayı hak ediyor…