Birisi Polis, Savcı Arıyor…
İzmir’de bir internet gazetesi var.
Şehrin plaka numarasını ismine koymuş.
Bir de dertli yazarı mevcut.
Suçlamaları ağır, iddiaları vahim.
Meğer aylardır yazıyormuş. Haykırırcasına…
İsyan noktasına gelmiş.
*
Köşesinde biri merkez, diğeri sahildeki iki belediyeyi hedef gösteriyor.
Son başlığı:
“ Tuzu bile kokuttunuz! Peki, ne zaman doyacaksınız?”
Kendine göre tespit ettiği yolsuzluk, çirkin ilişkileri isim vererek ilan ediyor.
Yetmemiş gibi…
Resimlerini de yayınlıyor.
Hepsi siyasi, partili ve çoğu belediye meclis üyesi.
*
İzmir’in göbeğindeki ilçe belediyesinde “ ekip-çete” diye yapıdan söz ediyor.
Her inşaat, oturma ruhsatını tarifeye bağladığını…
Buradan belli isimlerin nemalandığını…
Tüm bunlara rağmen kulakların kapandığını…
Aslında tüm belediye çalışanlarının haberdar olduğunu…
Yerel seçim öncesi kasa doldurulduğunu yazıyor.
Nalına, mıhına…
*
İsim, cisim, adres vererek kaleme aldığı bu iddialara kimse kulak asmamış olacak ki…
Son yazı anonsunda patlamış:
“ Memlekette savcı, polis yokmuşçasına…
E.Y darp edilse, ölüm tehditleri alsa bile…
Yazmaya devam edecek”
Diyor!
*
Meslek anlayışımız; her lafa, iddiaya sağır kalmamaktır.
Meslek görevimiz; gördüğümüzü, duyduğumuzu yansıtmaktır.
*
Bu kalem sahibi feryatta.
Darp, ölüm tehdidi falan filan önemli şeyler söylüyor.
Başvurmuşta, sonuç alamamış gibi…
“ Savcı ve polisin” yokluğundan söz ediyor!
*
Sahi yok mu devletin yargısı, güvenliği?
Bir el verilse de, sesin sahibine ulaşılsa.
Bizler de öğrensek…
Kimler ne yapmış, neyi götürmüş?
Ne, nerede kokuşmuş?
Birilerine neden, nasıl dayak atılmış?
Niçin tehdit edilmiş?
*
Yoksa hiç karıştırmayalım mı?
Ne duyalım.
Ne görelim.
Ne konuşalım.
Üç maymun gibi mi olalım?
***********