Birikim Modelinin Modası
Mustafa Kemal’i ortaya çıkaran, emperyalizmi yenen Çanakkale Savaşımızın yıldönümü kutlu olsun.
Ulus devletlerde, şirketler belli bir büyüklüğün üzerine çıktıklarında ve farklı sektörlerde faaliyet gösterir hale geldiklerinde, ulus devletin ekonomik, mali ve siyasi yapılarına etkili olmaya başlarlar.
Ekonomik olarak güçlenen şirketler, öncelikle pazardaki ekonomik devlet kurum ve kuruluşlarının tasfiyesini devletten isterler.
Bildiğiniz gibi, 1980’li yıllarda, planlı ekonomiden vaz geçip, ulusal pazarları, çokuluslu şirketlere açmış olduk.
Eskiden yerli şirketlerimizin, devlet ve siyaset yapısı üzerine etkisinden şikâyet ederken, şimdilerde çok uluslu şirketlerin ulus devlet üzerindeki etkisinden şikâyet eder olduk.
Eğer bazı şeylerden şikâyet ediyorsak. Yok, eğer herkes hayatından memnunsa diyecek zaten bir şey yoktur.
Gene bildiğiniz gibi sosyalizme karşı kapitalizmin cevabı; modern şirketlerdir.
Sanayileşme ile gelinen bu nokta, kapitalizmin baharı olarak isimlendirilmişti.
Şimdilerde ise, çok uluslu şirketlerle ulus devletlerin içine dalan kapitalizm, artık emperyalizmdir.
Yeni orta sınıfın oluşması ve sistemin yeni çatışmalara gebe olması, çokuluslu şirketlerin ulus devlet üzerinde ki, etkisini çoğalmasındandır.
Artık para politikaları, ücret politikaları ve mali politikaları çokuluslu şirketler belirlemektedir. Günümüzde “kölelik büroları” ya da “esnek çalışma modeli” gibi kavramlar çokuluslu şirketlerin olmazsa olmazlarıdır.
Ulus devlet siyasetçileri çokuluslu şirketlerin getirdikleri kurallara direnirlerse, ambargolar (bankalar aracılığıyla), şantajlar uygulanır.
Etnik çatışmalar çoğaltılır.
Du Pont ekonomistlerinin, 69 ulus devlette yaptığı araştırma göstermiştir ki, çokuluslu şirketlerin girdiği ülkelerde, ulus devletin enflasyonu denetlemesi imkânsızdır.
Çokuluslu şirketlerin çatı örgütü Amerika’dır. Güvenlik örgütü de NATO’dur.
Çokuluslu şirketler, yoksulluğu ve zenginliği yeniden ürettiklerinden, çokuluslu şirketler, ulus devlete ne bağımsızlık getirirler, ne de eşitlik. Gelir dağılımını bozan çokuluslu şirketlerdir.
Eşitsizliğin teknoloji tarafından yaratıldığını söyleyen, çokuluslu şirket sözcüleri, durdukları yerden görüş bildirirler.
Eşitsizliği yaratan teknoloji değil, örgütlenme biçimidir.
Bu anlamda, çokuluslu şirketler, ulus devlet içinde, teknoloji üretiminin de, kendi örgütlenme biçimleriyle engel teşkil etmiş olurlar.
Çokuluslu şirketlerin örgütlü olduğu ulus devletlerde, innavasyon, yaratıcılık ve teknoloji üretimi tesadüflere bağlıdır.
Çokuluslu şirketlerin medyasını bilmem söylemeye gerek var mıdır?
Çokuluslu şirketlerin ulus devlet ile savaşı esas olarak medyada cereyan eder. Para ve maliye siyasetleri buralardan dikte edilir.
Çokuluslu şirketlerin etkinliği artıkça, halkın yönetime katılma hakkı gittikçe azalır.
Uluslararası sermaye çoğaldıkça, devlet azalır.
Ulus devlet halkın örgütüdür. Devlet azalıyorsa, sermaye çoğalıyorsa, halk azalır. Çatışmalar çoğalır. Kim güçlü ise onun dediği olur.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com