Birikenler
İnsan yazamaya ara verince, kelimeleri bir araya getirmekte zorlanıyor ve nereden nasıl başlayacağını bilmiyor...
Yazacak ve söyleyecek çok şey var. Biriktirilmiş, sindirilememiş, ne yapacağı, nasıl yapılacağı
bilinmeyen birçok şey…
Normal rüyaları olan biri hiçbir zaman olamadım. Her gün rüyalarımı yazacak olsam ilginç, komik ve absürt bir kitap yazabilirim. Fakat son zamanlarda rüyalarım kabustan başka bir şeye dönüşmez oldu. Hemen hemen her gün bir kabus görmenin sıkıntısını yaşıyorum. Bu öyle bir hal alıyor ki günüme bile yansıdığı oluyor. Bunun en büyük nedeni de verdiğimiz şehitler…
Aklım ermeye başladığından bu yana şehit haberleri beni her zaman derinden yaralar. Ama en son Suriye de düşürülen uçak ve verdiğimiz şehitler kabuslarımın başlangıcı oldu. Hala orta da net bir açıklamanın olmaması, işi daha kötü hale getiriyor. Ardından Şemdil’li de gelişen olaylar ise cabası oluyor. Birileri çıkıyor PKK Şemdilliyi ele geçirdi diyor. Birileri çıkıyor PKK ya bilmem ne kadar kayıp verdirildi diyor. İşin aslını da sadece orada yaşayanlar biliyor.
Birileri savaş çıktı uyanın diye bağırıyor, birileri her şey kontrol altında diye itiraz ediyor. Kendimi tenis maçı izler gibi hissediyorum. Ve her gün ülkemin dünyaya rezil oluşunu izlemenin üzüntüsünü yaşıyorum. Kafam da bin bir soru ile susuyor maçı izliyorum. Sonumuzun ne olacağını merak ederek…
Çevreme bakıyorum herkes bir alem… tüm bu yaşananlara rağmen bir birinin kuzusunu kazan, bir birini aldatan, saçma sapan şeylere üzülen milyonlarca insan… Garip bir düzende yaşayıp gidiyoruz farkında değiliz.
Hepimiz benciliz, her şeyin en iyisini en doğrusunu en iyi sadece biz biliriz. Gözümüz neyi görmek istiyorsa onu görür ona göre hareket ederiz. Kişileri anlamaya çalışmak yerine biz neyi nasıl anlamak istiyorsak öyle anlıyoruz.
Sorunlarımızı zekice çözmek yerine, karşımızda ki kişiye hakaret edip, küçük düşürmeye çalışarak üstünlük taslamaya çalışıyoruz. Sonra aslında kalbimiz temiz içimizde hiçbir kötülük yok diyip. Karşı taraftan hep güler yüz ve iyi niyet bekliyoruz.
Her gün şiidette maruz kalan binlerce kişi izliyor buna göz yumuyor hatta bizlerde şiddet gösteriyoruz. Sonra medeniyetten, görgüden, edepten dem vuruyoruz.
Masa başında vatan kurtarırken çoğunlukla yaşananlara seyirci kalıp bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyoruz. Günü elalemin dedikodusunu yaparak geçirip, aşklarımıza entrikalar ekleyip, dostuklarımıza fesatlık karıştırıp, çalışmalarımızda hileler yapıp geçiştiriyoruz.
Her şeyimizi sosyal ağlarda yapıyoruz. Tebrikler, özürler, başsağlığı, tepkiler, öfkeler, mutluluklar, kızgınlıklar ve nerede ne yaptığımıza dair her şeyi orada paylaşıp; insanlık adına her şeyi yaptığımızı zannedip yatıyoruz….
Üç maymunu oynamak hepimizin hoşuna gidiyor. Korkuyoruz neyden ve kimden korktuğumuzu bilmeden. Kendi gücümüzün, irademizin farkında olmadan…
Kafam, ruhum karışmış bir şekilde sadece konuşarak yaşamanın, insani tüm duygulardan yoksun olduğum düşüncesini taşımanın üzüntüsünü yaşamaktayım…