Bireysellik ve Siyaset
Halkın ya da toplumun kendini sorgulamayı bir kenara bırakmış olması, belki de ülkenin yaşadığımız en temel sorunudur.
Seçimlere gidiyoruz. Egosu kulaklarından fışkıran bir sürü bireyselci, siyaset yapmak üzere siyasete girdi.
Hem bireysel olacaksınız, hem de siyaset yapacaksınız! Burada bir gariplik yok mu?
Diyeceksiniz ki, o siyaseti bireysel çıkarı için yapacak.
Diyelim öyle oluyor. Siyaset ilkelerle yapılır. İnançlarla yapılır.
Siyaset, kolektifin çıkarları için yapılan bir iştir. Kolektifin arzu ettiği ilkelerse, bireysellikle çatışır.
Bireycinin yaptığı siyaset olsa olsa, en iyimser bakışla, “hayat siyasetidir”. O çıkarının siyasetini bilir. Kolektif olanla bir alakası yoktur.
Devam edelim.
Bireyci kendine tanınan hakların, sonuna kadar takipçisi olur. Belki de bu takibe, hayat siyaseti yakıştırması yapılabilir.
Yurttaşın en büyük düşmanının bireysellik olduğunu bilmekte yarar var. Ah keşke, yurttaş ile birey aynı kişiler olsaydı.
Bireysellik neden ülkeyi savunmanın önündeki engeldir? Seyit Onbaşıyı bulamazsak nasıl bu ülkeyi savunacağız?
Bu soruları sormalıyız.
Çünkü dışarıdan veya içerden vaki olabilecek bir saldırıdan bizi bireycilik kurtaramaz.
Bireysel çözümler, insanlığın topyekûn sorunlarının çözümünde engeldir.
Bireysel çözümler, yerleşik ahlakın arkasından dolanarak, iki puan almayı sağlıyor. Sağlamasına sağlıyor da, aldığı o iki puanı kimden alıyor?
Herkes ahlakın arkasından dolanıp, iki puan alırsa, geriye negatif toplum kalır. O toplumda da toplumsal hiçbir hizmet yapılamaz.
Bireysellik hem ilkelerle, hem de inançlarla ters düşer.
Adam kendi çıkarının peşinde ama inancına göre faiz haram. Faiz ise, finans dünyasının olmazsa olmazıdır. Kişi hangisini seçer? Faizi mi, inancını mı?
Bireysellik sadece ilkeleri değil, gelenekleri, inançları, yasaları hepsini yerle bir yapar.
Bireysellik artıkça, ilkesel olanla bireysel olan çatışır.
Kapitalizm bu çatışmayı önlemek için yeni yasalar getirmeliyiz diyor.
Daha önceleri yasaları ve gelenekleri hiçe sayarak, belli bir sermaye birikimine ulaşmış olan eski bireyseller, arkasından aynı yollardan geçerek gelen yeni bireysellerin önünü kesmek için yeni yasalar isterler.
Yani sınıf atlamanın önüne yeni engelleri gerekli görürler.
Yeni yetme bireysellere, eski bireyseller derki; size verdiğim özgürlüklerle oynayın. O size yeter
İşte bireyseller arasındaki siyaset bu siyasettir.
Wall Street’deki, %1 böyle oluşur. Geriye kalan %99 da, kendi içimde bireyselliğimi yaşıyorum diye, %1’in koyduğu kurallara uyar.
Anlatmaya çalıştığım bireysellik, tüketici tarzı eleştiriyi kendine hak görür. Onun dışında toplumun baktığı yerden bakmadığı için ilkesellikten uzak durur.
Hatta bazılarına vatan elden gidiyor deseniz, ne vatanı der…
Bu seçimlere, tüketici tarzı eleştiri yapanların çoğunlukta olduğu bir seçmen kitlesi ile gidiyoruz.
Çıkarım yoksa vatan teferruattır diyen kitlenin, ilkesel düşünebilmesi için, büyük bir travmadan geçmesi gerekiyor.
İlkesel düşünenler bu halkın en kaliteli insanlarıdır. Toplumun tüm yükünü çekenler de onlardır.
bulentesinoglu@gmail.com