content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

06 Ara

Biraz da Şiirle Konuşalım…

“At izinin, it izine, sapla/samanın birbirine karıştığı” bir zaman diliminde yaşıyoruz.
Rahmet indirmeyen kara kara bulutlar, merhamet, şefkat ve güzelliklerden payını alamamış çirkin çirkin manzaralar,

ayağımıza takılan tuzak ve başımızda dolaşan türlü türlü oyunlar yanında karamsar olmayan yazılar yazmak mümkün değil.
Bu sütunda sizlere; doğruları, güzelleri, iyileri ve Rıza kapısından içeri girenleri yazmaya çalışıyor, hata yapmamak için gayret gösteriyoruz.

Zaman zaman bu sütunda biraz da şiirle konuşalım diyorum.
KEMÂLİ mahlası ile yıllardan beri yazıyoruz. Çok sayıda yurt içi ve yurt dışında şiir ödüllerimiz var.

“ŞİİR VE ŞÂİR” iki bölünmez bir bütündür… Bütünü parçalamak isteyenlerin, parçalarından birini kabul etmeyen, edemeyen bir bütün… Bütünde tekte ve hakta yegâne ve tek bütün..Diğerleri şiir ve şair olmaz zaten…
“Şiir hal-i hazırı aydınlatan bir şûle, ilerilere ışıklar salan bir projektör ve öteler kaynaklı bir aşk ve heyecan bestesidir. Gerçek şiirin ikliminde gözler aydınlığa erer, uzaklar yakın olur ve ruhlar sönmeyen bir azim ve şekle ulaşır.

“Güzel bir şiir, güzel sahillere açılan ve okuyanları o sahile götüren bir yelkenlidir.” Diyenler, gerçeği dile getirmişlerdir. Mânâ ikliminden uzak şiirler, şairlerde güzellik ve ulviyet aramak; taka ile Ummanları aşmak, sahile ulaşmak demektir. Bu hayaldir, neticeye varamamak demektir…
“Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem.
Gelenin keyfi için, geçmişe kalkıp sövemem”
Haykırışlarındaki şair; eğilmez ve bükülmez bir koldur… Hedefe varmak için bir sancak, burçlara dikilecek bir bayraktır..
“Durun kalabalıklar durun, bu cadde çıkmaz sokak!”
diye haykıran şair, şairdeki ruh, şiirdeki mânâ ve özlem; cemiyet için yaşayan bir rehber, susayan gönüllere duru ve soğuk su, yollarını kaybedenlere bir kılavuz ve ışıktır…
Şiir bir inanç, şair inancını dışarıya vuran inançlı bir kişidir. İç dünyalarda meydana gelen çok çeşitli gürültüler, dışarıya aksetmezse rahatsızlık meydana getirir… Tıpkı sancılar gibi… Tıpkı kararan iç dünyanın, aydınlandığı zaman rahata kavuşması gibi…
Şiir; Türk Milletinin gönül pınarı, türküsü, kendisidir.

Şair mazisine bağlı, Millî Kültürü içinde yoğrulmuş, mânevî değerleri ölçü kabul eden, mukaddesata karşı hürmetle dolu olmalıdır… aksini düşünmek; paslanmış kaşıkla bal yemek, kuru kalabalıklara ve güruhlara yem olmaktır.
İrfana ermiş, nefsini ve Rabbini bilen ârif şairlere ve şiirlere muhtacız. Gözyaşlarıyla şiirler yazan, mânâ aleminin yolcuları gerçek şairlere…
Bu duygularla ilk şiirime şu şiirle başlamak istiyorum:

ANLATIYORDU UMUDU!...

ANLATIYORDU UMUDU BABAM, toprağa tohum ekerek,
Ağıt yakıyordu anam, derin bir ah çekerek,
Elleri kınalı, ak secdelere diz çökerek,
Gözleri Gökmavi’li, çağıl çağıl yaş dökerek,
RÜYA DEĞİL, GERÇEKTİ, YÜRÜYORDU GÖNÜL ŞEHRE…

ANLATIYORDU UMUDU DEDEM, yaşında saklı bin esrar,
Seccadesinde ninem, Allah’a yakın kul, ebrâr,
Meram Bağlarında, dudaklarda fısıltı Cebbar,
Tayy-i Mekân’da yolcu, kalbinde komşusu Settâr,
MÎRÂC TÛBA DALLARI, ZAMAN DA ŞEHİRDEN ŞEHRE…

ANLATIYORDU UMUDU CEDDİM, imanlar ihlasa âşık,
Camilerde, Türbelerde kandiller ışık, ışık,
Bereket sofrada şükür, nasipler kaşık kaşık,
Edeb-i Erkân mâ-verâ, kubbeler aşka mâşûk,
TOHUMLAR FİLİZ VERDİ, COŞARIZ NEHİRDEN NEHRE.

ANLATIYORDU UMUDU TARİH, Destan-ı Maraş ilinde,
Ferhat dağları deldi, Yunus’un şiir dilinde,
Kerem’le Aslı, Tahir ve Zühre, sazın telinde,
Mecnûn çöllere düştü, Leylâ’lar aşkın selinde,
BESMELE KERBELA’DA ŞAHİTTİR, ZEHİRDEN ZEHRE.

ANLATIYORDU UMUDU MAZİ, Anka Kuşu doğuyordu,
Bulutlara diktik âbide, hüsrân boğuyordu,
Ah! çekti Evlâd-ı Fatihan’lar, hep ağlıyordu,
Yunus hanları boş kaldı, mısralar çağlıyordu,
OTAĞINDA HAKAN, SEMÂDA SUR, TEHİRDEN TEHRE.

ANLATIYORDU UMUDU KALEM, diller fecîr duasında,
Bülbül feryat eder, uyumaz, durmaz yuvasında,
Yavuz Rabbine niyazda Çaldıran Ovasında,
Leventler susamış, kanıyor ayran kovasında,
HAZAR’DA SU VAR, TUNA’YA HASRET, BEL BAĞLIYORDU.

ANLATIYORDU UMUDU ŞEHİT, Cennet’te kanları yerde,
Kol, bacak, ayak, baş, gövde, başka, ayrı siperde,
Sefere giden ordular, İmparatorluk nerde?
Anadolu insanı düştü, sevdâlandı derde,
RUH DURAĞINDA, CELLATLAR URGANI YAĞLIYORDU…

ANLATIYORDU UMUDU ASIM’IN NESLİ, yeni bir çağ gelecek,
İman-ı Ekber, ehl-i küfrü, dağları, delecek,
Cihan-ı Âlem, Nizam-ı Dünya özü bilecek,
Asr-ı Saadet ışığında, yeniden gülecek,
HUZUR-U İLÂHİDE, SECDEDE BEL BAĞLIYORDU…

ANLATIYORDU UMUDU KUR’AN, mümin inandı, okudu,
Sûr-i İsrafil çalsın da, duysun Âlem-i Cihan,
Filistin’de mazlumlar, Kudüs’te cihat dokudu,
Gül bahçelerinde kargalar, cesaret-i nihan,
ÜMMETİ İÇİN HAZRETİ PEYGAMBER AĞLIYORDU…

ANLATIYORDU UMUDU KİTAP, camide Hazreti Bilâl,
Ulubatlı Hasan surlarda, sancakta var hilâl,
Cihangir er meydanda, can için cânan helal,
Bâd-ı Sâba vuslat rütbesi, yürekte yok melâl,
ANADOLU, MALAZGİRT, ÂLİ DEVLET ÇAĞLIYORDU…

ANLATIYORDU UMUDU YAŞLI SEYYAH, tarihte taşları,
Kalem olmuş, hilal gibi yarin kara kaşları,
Antep’te şahin, Bayburt’ta Osman nice başları,
Malazgirt, Plevne, Türkün İstiklal Savaşları,
SU MÜREKKEP, KEMÂLİ KALEM, DESTAN YAZIYORDU…
 

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank