Bir Varmıış, Bir Yokmuş
Bir varmııışşş… Bir yokmuş… Tıpkı masallardaki gibi hayat… “Hemi gerçek, hemi hayâl, masal gibi” diyordu Karagöz ve Hacivat filminin bir repliğinde. Tüm yaşadıklarımız bir anda var, başka bir anda yok olmuyor mu? Hayatımız bir varmııışş, bir yokmuşun izlerini taşıyor. Bizi bir an derin üzüntülere gark eyleyen hadiseler beş on sene sonra ne kadar da sıradanlaşıyor, önemini yitiriyor. Aşk acılarınızı hatırlasanıza bir.. Nasıl da derinden yanıyor, geceleri gözyaşlarınıza dualarınız eşlik ediyor, gündüzleri ise bir Mecnun gibi avare gezmiyor muydunuz? Ya şimdi? Aşk bitti ya da yolunu değiştirdi, öyle değil mi?
Gerçeklik birden bire nasıl da yalan oluyor hayatımızda. Hayatımızın geçen yılları rüya gibi giderek siniliyor belleğimizden. Acılar, aşklar, hüzünler, mutluluklar bir varmış, bir yokmuş oluveriyor zamanın içinde.
2009 yılı da bir varmış, bir yokmuş olacak işte yarından sonra. Elimiz, henüz yazmaya alışmışken takvim yılını, o çekip gitti bile!
Kuantumcular her şeyin aslında düşünceden ibaret olduğunu söylüyorlar. Düşünüyorsam, öyleyse varım! Ama bu varlık aslında hiç de öyle düşündüğümüz gibi maddi bir varlık değil. Enerji varlığı. Her şey enerji, her şey rüya gibi… Yaşadığımız en gerçek şeyler bile aslında rüya. Aslında bütünün içinde bir hiç..
İlkel benliğim uzun süredir beni çağırıyor fakat ben bu kâbustan uyanamıyorum. Aynı uzay mekânda yaşadığımız, iletişim içinde olduğumuz insanların bazıları rüyada bazıları gerçek hayatta. Gerçek hayattakilerle rüya âleminde olanlar iç içe yaşıyor. Bu dünyayı rüya âlemi sayarsak bunun farkına varanlar sonsuz huzuru yakalayanlardır işte! Hep gıpta etmişimdir, rüyalarının farkına varan ve bunu kullanan insanlara. Onlar rüyalarında iyi ya da kötü başlarına ne gelirse gelsin bunun rüya olduğunu bilir ve istedikleri zaman ya o âlemden çekilir ya da olayların rüya olduğunu bildikleri için içleri rahattır; “ne de olsan rüya bu!” deme lüksüne sahiptirler. Dünya hayatını da rüya olarak kabul edenler huzurludur, mutludur. İşin en vahim olan, bu hayatı hem rüya olarak kabul edip, hem de işin raconuna göre davranmayanların durumudur. Bu biraz ben oluyorum galiba. İtiraf.com. İşte bu çırpınışlar içinde bir yıl daha geçti.
Nice imparatorlukların yıkıldığı, felaketlerin milyonları yeryüzünden sildiği, sıcak ve soğuk savaşların yaşandığı, hala bir sürü insanın işkence altında inim inim inlediği, bilimsel çalışmaların giderek arttığı, kimsenin bir türlü paylaşamadığı, üzerinde yaşadığımız bu dünyanın bir sonunun geleceği muhakkak. Ve en muhakkak olanı bunu bizim ya göreceğimiz ya da göremeyeceğimiz. Ölüm bir gerçek ve biz ölümle burun buruna yaşıyoruz.
Geçen sene katıldığım bir eğitimde “Yarın öleceğinizi bilseniz ne yapardınız?” sorusunu sormuşlardı. Siz de kendinize bu soruyu bu gece sorun ve vereceğiniz cevabı uygulamak için cesaretli olun. Eğer bu cesareti kendinizde bulamazsanız 2010 yılı da bir varmıışşşş, bir yokmuş olacak. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!
Herkesin yeni yılı kutlu olsun.